Elhamdülillah ben de şeriatçıyım!
- GİRİŞ24.12.2020 11:49
- GÜNCELLEME24.12.2020 11:49
Ne zor şeydi bu ülkede “şeriat” demek.
Sırf, “Elhamdülillah şeriatçıyım... Referansımız İslam’dır!” dedi diye, Erdoğan’ın başına neler geldi mesela!
Birkaç laikçi bir araya gelmişse ve eğer yönleri de Anıtkabir’e doğruysa, ilk duyduğumuz slogan “Kahrolsun şeriat” olurdu örneğin…
Düşünün, tek vasfı gazetecilik(!) olan Ertuğrul Özkök, kendi kendine; “Bu ülkeye “şeriat” gelirse ben ne yaparım?” diye sorduktan sonra, hiç çekinmeden;
“Hayatımda elime silah almadığım halde, hayat tarzımı korumak için ölümüne bir mücadeleye girerim” diyerek, şeriat isteyenleri ölümle tehdit etmekte sakınca görmezdi.
Hakeza! Bu ülkede “Anayasa Mahkemesi Başkanlığı” yapmış biri, hiç utanmadan; “Şeriat da fuhuş gibi suçtur” diyerek, Müslümanların kutsalına küfretmekte sakınca görmezdi.
Dediğim gibi, zor şeydi bu ülkede “şeriatçıyım” demek!..
O yüzden, iki hafta önce, 2021 bütçe görüşmeleri sırasında, AK Parti Aksaray Milletvekili Cengiz Aydoğdu’nun, hem de Meclis kürsüsünden sarf ettiği; “Şeriat bizim hukukumuzdur” ifadelerini duyunca, sevinçten kulaklarıma inanamadım.
Hele, CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’un, “Laik Türkiye’de şeriat hukuku değil; medeni hukuk geçerlidir” tepkisini saymazsak, laikçi azınlığın sessizliği bir o kadar umutlandırdı beni.
Zira bu sessizlik, Türkiye’de bir şeylerin iyiye gittiğinin en büyük ispatıydı, benim için.
Evet, artık bizim kutsalımız eskisi gibi kudurtmuyor birilerini.
*
Tam Aydoğdu’nun sözleri arada kaynadı, bu mesele kapandı diye düşünürken, eski Türkiye artıklarından, Ecevit’in bakanı Hikmet Sami Türk’ün mezkûr açıklamadan rahatsız olduğunu gördüm.
Hazret(!) açıklamaları “laik cumhuriyete karşı çıkış” olarak nitelendirmiş ve “Partinin tümüne mal edilebilir bir görüş haline gelirse, bu parti kapatılmasına kadar gidebilir” diyerek, 28 Şubat’tan ruh çağırmış.
Hikmet Sami Türk’ün bu açıklaması, beyefendinin 28 Şubat 1997’den beri kafasının içini havalandırmadığını gösteriyor.
Çünkü Hikmet Sami Türk, “bakan” sıfatıyla gittiği Hac farizasında bile ibadet etmek yerine “şeriat”la mücadeleye girişmiş, saplantılı bir laikçidir.
Şöyle ki;
Türk, bakan sıfatıyla gittiği hacda, Suudi yetkililerinin her hacı adayına dağıttığı ve içinde; “Allah’ın hükmünden başka hüküm tanımak insanı şirke götürür” ifadelerinin olduğu kitapçığı görür görmez ortalığı ayağa kaldırmıştı. Metni okur okumaz düşüp bayılan, kendine gelince de;
“Yahu burada da mı şeriat propagandası yapılıyor” diyerek Allah’ın evinde, Allah’ın ayetlerinden şikâyetçi olmuştu.
DSP’li Hikmet Sami Türk anında harekete geçerek, her yıl Türk hacılara; “Türkiye”nin laiklik ilkeleriyle bağdaşmayan bir broşür dağıtılıyor” gerekçesiyle, Türkiye hükümetinin, en kısa zamanda Suudi Arabistan makamları nezdinde girişimde bulunması gerektiğini de salık vermişti.
Tabii bununla da yetinmemiş, not defterini açarak, başlamıştı hacla ilgili alınması gereken önlemleri sıralamaya...
Bir defa hacca gidene, aradan on yıl geçmeden vize verilmemesinden tutun da…
Hac kontenjanlarının yeniden düzenlemesi ve Hacca gidecek insan sayısını azaltmasına kadar kendince önemli gördüğü bir sürü hususu not etmişti.
Bu hikayeyi anlattım çünkü, AK Parti Aksaray Milletvekili Cengiz Aydoğdu’nun, Meclis kürsüsünden “Şeriat bizim hukukumuzdur” açıklamasına gösterilen tepkinin, yalnızca 28 Şubat kafalı Hikmet Sami Türk’le sınırlı kaldığını görünce, Türk’ün nasıl birisi olduğunu anlayın istedim.
Evet! Eğer bir vekil Meclis kürsüsünden “Şeriat bizim hukukumuzdur”diye haykırdığında, tepki sadece Hikmet Sami Türk’ten geliyorsa, gelen tepkilerin bir ehemmiyeti olmadığını bilin istedim.
Önceki akşam, “Uyanış Büyük Selçuklu” dizisinin son bölümünü izlerken, Nakşibendi Tarikatının büyüklerinden olan Yusuf Hemedani Hazretleri’ni canlandıran oyuncunun ağzından işittiğim sözlerle gördüm ki, meğer artık Türkiye’de “şeriat”tan bahsetmek normalmiş de bundan bir tek benim haberim yokmuş…
Rolünün hakkını veren oyuncunun ağzından dökülen şu hikmetli sözler, bu gerçeği anlamamda yardımcı oldu:
“Hakikat merdiveninin ilk ayağı şeriattır. Lakin o ayağı hafife almayın. Hakikate erdim diyerek şeriatı geride bıraktığınızı sanmayın. Şeriat ayağı öyle bir ayaktır ki o ayak yıkıldığında onun üzerine yapılmış tüm diğer ayaklar da yıkılır gider. Ne merdiven kalır ne hakikat. Uyanık olun. Her sözü, her ameli önce şeriat aynasına tutun.”
Evet, önceki akşam TRT’de oynayan bir dizide işittiğimde bu sözler beni bu yazıyı yazmaya sevk etti.
Tabii bu sözleri duyar duymaz sosyal medyaya göz atıp, laikçi azınlığın “TRT’de şeriat propagandası yapılıyor” şeklinde paylaşımlarla feveran edip etmediklerine de baktım, kimseciklerden “tık” yoktu.
İşte orada, “28 Şubat’ın bu topraklarda asla bin yıl sürmeyeceğini” bir kez daha anlamış oldum. Ve, eski Türkiye’nin artık geçmişte kaldığını görmenin sevinciyle, geleceğe dair umutlarım da arttı.
Ezcümle:
Madem söz döndü dolaştı Hâce Yusuf Hemedâni Hazretlerine geldi.
O halde yazıyı, hazretin şu muazzam tespitiyle hitama erdirelim;
“Din ve şeriat yolunda yürümeyen kişi, günde bin kerâmet gösterse bile şeytana uymuş demektir!”
Yeni Akit
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol