Bay Kemal’den zaman ayarlı panel!

.

  • GİRİŞ01.12.2022 08:43
  • GÜNCELLEME01.12.2022 08:43

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 2011 yılında yaptığı bir açıklamada, Türkiye’de faaliyet gösteren Alman vakıflarına yönelik tehdide dikkat çekmiş ve “PKK’ya destek verdiklerinin teknik takiple ortaya çıkarıldığını” söylemişti... 

İhanet odağı haline gelen Alman vakıflarından duyduğu rahatsızlığı dile getiren Erdoğan, “Dünyada, Türkiye’de de faaliyet gösteren öyle vakıflar var ki bunlardan çok rahatsızım. Özellikle bir Alman vakfının bölgedeki faaliyetleri çok dikkat çekici. CHP ve BDP’li belediyelerle çalışıyor. Onlarla kredi sözleşmesi yapıyor. Bu tabii vakıf adı altında aslında bir fon. Sözleşmeyi yaparken de şu müteahhit firmaya vereceksiniz diye şart koşuyor. Bu ilginç. Bu yolla resmen PKK’ya para gönderiyor o vakıflar. Ama tabii teknik takipte ortaya çıkan bazı noktalar var. Almanlara zaman zaman bu konudaki rahatsızlığımızı dile getirdik. Bir sonuç alamadık. Ama rahatsız olduğumu söyleyebilirim”şeklindeki açıklaması ile dost ve müttefik gözüken, ancak her fırsatta Türkiye’nin kuyusunu kazan karanlık Alman vakıfların maskesini düşürmüştü.

Gazetemiz Akit de o dönem yaptığı araştırmalarda, Başkan Erdoğan’ın bahsettiği o Alman vakfın,  “Friedrich Ebert Vakfı” olduğunu deşifre etmişti. 

Konunun uzmanları ise gazetemize yaptıkları açıklamada, Türkiye’de 53 Alman vakfının bulunduğunu, aralarında Friedrich Ebert Vakfı’nın da olduğu bu 53 vakıftan 5’inin ise siyasi vakıf olduğunu ve Alman dış istihbarat servisi BND’nin sivil toplum ayağını oluşturduğunu ifade ederek…

Bu vakıfların gittikleri her devlette, kısa bir süre içerisinde terör odaklı yapılar oluşturduğunu veya cuntalar yaşandıktan sonra demokrasiye geçiş sürecindeki devletlerde, Alman ekolü bir siyasi sistem oturtmaya matuf çalışmalar yürüttüklerini anlatmıştı.

Ayrıca, Türkiye’deki bu 5 siyasi vakfın, yıllardır ülkemizin üniter yapısını bozacak faaliyetler içerisinde bulunduğunu, PKK’ya destek verdiğini, Aleviler üzerinde de büyük oyunlar tezgâhladığını öne sürmüştü. 

*

Ömrünü Alman vakıflarının Türkiye’deki faaliyetlerini araştırmaya adayan ve bu konuda kitaplar yazan Necip Hablemitoğlu da öldürülmeden bir yıl önce yayımladığı “Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası” adlı kitabında, Ebert Vakfı ile ilgili: “Ebert Vakfı, Türkiye’deki siyasi partiler içinde en çok CHP ile ilişki içindedir” şeklindeki çarpıcı tespitte bulunmuştu

Evet…

Alman Sosyal Demokrat Parti’nin arka bahçesi konumundaki Friedrich Ebert Vakfı, tam da Necip Hablemitoğlu’nun dediği gibiyi CHP ile sıkı fıkı ilişki içerisindeydi.

Aradaki ilişkiyi gözler önüne süren en belirgin vaka ise 2005 yılında, yasak olmasına rağmen Friedrich Ebert Vakfı’nın CHP’ye toplam 85 bin euroluk para yardımı yapmasıydı.

CHP ve Alman Büyükelçiliği’nin ısrarla inkar ettiği bu ödemenin gerçekleştiği, bizatihi Alman Federal Savcılığı tarafından kabul edilmişti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Ebert Vakfı’nın CHP’ye yardım edip etmediğine ilişkin Alman Federal Savcılığı’ndan bilgi ve belge talebinde bulunmuştu. Alman Savcılığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği cevabi yazıda, “Bu Türkiye’de bir parti kapatma gerekçesi olduğu için, parti kapatma bizim hukuk ilkelerimize aykırıdır. Bu konuyla ilgili size herhangi bir bilgi veremeyiz” diyerek, Akit’in yayınladığı belgenin doğruluğunu teyit etmişti. 

Bununla yetinmeyen CHP’lileri, başka örneklerle ikna etmeye çalışayım…

Aslında CHP ile Ebert Vakfı arasındaki ilişki çok daha öncelere dayanıyordu…

Bülent Ecevit, 1971’de, CHP Genel Başkanı iken Alman Ebert Vakfı’nın kendilerine bir çanta dolusu para vermek istediğini ancak bunu reddettiğini açıklamıştı. 

Ecevit, 12 Eylül öncesinde başından geçen bu olayı şöyle aktarmıştı: 

“Bir yabancı vakfın şube yöneticileri, ellerinde bir çanta dolusu parayla bana geldiler. O zaman yanımda başkaları da vardı. Bana uluslararası sosyal demokrat hareketi adına yardım etmek istediklerini söylediler. Sonra da çantayı açıp parayı ortaya koydular. Ben hemen cevabını verdim. Böyle bir yardımın kanuna aykırı olduğunu söyledim ve teklifi reddettim.”  

Hürriyet gazetesi de 20 Eylül ve 3 Ekim 1991 tarihli sayılarında bu konuyu manşetten vererek, olayı doğrulamıştı.

Tam da genel seçimler öncesi manşetlere taşınan söz konusu iddialar üzerine CHP’nin yavrusu SHP lideri Erdal İnönü, “Ecevit’in SHP’yi ima ettiğini ileri sürerek, ayıpladığını” söylemişti.   

Örnekler elbette bununla sınırlı değil..

Friedrich Ebert Vakfı, 6-11 Şubat 2011’de iseCHP Gençlik, Kadın ve Bilim Platformu Temsilcilerinden oluşan 14 kişilik heyeti, Berlin’de 6 gün boyunca misafir olarak ağırlamıştı. 

Tabii, 2019 yerel seçimlerinden önce Avrupa’ya sefer düzenleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu da Almanya’da ağırladığını unutmamak lazım..

*

Tüm bu bilgileri neden mi anlattım?

Yakından tanıyanların “yılan” diye nitelediği Friedrich Ebert Vakfı, dün akşam ben bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde, Conrad İstanbul Bosphorus otelde, “Sosyal Demokrasi ve Refah Devleti: Almanya’dan ve Türkiye’den Perspektifler” başlıklı bir panel düzenledi.

Panele Türkiye’den sadece, “3 Aralık’ı bekleyin” diyerek sadece Türkiye’ye değil tüm dünyaya mesaj gönderen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu katıldı.

Ekrem İmamoğlu’na karşı en büyük destekçisi olan CHP’nin düşük İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da Bay Kemal’e eşlik etti. 

Konferansta ne konuşulduğu mu?

Ne önemi var!

YENİ AKİT

Yorumlar2

  • alibey 1 yıl önce Şikayet Et
    nekonuştukları,kısaca.... türkiye nasıl önce eyaletlere ayrılır.sonra bölünür.. kemal bu proje için uygun isimmi?
    Cevapla
  • N.T 1 yıl önce Şikayet Et
    Allah, iç ve dış düşmanlarımıza fırsat vermesin tuzaklarını başlarına geçirsin
    Cevapla Toplam 8 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat