CHP’liler müstemleke valiliğine razı mı oldu?
- GİRİŞ21.10.2021 11:31
- GÜNCELLEME21.10.2021 11:50
2013 yılında CHP’ye katılan dönemin Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, 1997 yılında Claudia Roth’un Türkiye’ye gelerek Refah Partisine açtığı kapatma davası için birtakım girişimlerde bulunacağı duyumunu alır almaz bir toplantı düzenleyerek; “Ben bir müstemleke idaresi altında olan bir devletin değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başsavcısıyım. Hiçbir yabancı baskı beni görevimi yapmaktan alıkoyamaz” diyerek esip gürlemişti.
•
1998’de Yargıtay, o dönem İBB Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’a verilen hapis cezasını onamış, 4 gün sonra da ABD İstanbul Başkonsolosu Carolyn Huggins, onama kararını eleştirerek, “Bu karar Türkiye’de demokrasiye olan inancı sarsar” demişti. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Haydar Oymak da ABD’li görevlinin bu davranışıyla Türkiye’nin hukuk ve anayasal sistemine müdahale ettiğini söyleyerek, ABD İstanbul Başkonsolosu Huggins’in derhal sınır dışı edilmesini istemişti.
•
2003 yılında ise Almanya’dan gelen bir heyet Meclis’te “İnsan Hakları Komisyonu”nu ziyaret etmiş…
Komisyon üyelerinden AK Parti Diyarbakır Milletvekili Cavit Torun da görüşmelerde pazar gününün tatil olmasını “İsevi bir yaklaşım” olarak eleştirerek, heyetten; “Türkiye’ye ifade, din ve inanç özgürlüğü konusunda Avrupa’nın biraz baskı yapması” talebinde bulunmuştu. Torun’un cuma gününün resmi “tatil” olması için Almanya heyetinden destek talebinde bulunmasından rahatsız olan CHP’li Şerif Ertuğrul ve Özlem Çerçioğlu bu duruma çok öfkelenmiş, “Nasıl böyle konuşursunuz? Siz burada Türkiye’yi yabancı bir ülkeye şikâyet ediyorsunuz” diyerek, AK Partili üyeye sert bir şekilde çıkışmışlardı.
•
2006 yılında da CHP’li Ali Topuz, sırf “irtica” tartışmalarını “kuru gürültü” olarak nitelendirdiği için dönemin ABD Ankara Büyükelçisi Ross Wilson’ı “müstemleke valisi gibi davranmakla” suçlamış, “Ona birinin haddini bildirmesi gerekir” demişti.
•
2008’e gelindiğinde ise o dönem AKPM Türk Grubunda yer alan Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “Başkan’la 2 kez görüştüm ama böyle bir talebim olmadı” demesine, AK Parti Grup Başkanvekilinin “Bizim böyle bir talebimiz ve girişimimiz yok, dezenformasyon olduğunu düşünüyorum” şeklindeki açıklamasına rağmen, AKPM Başkanı Luiz Maria De Puig’in “parti kapatmalara karşı çıkan bir bildirinin yayınlanması için Türk heyetinden talep geldi” şeklindeki açıklaması nedeniyle CHP’liler kıyameti koparmıştı. O dönem CHP Genel Başkan Yardımcısı olan Onur Öymen ile CHP Grup Başkanvekilleri Kemal Anadol ve Kemal Kılıçdaroğlu, Puig’in kaynaksız iddiasını kale alarak, “AKP milletvekilleri şunu çok iyi bilmelidir ki, Türkiye bir müstemleke devlet değildir” demiş, ortalığı ayağa kaldırmışlardı.
•
Derken, CHP’lilerin söylemleri zamanla değişmeye başladı…
AK Parti iktidarına yönelik dışarıdan gelen en ufak desteği, “Türkiye müstemleke bir devlet değildir” sözleriyle yerden yere vuran CHP’liler, benzer destek kendilerine ve yandaşlarına gelmeye başlayınca dut yemiş bülbüle döndüler.
Örneğin bugünlerde “dostumuz” diyerek kendilerini iktidara getireceklerine inandıkları ABD Başkanı Joe Biden, “ABD Başkan Yardımcısı” sıfatıyla Türkiye’ye yaptığı sözde çalışma ziyaretinde, sırf casusluk zanlısı Can Dündar’ı kahraman ilan ettiği için CHP’liler ve fondaşları bayram etmişlerdi.
•
Aralarında Fransa, Almanya ve İngiltere’nin de olduğu 11 ülkenin konsolosu casusluk suçlamasıyla yargılanan Can Dündar ile Erdem Gül’e destek için Cumhuriyet gazetesine destek ziyaretine gittiklerinde, CHP’liler nedense “müstemleke devlet değiliz” demeyi akıllarına getirmemişlerdi…
Dahası…
CHP’liler de HDP milletvekilleri ile birlikte Dündar’ın duruşmasına katılarak yargıyı baskı altına almaya çalışmışlardı..
Hakeza!..
Aynı dönemde AB büyükelçileri ile yaptığı toplantıda, “Erdoğan ancak yandaşlarının Cumhurbaşkanıdır” diyen Kılıçdaroğlu’na bir CHP’li de yaptığının “mandacılık” olduğunu hatırlatma gereği duymamıştı.
Ya da…
Kılıçdaroğlu’nun; İsrail’in TV2 Kanalı’na, “Mavi Marmara baskınında asıl sorumlunun Türkiye olduğunu” söyleyerek, “Ben olsam bu gemiyi göndermezdim. İsrail ile ilişkilerin bozulmasına izin vermezdim” demesi..
Washington Post’a yazdığı makale ile hükümeti ABD yönetimine şikâyet etmesi...
Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB), Avrupa Konseyi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), İslam Konseyi, Sosyalist Enternasyonal, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü başkan ve yöneticileri ile Türkiye’deki büyükelçilikler ve yabancı gazetecilere gönderdiği şikayet mektupları nedense CHP’lileri rahatsız etmemişti.
Bir CHP’li kalkıp da genel başkanlarına, “müstemleke memuru gibi davranıyorsunuz” dememişti.
•
Şimdi de…
Önce “siyasi cinayetler işlenebilir” diyen, ardından “18 Ekim”i işaret ederek bürokratlara parmak sallayan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerinden cesaret alan ABD, Fransa ve Almanya’nın da aralarında bulunduğu 10 ülkenin büyükelçileri, kendi akıllarınca sömürge valisi gibi davranarak yayınladıkları ortak bir metinle mutemet elemanları Osman Kavala’nın ‘derhal’ serbest bırakılması için Türkiye’ye talimat verme küstahlığında bulundu..
Aradan 3 gün geçti…
Bir CHP’li çıkıp da büyükelçilere “N’oluyo?” demedi.
Hayırdır CHP’liler?!.
İktidara gelme uğruna “müstemleke valiliği”ne razı oldunuz da bizim mi haberimiz yok?
YENİ AKİT GAZETESİ
Yorumlar1