1956'da Erzincan'ın İliç İlçesi'ne bağlı Güngören Köyü'nde dünyaya gelen Mustafa Sarıgül, 1962’de İstanbul’a taşındı. Babası Hakkı Bey,  Şişli’de apartman görevlisiydi.

Sarıgül, ortaokul ve lisenin ardından CHP’nin başlattığı 3 aylık hızlandırılmış öğretmenlik kursu saçmalığının ardından öğretmen oldu. Fakat öğretmenlik yapmak yerine Kağıthane Belediyesi'nde işe başladı. Ardından sınavı birincilikle kazanarak İETT’ye girdi.

Sınavdan yüz tam puan alanı Sarıgül’ün sözlüde 58 alması çok konuşuldu.

Hakkında, “rüşvet vererek sınav cevap anahtarını ele geçirdi” iddiası ortaya atıldı.

Siyasete CHP gençlik kollarına üye olarak başlayan Sarıgül, bahtı(!)nın yardımıyla 1987 genel seçimlerinde, ‘parlamentonun en genç milletvekili’ olarak SHP’den Meclis’e girdi.

Meclis’te ‘kavgacı’ ve ‘geçimsiz’ kimliğiyle ön plana çıktı.

1991 yılında, milletvekili sıfatıyla, babası Hakkı Sarıgül’ün Şişli’de, Fulya Camii’nin altında işlettiği İslami Düğün Salonu’nu laikliğe aykırı olduğu gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı’na şikâyet ederek kapattırdı. “Çağdışı” ve “gerici güç” diye tanımladığı babasının İslami usullere göre düğün yapılan salonunu kapattıran Sarıgül, “Çağdaş bir yurt yaratılması için verilen mücadelenin önüne çıkan bu tip engeller mutlaka yıkılmalıdır” diyerek, laiklik sınavından alnının akıyla çıktı.

Ödül olarak da Şişli Belediye Başkanlığını kaptı. Aday olmak için saatlerce parti binasından beklediği, hatta gözyaşı bile döktüğü öne sürülse de o kadarcık kusur kadı kızında da olurdu.

Bu sayede, 1999-2014 arası tam 15 yıl Şişli’de başkanlık yaptı.

Tabii bu arada Milimetrik İnşaat ve Latince ‘bitmeyen ortaklık’ anlamına gelen Maritza adlı iki şirket kurarak ekonomik olarak da iyi bir konuma geldi.

Sarıgül, görev süresinde hizmetten çok katıldığı cenaze törenleri ve düğünlerle tanındı.

“Ölü evinin yasçısı, düğün evinin tefçisi” lakabı takıldı. Hatta bu isimle hakkında bir de kitap yazıldı. Anadolu’nun her köşesinde Şişli Belediyesi logolu cenaze arabası, her viyadükte de  “Çare Sarıgül” yazısı görülür oldu.

Takiyyecilikle sınır tanımıyordu.

“Laiklik” bahanesiyle babasının İslami düğün salonunu kapattıran kendisi değilmiş gibi, 2000 yılının Ağustos ayında, bir ilke imza atarak 1935-1944 yılları arasında Vatikan’ın Türkiye temsilciliğini yapan ve “ajan” olduğu öne sürülen Papa 23. Jean’ın “aziz” ilan edilme törenine katıldı. 3 ay sonra da Şişli Harbiye’deki Ölçek Sokağı’nın adını “Papa Roncalli Sokağı” olarak değiştirdi. Birkaç gün sonra, Ramazan’ın 19. Gününden, gündüz vaktinde oğlunun okuduğu Işık Lisesi’nin Geleneksel İç Pilav Günü’ne katıldı.

***

Sarıgül hep “hırslı” bir siyasetçi oldu.

Bu uğurda “rüzgar gülü” gibi sürekli parti değiştirdi.

DSP’nin parçalanmasının ardından kurulan Yeni Türkiye Partisi’ne geçti.

YTP, 3 Kasım 2002 seçimlerinde yüzde 1 oy alarak büyük hezimete uğrayınca, dümeni CHP’ye kırdı. Rozet töreninde, “Baykal’ı Başbakan, CHP’yi iktidar yapmak için vargücüyle uğraşacağını” söyledi.

DSP’de iken cami cami dolaşan Sarıgül, CHP’ye katıldıktan sonra 31 Aralık 2003 gecesi, belediye bütçesinden organize ettiği “yılbaşı kutlama gecesi”ne  katılan vatandaşlara bedava içki dağıttı. Sarıgül’ün içki dağıttığını duyan çok sayıda alkolsever Nişantaşı’na koşarak, Noel Baba kıyafetli belediye görevlileri tarafından dağıtılan bedava alkole “hücum” etti.

Bedava içki dağıtan kendisi değilmiş gibi sadece iki ay sonra, Şişli’ye bağlı Ayazağa Köyü Merkez Camii’nde Cuma namazı kılan Sarıgül, tesbihat sonrasında imamın elinden mikrofonu kaparak camide siyaset yaptı.

Akabinde Deniz Baykal'a karşı bayrak açan muhaliflerin safına katılarak CHP’nin  genel başkanlığına talip oldu. Adaylık turları kapsamında gittiği Denizli’de,

“Şunu Denizli’de ilan etmek istiyorum. Cumhuriyet değerlerine sahip çıkacağız. İnançlar Allah’a ulaşma yoludur, iktidara ulaşma yolu olarak kullanılmamalıdır. Camilere de, kışlalara da, gönül bahçelerine de siyasetin girmesine asla müsaade etmeyeceğiz” diye konuşarak, laikliğe olan biatını tazeledi.

Ardından ver elini Washington…

Niye gittiği gün gibi ortada olduğu için, “Mustafa Sarıgül, icazeti bir tek Allah’tan alır” deme gereği hissetti. Amerika’dan döndükten sonra, tıpkı şu sıralar “baba-oğul” olduğu Kemal Kılıçdaroğlu’na oy toplamak için Anadolu’yu gezen Ekrem İmamoğlu gibi Şişli Belediye Başkanı olduğu halde karış karış Anadolu’yu gezdi.

Sarıgül’ü CHP’ye kabul ettiğine bin pişman olan Deniz Baykal, Ağustos 2004’te, CHP’nin resmi internet sitesinden savaş açtı. Sarıgül’ün kaçak binalara göz yumup nasıl menfaat sağladığına dair Emniyet raporlarını internet sitesinden paylaştı. Ardından CHP Merkez Yönetim Kurulu tarafından bir yolsuzlukları araştırma komisyonu kurularak, Sarıgül istifaya davet edildi. CHP’nin kurduğu komisyon 500 sayfayı bulan rapor bir hazırlayarak Baykal’a sundu. Raporun ardından Sarıgül, ‘kesin ihraç talebiyle’ Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildi.  15 kişiden oluşan CHP Yüksek Disiplin Kurulu, oy çokluğuyla Sarıgül’ün CHP’den ihraç talebini reddetti. Bu karara kızan Deniz Baykal, olağanüstü kongre kararı aldı. 29 Ocak 2005’te yapılan 13. Olağanüstü Kurultay'ında konuşan Baykal, Sarıgül'le ilgili yolsuzluk iddialarını gündeme getirerek, rakibini “zorbalık, eşkıyalık, magandalık ve namussuzlukla’ suçladı. Yumrukların konuştuğu Kurultay'dan galip çıkan Deniz Baykal, ilk iş olarak Mustafa Sarıgül'ü partiden ihraç etti.

*

Temmuz 2013’e gelindiğinde ise eski başbakan yardımcılarından ve Bülent Ecevit’in sağ kolu Hüsamettin Özkan’ın Beykoz Konakları’ndaki evinde, Mustafa Koç, Aydın Doğan ve Mustafa Sarıgül gibi isimlerin bir araya gelerek “sır” bir toplantı yaptığı ortaya çıktı.

Gizli toplantıda, 2014 yılında yapılacak yerel seçimlerde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığına Mustafa Sarıgül’ün getirilmesinin kararlaştırıldığı öne sürüldü.

O dönem CHP Genel Başkan Yardımcısı olan Gürsel Tekin’in, “İBB Başkanlığı” için aday adaylığını ilan ettiği bir süreçte gerçekleşen bu toplantı, “CHP’yi dizayn etme çalışması” olarak yorumladı.

9 Kasım 2013’te ise 4 ay önce yapılan toplantıda alınan kararlar doğrultusunda, Deniz Baykal döneminde ‘yolsuzluk’ yaptığı gerekçesiyle ihraç edilen Mustafa Sarıgül, Kemal Kılıçdaroğlu’nun taktığı rozetle yeniden CHP’li oldu.

Fakat rozet takma töreninden sadece 6 gün önce, sıra sıra yolsuzluk dosyalarının dizildiği bir rafın önünde duran Kılıçdaroğlu, aralarında büyük puntolarla Mustafa Sarıgül’ün isminin de yazılı olduğu dosyanın önünde poz vererek…

“Sermaye sahiplerinin” dayatmasıyla CHP’nin İBB adayı yapılan ve sürekli CHP genel başkanlığına oynayan Mustafa Sarıgül’e, “yerini bil”, “koltuğuma göz dikme” mesajını iletti.

Zaten öyle de oldu.

“Emrivaki” ile CHP’ye kabul edilen Mustafa Sarıgül, Kılıçdaroğlu’na diş geçiremediği için 2019 yılında, DSP’den Şişli Belediye Başkan adayı olmak için “üzgün ve kırgın” bir halde partisine veda etmek zorunda kaldı.

Sarıgül, Şişli’deki yarışı da kaybedince, öylece ortada kala kaldı.

Para suyunu çektiği için hakkında ‘haciz’ kararları alındı.

Derken…

Son bir haftada oğul Emir Sarıgül’ün Ekrem İmamoğlu ile 3, Kemal Kılıçdaroğlu ile de 1 defa buluşarak babası Mustafa Sarıgül’ün ‘Millet İttifakı’na katılma şartını, kimilerine göre ise ‘fiyatını’ konuştuğu öne sürüldü.

Dün de Kemal Kılıçdaroğlu sözde "Halil İbrahim sofrasını” büyütmek için Türkiye Değişim Partisi’ni ziyaret ederek Genel Başkan Mustafa Sarıgül'ün tam desteğini aldı.

7 adet Cumhurbaşkanı Yardımcısı koltuğunu 6’lı masadaki ortaklarına ve Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu’na dağıtan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “çare” diye yola çıkan ve sonunda “biçare” vaziyete düşen Mustafa Sarıgül’e ne vaat ettiği şimdilik sır ama…

Mustafa Sarıgül, muhtemelen Şişli'deki 'ballı tezgâhını’ yeniden açmak için gereken tüm sözleri almıştır!