Mustafa Kemal’in taklitleri!

  • GİRİŞ16.11.2023 08:45
  • GÜNCELLEME16.11.2023 08:45

2008 yılıydı!

Şimdilerde firar ettiği Almanya’da, Amerikan bayrağına sarılan “casusluk zanlısı” Can Dündar, “Mustafa” ismiyle bir film çekmişti.

193 kopya ile vizyona giren film, 70’inci ölüm yıldönümünde Atatürk’ü seyirciyle yeniden tanıştırmayı amaçlıyordu.

Mustafa Kemal’in ayak bastığı her coğrafyaya giden çekim ekibi, doğduğu odadan öldüğü odaya dek her mekâna girerek hayatını yerinde görüntüledi. 

Kendi sesinden konuşmalardan tutun da özel mektuplarına filmde yer verdi.

29 Ekim’de vizyona giren film, Kemalistlerde büyük bir yıkıma sebep oldu.

İlk kez resmi tarih tezinin dışına çıkılmıştı. İlkokul’da anlatılan Atatürk’ten eser yoktu.

Haşa!

“On yılda her yaştan on beş milyon genç yaratan” Atatürk gitmiş yerine “tarlalara dadanan kargaları kovalayan, yetim, çaresiz, üzgün, ağlayan bir çocuk” betimlemesi gelmişti.

“Süper kahraman” olarak tahayyül edilen Mustafa Kemal, Can Dündar’ın belgeselinde içki içip sarhoş oluyor;  “Her gece bir büyük devirmeden yatağa” girmiyordu.

Büyük bir hayal kırıklığı yaşayan ve duygularıyla oynanan Kemalistler, Can Dündar’ın belgeseline ateş püskürdüler. 

Atatürk’ün manevi kızı Ülkü Adatepe, “Atatürk öyle gösterildiği gibi yalnız ölmedi. ‘Her akşam bir büyük rakıyı içiyor’ diye anlatılıyor. Yok, böyle şey» diyerek tepki gösterdi. 

Dönemin CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Necla Arat, “Benim Mustafa Kemal’im uçurumun kenarında yıkık bir devletten içeride ve dışarıda saygı gören yepyeni bir devlet yarattı” sözleriyle Can Dündar’ın filminde, “yalnız, mutsuz ve korkuları olan bir Atatürk” profili çıkarmasını eleştirdi.

Atatürk’ün dindar kimliğinin gizlendiğini söyleyen tarihçi(!) Sinan Meydan ise “Can Dündar, Ata’nın not defterlerinden yararlanırken ‘Tanrı birdir ve büyüktür’ ifadelerini görmezden gelmiş” diye sitem etti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da “Mustafa” adlı belgesel filmde Atatürk’ün hayatını detaylarıyla anlattığı için; “Atatürk Türk ulusunun yapışkanıdır, önderidir, örnek kişisidir. Mustafa filmi, içeriği, ayrıca konulara yorumu ile cumhuriyet ile Atatürk’ün saygınlığını aşındırmaktadır” diyerek Can Dündar hakkında soruşturma başlattı. 

Savcılık, filmde Atatürk’e hakaret edilip edilmediği konusunda bilirkişilerden yardım istedi. 

İstanbul Barosu›na kayıtlı Avukat Gülnihal Soydan ise sadece Can Dündar’a değil…

Atatürk’ten vasat, sıradan, herhangi bir kişiden bahseder gibi “Mustafa” diye söz edildiği için filmin yapım ekibinde yer alan isimler ile sponsorlar aleyhinde de dava açılmasını talep etti.

*

Dündar’ın “Mustafa” belgeselinde hayal kırıklığı yaşayan Kemalistler bu kez, askerde iken “aç aç biletleri” satarak ticarete olan istidadını ispatlayan Yılmaz Özdil’in yazdığı “M. Kemal’ kitabında teselli aradı.

Kitaplarında Atatürk’ün “kuru fasulyeye bayıldığı”nı ve “leblebileri havaya atarak” yemeyi sevdiğinden bahseden Özdil, Can Dündar’ın yaşattığı travmayı fırsat bilerek 1881 adet özel basım “M. Kemal” kitabının tanesini 2 bin 500 TL’den sattı. 

Bu para yaklaşık 500 dolara tekabül ediyordu. 

Tabii Özdil’in pahalı kitabı da çare olmadı.

Artık büyü bozulmuştu!

“İnsan Atatürk” profili Kemalizm’e olan ilgiyi bitme aşamasına getirdi…

Bu durumdan şekvacı olan gazeteci Fikret Bila bir açıklamasında, “Gençlerin Kemalizm’i umursamadığını, rakamın yüzde 10’lara kadar düştüğünden” yakındı.

Can Dündar ve Yılmaz Özdil gibi isimlerin “izlenme ve satış rakamları” kaygısıyla başlattığı  “İnsan Atatürk” betimlemesi.

Halk TV’nin “kapıda ödeme” seçeneği ile iyice ticarete dökülmüş oldu.

Bugün artık devasa bir sektör haline gelmiş durumda.

“Tişörtten rakı bardağına, el fenerinden anahtarlığa” kadar her türlü üründe “Atatürk” ismini ve imzasını görmek mümkün.

Tabii buradaki kolay para her ürünün replikasının rağbet gördüğü Türkiye’de,  “Atatürk taklitleri”nin türemesine sebep oldu.

Eskiden düğünlerde semazenlerin dönmesi ve Mehter gösterisi modaydı, şimdi “Atatürk selamlaması” diye bir akım başladı.

Makyajla ve askeri üniforma ile Atatürk’e benzeyen uyanıklar, 2 dakikalık selamlama için 20-25 bin lira alıyormuş. Deli para! 

Üstelik “dindar” insanların üzerinde zulüm fırtınası estiren “5816 Sayılı Atatürk’ü Koruma Kanunu” da bu arkadaşlar karşısında işlevsiz kalıyor.

Ne yani, sırf Atatürk’e benziyor diye insanları tutuklayacak değiller ya!

*

Akit’in kıymetli yazarı ve değerli büyüğüm Yaşar Değirmenci Hocamız, önceki günkü yazısında “İçimiz dışımız Atatürk oldu” diyerek son dönemde yaşanan istismara tepki gösterdi. Doğrusu burada asıl rahatsız olması gerekenler dindarlar değil, Kemalistler olmalı.

Malum “taklitler aslını yaşatır” derler.

Böyle giderse 10 yıl sonra yetişen gençlik, “Mustafa Kemal’in cumhuriyeti kurduğunu” değil de “düğünlerde insanları selamladığını”, “TikTok’ta canlı yayın açıp ‘kalp’ gönderdiğini” sanacak!

En iyisi samimi Atatürkçüler devreye girsin de bu “istismar” bir an önce bitsin.

Hem Kemalistler hem de “içi dışı Atatürk dolan” dindarlar rahat etsin! 

YENİ AKİT

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat