Yaptıklarınız size çok “YAKIŞ”tı!

  • GİRİŞ18.06.2021 11:44
  • GÜNCELLEME18.06.2021 12:45

Yaşar Yakış, yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Parasız yatılı okudu. Öğrenciliğinde çay bahçelerinde garsonluk yaptı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Dışişleri’nde, NATO Dairesi’nde, Nijerya ve Şam elçiliğinde çalıştı. Ardından Riyad’a büyükelçi olarak atandı. Riyad’da büyükelçi iken o dönem Cidde’de İslam Kalkınma Bankası’nda çalışan Abdullah Gül ile tanıştı. Kahire Büyükelçisi ilken Gül tarafından siyasete davet edildi. AK Parti kurucularından oldu. Hatta partinin kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığı’na kendisi teslim etti. 18 Kasım 2002’de, Abdullah Gül başbakanlığında kurulan 58. hükümetin “en yaşlı bakanı” sıfatıyla 64 yaşında Dışişleri Bakanı oldu.

Kabinenin “bıyıksız” bakanları arasında yer alan ve o güne kadar etrafındakiler tarafından “solcu” olarak bilinen Yakış’ın, AK Parti’ye katılmasını ailesi dahil etrafındaki herkes yadırgadı. 

Ablasının kızları, “Dayı senin o partide ne işin var” diyerek tepki gösterirken… Yengesi, “Yaşar, sen bu partiye girdikten sonra rahmetli ağabeyinin mezarının önünden nasıl geçeceksin” diye çıkıştı. En büyük tepkiyi ise Riyad’da büyükelçi iken Suudi Arabistan din polisinin bile başını örtemediği avukat eşi gösterdi.

Nuran Hanım, Yakış’ı sırf “gerici” olduğunu iddia ettiği AK Parti’ye katıldığı için terk etti.

Yakış, buna rağmen hem eşinden hatıra kalan alyansını parmağında taşıyor hem de AK Parti’de en ufak bir kan ya da hücre uyuşmazlığı yaşamadığını ifade ediyordu.

Fakat bir aksilik vardı. Yakış’ın her icraatı AK Parti’de krize neden oluyordu.

İlk kriz göreve gelişinin 2. haftasında patlak verdi.

Dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Strav ile görüşen Yakış, “Türkiye’nin, Irak harekâtı için üslerini Amerika’ya açacağını açıkladı.”

Bu açıklama o kadar tepki çekti ki…

Başbakanlıktan tutun da başında bulunduğu Dışişleri Bakanlığı bile Yakış’ın sözlerini düzeltmek zorunda kaldı. 

İkinci kriz ise 1 gün sonra, Yakış’ın TV ekranlarından, “Annan’ın yeniden düzenlenen Kıbrıs planı üzerinde bir uzlaşma olmazsa Türk Silahlı Kuvvetleri orada işgalci konumuna düşer” sözleriyle çıktı.

Yaşar Yakış, meclis kürsüsünden gösterdiği gazete kupürleriyle sözlerini tevil etmeye çalışırken, CHP’liler onu, televizyon konuşmasının çözülmüş metni ile linç ediyordu.

Peki ya sonra ne olsa beğenirsiniz…

Meclis’te CHP’lilerce linç edilen kendisi değilmiş gibi iki gün sonra Fransa ve Almanya Dışişleri Bakanları ile yaptığı görüşmelere giderken yanında Kemal Derviş’i de götürerek solculara şirinlik yaptı. Hürriyet bu ziyareti, “Böyle siyaset istiyoruz işte” başlığıyla 9 sütuna manşet yaptı.

Evet!

AK Parti’nin ezici çoğunlukla iktidar olduğu Türkiye’de, CHP ve avaneleri halkın değil kendilerinin hoşuna gidecek siyaset istiyorlardı.

Bu manşetten birkaç gün sonra Yakış yine onların istediği gibi davrandı.

Bu kez de ‘Azerbaycan’ın itirazına rağmen Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilebileceğini” söyledi. 

Yakış’ın gafları AK Parti’ye gönül verenleri o kadar bezdirmişti ki..

Bugünlerde Yaşar Yakış ile aynı kulvarda yer alan Ahmet Taşgetiren bile, o tarihlerde “yetkin bir Dışişleri Bakanı’nın değil, başkası bulunamadığı için görevlendirilen bir kişilik profili örneği” diyerek Yakış’ı yerden yere vurmuştu.

Yakış’ı bitiren KKTC’nin müteveffa Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile Erdoğan arasında yaşanan gerginlik oldu.

Yakış’ı arayan Erdoğan, kendisinden Denktaş’a “Hükümeti yok sayıyor. Askerle işini götürüyor” mesajını iletmesini istemişti. Yakış da Erdoğan’ın sözlerinin aksine Gül’ün talimatıyla, “Denktaş’ın arkasında olduğuna” dair mesajlar vermişti.

Bu yapılanı bir kenara not eden Erdoğan, 59. kabinede görev vermeyince de Yakış, 3 ay 25 gün ile Türkiye’nin en kısa süre görevde kalan Dışişleri Bakanlarından biri olarak tarihe geçti. İşte o günden sonra Yakış, her açıklamasını “AK Parti’nin ilk Dışişleri Bakanı” sıfatıyla yapsa da aslında bakanlığı tam olarak böyle bir şeydi.

ABD tehdit ettiğinde karşılık vermek yerine alttan alıp, “tehdit değil ama atıfta bulundu” diyerek acziyet beyan eden kendisi değilmiş gibi bugün kalkmış ABD karşısında her zaman dik duran Erdoğan liderliğindeki Türkiye’yi “zayıflık”la suçluyor.

Bu arada; Yaşar Yakış, Dışişleri Bakanlığı görevini Abdullah Gül’e… Gül, Ali Babacan’a… Babacan da Ahmet Davutoğlu’na devretmişti.

Yakış’ı, Davutoğlu’nu ve Babacan’ı da siyasete Abdullah Gül davet etmişti. 

Tabii geçmişte AK Parti ile en ufak bir kan ya da hücre uyuşmazlığı yaşamadıkları halde bugün AK Parti’ye karşı cephe alan bu dört ismi ve siyaset anlayışlarını gördükçe…

Abdullah Gül’ün yıllar evvel kendine has politika anlayışını ABD’lilere anlatırken sarfettiği sözler aklıma geldi.

Gül, Ak Parti kurulmadan önce ABD’lilere, “Siz bizim söylediklerimize bakmayın, yaptıklarımıza bakın!” demişti. 

Yaptıkları ortada!..

Yeni Akit Gazetesi

Yorumlar1

  • MahDo 4 yıl önce Şikayet Et
    Allah münafıklardan korusun ulkemizi ve reisimizi insaallah
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat