“Gerçek gündem”in kadr'ini bilmekten ne haber?

  • GİRİŞ03.08.2013 10:03
  • GÜNCELLEME03.08.2013 10:03

İki tür gündem vardır: Geçici, uçucu, değişken, kaygan, köpüksü gündem.

Kalıcı, sonsuza bakan, aslî, zaman ve mekanın sınırlarıyla sönümlenmeyen…

En genel anlamda iki tür insan vardır: Geçici, naylondan, kesik, uçucu, köpüksü gündemin girdabında aklını divane edip, bir denizin kenarında -denizden ve içindekilerden habersiz- elindeki kevgirle ardı ardına gelen dalgalardan türeyen köpükleri süzmekle enerjisini, ömrünü harcayan...

Diğeri, köpüğün kendisinden doğduğu dalgalara, bu dalgaların türediği denize, denizlerin bağlandığı okyanuslara bütüncül bir bakış ve derinlikli bir his evreniyle bakan… Aklını ve kalbini bir dalgıç gibi derine daldırıp inci, mercan çıkaran…

Hakikat gündemi'nin ezelden ebede uzanan ipucu, işaret ve çizgilerini takip ederek, her şeyin üstüne bir tül perde gibi serilmiş sebeplerin ardını gözleyen, kabuğa değil öze (lüb) itibar eden. (‘Fağtebiru ya ulil elbab' hitabını hatırla…)

Bir yumurtaya baktığında omletten başka bir şey görmeyen, ‘aklı gözüne inmişlere' inat, yumurtada potansiyelin gücüne nazar eden, içinde bir ruh taşıdığını temaşa eden, bir kum tanesinde sonsuzluğun gündoğumlarını seyreden…

Zaman ve mekan denizinin de dalgaları, bu dalgaların biteviye çarpışmasından türeyen köpükleri vardır.

İnsan, bu zaman ve mekan denizinin dalgaları arasında akıl ve kalbine bir pusula tayin etmezse, kükreyen dalgaların yıkıcı etkilerine karşı çıplak bedenini koruyacak bir ‘hakikat gemisi'ne sığınmazsa, her dalga çarpışında acı hissedecek, hırçın dalgalara çarpa çarpa küçük- biçare kayığını paramparça edecektir.

Hep dalgaların içinde kaybolmak sözkonusu olduğu gibi, her şeyin kıyısında, hep kıyıda kalmak, denize hep uzaktan bakıp daima seyirci kalmak da mümkündür.

Arenanın kan ve kumunda debelenen, vahşi hayvanlarla boğuşan bir gladyatör olmak da var, arenayı locadan, balkondan, seyirci mahfillerinden izlemek de var…

Günübirlik siyasal, aktüel, magazinel gündemin seline tamamen kapılırsak, ‘pencereden bak ama içeri girme' prensibini ihmal edersek, günün getirdiği trend ve yükselen değerlerle düşünürsek, aklımızı darmaduman çılgınlığa, kalbimizi burkuntulu sıkıntıya mahkum etmememiz imkansız gözüküyor. (Şimdilerde günde yaklaşık kırk köşe yazısı, onu aşkın gazete okuyan biri olarak başta kendime söylüyorum bunları…)

Elbette insanın çok önemli bir yönünü oluşturan sosyal ve siyasal gündem de Allah'ın âyet(işaret)lerindendir: Kitabu'l-Hadisât (Olaylar Kitabı) dedikleri bir yönüyle budur, diğer yönüyle kevnî (fiziksel yaradılışa ilişkin) olaylara işaret eder…

Sosyal ve siyasal gündemin işaretlerini de bir kitabın satırları gibi anlamlıca okumak durumundayız, fakat hatırlayalım ki kitaptaki harfleri, -kendinden öte bir anlam bütününe işaret eden bir harf olarak değil de- birer mürekkep lekesinden ibaret görüp lekelerin şekil ve detaylarında boğulursak ‘oku'ma ve anlamlandırma değil, oyalanma sözkonusu olacaktır…

Başımıza gelen her türlü bireysel ya da sosyal olay karşısında ilk elde sorulması gereken soru kanaatimce şudur: Bu olayın arkasında yatan ilahî maksat (murad-ı ilahi) nedir? Bu sosyal ya da siyasal hadisenin görünen hırgürünün arkasında Rabbim bana, bize ne söylemek istiyor acaba?

Örneğin, Gezi olaylarının ya da Mısır darbesinin vb. binbir çeşit yorumlanan, nalına mıhına vurulan, görünün yüzünün ötesinde bana, bize Rabbim neyi işaret ediyor? Gerçek gündemin izinde neyi görmeliyim ve bu aslî gündemin gereklerine uygun olarak nasıl bir tavır almalıyım?

Dikkat edecek olursak, bu tür sıcak olaylar karşısında baskın ve yaygın tavır, ‘ülkeci'dir. Bizim işaret ettiğimiz ise ‘ilkeli' tutumdur. İlkeli tutum ülkeye de ilkelerle bakmayı içerir… Ülkeciler ve ilkeliler…

Ülkeciler salt ülkeyi kurtarma, ülkenin menfaatlerini koruma, ülkeyi büyütme ve kalkındırma eksenli düşünürler… Halbuki ülke dediğin de nihayetinde gelip geçici kırk yamalı bir çuldur.

İlkelilik ise, ülkeye de hakikat gündeminin prensipleriyle, ahiret odaklı, ebediyet penceresinin öncülleriyle bakmayı gerektirir…

Yani, her şeyin anlamını ve ilke boyutunu temsil eden Meleklerin, terbiye edici Sahibi'nin her iki türlü âyetlerinin (kainat âyetleri ve vahiy) anlam ışıklarını, her türlü olayla ilgili olarak indirdiği, bir ayı bin aya bağlayan (fani olanı ebediyete döndüren) takdir, ölçü, kıymet yönünü görmeye başlamak burada başlar. Her anlamda ‘aydınlanma' bu noktada belirir…

Hasılı, filozof demiş ki sudaki balığa: Zavallı balık hep suda…

Balıktan fısıltı halinde bir cevap duyulmuş: Zavallı filozof hep suyun dışında… 

Bilge kişi demiş ki her ikisine: Bedenim suyun, dalgaların içinde olsa da kafam ve gönlüm daima suyun dışında… Gözlerim hep ufukta… 

Not: Mustafa Miyasoğlu ağabeyin sessiz ve derinden giden mütevazı hayatı gibi Hakk'a yürüyüşüne dualarımla iştirak ediyorum. Rahmetin kucağında mukim olsun. Kadir gecemiz, nurdan sağanaklarla karanlığımızı boğsun…

Yusuf Özkan Özburun - Haber 7

ozkanozburun@hotmail.com

Yorumlar2

  • MİZANX 10 yıl önce Şikayet Et
    Aklıma üstad Bediiü zaman geldi!.. 2222. Okuyucuyu gündem belirlemedeki yönlendirmeleriniz gayet duyarlı , doğru ve gerekli teşekkürler, Allah razı olsun ancak keşke verdiğiniz atasözüyle yapılan giriş biraz itici incitici olmasaydı. Allahın Musa as. git ve Firavunu tatlılıkla güzel sözle Hakk'a davet et buyruğunu haddim olmayarak hatırlatırım. Selam ve dua ile....
    Cevapla
  • MİZANX 10 yıl önce Şikayet Et
    Aklıma üstad Bediiü zaman geldi!.. . İlk satırlarınız Bediiüzzamanın Siyasetin gündeminden Allaha sığınmasını aklıma getirdi. Ancak İslam siyasettir diyen Peygamber efendimizin hadiside aklıma geliyor öyleyse İnsanın ülkesi için insanlık için hayırlı bir şeyler yapabilme konumuda ise Ulusal ve Uluslararası siyaseti iyice bilip İslam siyasetinin tüm incelikleriyle elekten süzgeçten geçirmesi gerekir, ama bu konuda belli bir konum sahibideğilse sadece destekleyeceği veya desteklemeyeceği siyaseti ve argumanlarını bilmesi , dünya siyasetinin islam alemi üzerindeki etkisi , baskı ve planlarını öğrenmesi yeterli olur diye düşünüyorum. sizin de buyurduğunuz gibi . imanın inkişafı ruhun tatmini çin gereken gündem elbet başkadır . arayanda bulur gündeminin yegane odak noktalarını. Yeterki istesin.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat