Savcı bıraktı, patronu kovdu!

  • GİRİŞ05.10.2023 08:21
  • GÜNCELLEME05.10.2023 08:21

2016 yılının son günleriydi.

Suriye asıllı Baas yanlısı yazar Hüsnü Mahalli’nin, “Devlet büyüklerine hakaretten tutuklanmasını” gerekçe gösteren Ayşenur Arslan, 16 Aralık’ta Halk TV’de yaptığı “Medya Mahallesi” programında;

“Gerçekten artık mış gibi yapamayacağım. Hüsnü içerideyken gazetecilik yapamayacağım” diyerek, güya gazeteciliği bırakmıştı.

“Medya Mahallesinin Ablası” olarak bilinen Arslan değil 40 gün, sadece 20 gün geçtikten sonra tükürdüğünü yalamıştı.

Üstelik “gazetecilik” yapmak için değil, resmen provokatörlük yapıp, yandaşlarını muhtemel bir isyana teşvik için geri dönmüştü..

AK Parti iktidarını “uzun bir geceye” benzeten Arslan, “Gece uzun sürdüğüne göre sabahın artık yakınlaşması beklenir. Ama toplumsal olaylarda iradi müdahale yoksa, beklenen güneş hiç doğmayabilir” diyerek, iktidar karşıtı marjinal oluşumların harekete geçmesi gerektiğini söylemişti.

Güya sözde “emek örgütleri” ile bitmek bilmeyen AK Parti gecelerini hep birlikte dağıtacaklardı.

Bu kaos planına da;

“Tek hücreli organizmaların bile kendini savunma, hayatta kalma içgüdüsü vardır. Koskoca bir toplum kendisini korumak için hiçbir şey yapmayacak mı?” diye, kendince bir de bahane üretmişti.

*

Tek hücreli “amipler”den esinlenerek, marjinal yapıların “AK Parti iktidarını alaşağı etmesini” arzulayan Ayşenur Arslan’ın bu hevesi elbette kursağında kaldı…

Aradan geçen 7 yılın ardından AK Parti iktidarı hâlâ milli iradenin desteği sayesinde yürütme görevini layıkıyla icra ediyor.

O dönem açık açık yandaşlarına “sokağa çıkın” diyemediği için “iradi müdahale” çağrıları yapan Arslan ise “mış” gibi yapıp bırakmadığı gazetecilik mesleği üzerinden nefret kusmayı sürdürüyor.

Geçtiğimiz yıl, Rum terör örgütü EOKA’nın saldırılarına karşı Kıbrıs Türk halkını korumak için kurulan Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı’nı hedef alan Halk TV sunucusu Ayşenur Arslan…

Rum katiller sürüsünün insanlık dışı saldırılarına karşı Kıbrıs Türkü’nün izzet ve şerefi için mücadele eden TMT’yi, “illegal ve suikastçı” bir örgüt olarak nitelendirmişti.

“Acaba daha fazla ne kadar saçmalayabilir?” diye düşünürken…

Bu sene de PKK’lı militanlar üzerinden nefret odağı haline gelmeyi başardı.

Halk TV’deki programında, İçişleri Bakanlığı önünde kendini patlatan PKK’lı teröristlerin başarısızlığı karşısında adeta deliye döndü.

“Aklıma takılan şeylerden birisi. Bir arabanın kilidini açacaksınız, düz kontak çalıştıracaksınız, bombayı yükleyip gideceksiniz. Ankara’da bunu yapmak varken neden Kayseri’de birini öldürerek ‘Ben geliyorum heeey. Bombalar sırtımızda tabanca belimizde’ nedir yani” diyerek…

Bir PKK’lı teröristin hiçbir masum sivili veya bir polisi şehit etmeden nasıl öldüğüne aklının yatmadığını söyleyecek kadar ileri gitti.

İfade için adliyeye götürülünce de “yanlış anlaşıldım” diyerek, yırttı. 

*

Bundan 20 yıl önce FETÖ’nün Zaman’ında, Nuriye Akman’a verdiği bir röportajda; 

“Medya pavyonunun bakiresiyim” diyen Arslan, esasında kamera karşısında söylediği sözlerin nereye gideceğini bilecek kadar kaşarlanmış bir gazetecidir.

Her ne kadar “İtalyan Dili ve Edebiyatı” mezunu olsa da…

Bir ara “Cinsel Bilgiler Ansiklopedisi’ne İtalyanca çeviriler yapsa da…

1974’te TRT’de “muhabir” olarak gazeteciliğe başlayan Arslan, o dönem en çok satan gazeteler arasında yer alan Güneş Gazetesi’nde Haber Müdürlüğü yaptıktan sonra, Nokta Dergisi’nde ve Söz Gazetesi’nde çalıştı. 

Arkadaşlarıyla birlikte reklam ajansı kurup, Türkiye’nin ilk yerel dergisini hazırladı.

Cumhuriyet Gazetesi’nde bir yıl çalıştıktan sonra Star TV, ATV, CNN Türk gibi Türkiye’nin en büyük kanallarında çalıştı.

Maskesi düşüp ana akım kanallardan kovulduktan sonra ise önce Sokak TT’de, son olarak da Halk TV’de fitne saçmayı sürdürdü.

Bu kadar işyeri değiştirmesine rağmen hâlâ kendisinden “Medya Mahallesi’nin bakiresi” diye bahseden Ayşenur Arslan’ın en ilginç yanı ise…

Hem annesi hem de babası MİT mensubu olan devletçi bir ailenin çocuğu olmasına rağmen “solcu” takılması…

Oysa…

Her fırsatta “68 kuşağına mensup bir solcu” olmakla övünmesine rağmen, Ayşenur Arslan genellikle Aydın Doğan, Dinç Bilgin, Cem Uzan gibi “kapitalist” patronlara ait medya şirketlerinde çalıştı…

Hatta bir dönem, “Haber alanında en fazla para kazanan kadınlardan” biri oldu.

*

Görüldüğü gibi;

Anne ve babası MİTçi olan…

Kıyafet değiştirir gibi gazete ve TV değiştiren…

Yıllarca “Solcu” takıldığı halde sermayenin dizinin dibinden ayrılmayan…

Bir ara “iradi müdahale” çağrılarıyla bazı mahfilleri harekete geçmeye davet eden Ayşenur Arslan, hakikaten öyle kolay kolay anlaşılması mümkün biri değil…

Düşünün, canlı yayında yaptığı skandal açıklama kamuoyunda infiale sebep olmasına rağmen, savcı “büyütülecek bir şey yok” diyerek onu serbest bırakıyor.

Çalıştığı Halk TV ise sözleri yüzünden hem Ayşenur Arslan’ın programını yayından kaldırıyor, hem de sosyal medya hesabından, “Halk TV, güvenlik güçlerimizin bu kapsamda yürüttüğü terörle mücadelenin kayıtsız şartsız yanındadır” diye açıklama yapma hereği duyuyor.

Tabii tüm bu olan biteni görünce…

İnsan, “Acaba bu yaşananlarda Halk TV patronu Cafer Mahiroğlu’nun görüp, savcıların görmediği şey neydi” diye doğrusu merak ediyor! 

YENİ AKİT

Yorumlar1

  • Kaan 6 ay önce Şikayet Et
    Elinizle sağlık çok önemli tespitler
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat