“Kadın satan” vergi rekortmenleri tarih oldu!

  • GİRİŞ04.01.2024 07:49
  • GÜNCELLEME04.01.2024 07:49

“Cumhuriyet”i kurduktan sonra dümeni Amerika’dan yana kıran CHP yönetimi, 1946 yılında sözde “ittifak” için Türkiye’ye gelen ABD zırhlısı Missouri için benzeri görülmemiş hazırlıklar yapmıştı.

Amerikan askerlerinin gezeceği sokakları temizleyen, “hoş davranmaları” için eğlence yerlerine talimat veren CHP’li yöneticiler, “Coni”lerin özel ihtiyaçlarını karşılamak için de Karaköy’deki genelevleri boya-badana yaptırmış, en güzel fahişeleri İstanbul’a getirtip, misafirleri hastalık kapmasın diye bir de muayeneden geçirmişti.

Hayat kadınlarının göbeklerine İngilizce “Hoş geldiniz” anlamına gelen “Welcome” yazdırılması ise rezaletin dibiydi.

İstanbul’un göbeği Karaköy’de bu ülkenin kızlarına para karşılığı fuhuş yaptırılan o kerhaneler daha sonra mesleği “terzilik” olan Ermeni kökenli Matild Manukyan’a geçti.

Karaköy Zürafa Sokak’ta bulunan 42 tane genelevin 38’inin sahibi olan Manukyan, fuhuştan kazandığı paraları gayrimenkule yatırarak “emlak zengini” oldu.

Asla “Hıristiyan fahişe” çalıştırmayan…

Hatta Romanya’dan getirdiği küçük kızları önce İstanbul’daki müftülüklere götürüp, “ihtida” töreni düzenleyerek Müslüman yapan, ardından kerhanelerde bedenlerini pazarlayan Manukya’nın tam 50 dairesi, 50 dükkanı, 4 hanı, 4 yazlığı, 38 genelevi, 40 binası, 2 fabrikası ve 5 oteli vardı.

Dahası Manukyan’ın kiracıları arasında kamu kurumları bile bulunuyordu.

Dönemin “aciz” muktedirleri yüzünden Şişli Belediyesi ile Şişli Adliyesi, Manukyan’a ait binalardan sözde vatandaşa hizmet sunuyordu. 

Genelevlerden kazandığı paraları gayrimenkule dönüştüren Matild Manukyan buradan aldığı kiralarla defalarca vergi rekortmeni oldu.  

CHP’nin yavrusu SHP’nin ortağı olduğu dönemin zavallı koalisyon hükümetleri, bu ülkenin kızlarının bedenlerinden kazandığı parayla 1990, 1991, 1992, 1993, 1994 yıllarında vergi rekorunu kimseye kaptırmayan Manukyan’ı ödüle boğdu.

En trajik yanı ise “küçük yaşta kızlara” fuhuş yaptıran Manukyan’ın kendi mülkiyetindeki Şişli Adliyesi’nde yargılanmasıydı.

1992 ve 1994 yılında, söz konusu suçtan bir ara gözaltına alınsa da polis aracıyla geldiği kendi adliye binasından lüks makam aracıyla ayrıldı. 

Rahmetli Mehmet Şevket Eygi, o dönem Manukyan’ın gözaltına alınıp sonra da elini kolunu sallaya sallaya Şişli Adliye binasından ayrılmasını şöyle eleştiriyordu; 

“Yaşı küçük ve kaçak fahişe çalıştıran, ruhsatsız evler işleten Madam’ın gözaltına alınmasıyla serbest bırakılması arasında fazla bir vakit geçmedi. Madam, tutuklanma talebiyle Şişli Adliyesi’ne sevk edildi. Kirada oturan Şişli Adliyesi’nin ev sahibi kimdi biliyor musunuz? Madam Manukyan tabii... Kira ödeme günü de Madam’ın adliyeye getiriliş tarihine tesadüf etmişti. Aman ne tesadüf, aman ne tevafuk! Gelmişken kirayı da alıverseydi bari. Ev sahibesi Madam’ın dosyası incelendi, tutuklanmayı gerektirecek bir husus bulunamadı ve icabı düşünüldü. Madam serbestsiniz! Vive la liberte! Binasının sahibi bulunduğu Adliye’ye polis arabasıyla getirilen Madam, oradan acaba Rolls Royce limuzini ile mi dönmüştür? Bu hususu öğrenemedim.”

Kerhaneci Matild Manukyan’ın ardından vergi rekortmenliği Aydın Doğan’a geçmişti.

“Medya patronu” olan Aydın Doğan’ın bir dönem kendi gazetelerindenkupon karşılığında “Emmanuel 2000” isimli erotik içerikli VCD seti dağıtması da oldukça ibretlikti.

Türkiye’de sanayicilerin “Vergi şampiyonluğunu” ele geçirmesi ise 1997 yılında, merhum Necmettin Erbakan Hocamızın iktidarında geçekleşti. 

Suikasta kurban giden Özdemir Sabancı’nın oğlu Demir Sabancı, 25 yaşında vergi rekortmeni olarak bu ayıba son verdi.

2001 yılında ölen “Genelev Patroniçesi” Manukyan’ın mirası ise oğlu Kerope’ye geçti.

AK Parti’nin iktidara geldiği ve laikçi tahakkümün sürdüğü 2003’te, 100 kişilik vergi rekortmenleri listesinde 84’üncü sıraya düşen kerhane patronu Kerope, 2005’te 95’inci sırada kendine zor yer buldu.

Vesayet odaklarının son nefesleriyle birlikte son muhtırasını verdikleri 2007 yılında ise bu ayıp sona erdi ve Kerope liste dışı kaldı.

*

İşte o yıllarda Türkiye yeni bir başlangıca hazırlanıyordu. 

Ülkenin ihtiyacı olan “pilotsuz uçakları” üretmek için kolları sıvayan Baykar’ın Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir Bayraktar ve ABD’nin seçkin üniversitelerinden MIT’de bu konu üzerine doktora yapan ortanca oğlu Selçuk Bayraktar, yazılımından tüm sistemlerine kadar ülkenin ilk milli insansız uçağını geliştiriyorlardı.

İşte o uçaklar gelişti gelişti ve Bayraktar TB2 ile Akıncı adını alarak tüm dünyada satış rekorları kırdı. 

Dün Gelir İdaresi Başkanlığı, 2022 yılında Türkiye genelinde en fazla vergi beyan eden 100 mükellef listesini açıkladı. 

2007’de uçak yapmak için kâh atölyede yatıp kalkan kâh dağlarda testlere katılan Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, 2021’in ardından 2022 yılının da vergi şampiyonu oldu.

Biliyorum; bazıları hasetlerinden kuduruyor ama…

Türkiye’de “kadın satan” vergi rekortmenleri ve onları ödüle boğan “aciz koalisyon hükümetleri” döneminin çoktan kapandığı dün bir kez daha tescillenmiş oldu!..

Yeni Akit

Yorumlar2

  • Okur 3 ay önce Şikayet Et
    Elhamdülillah O Kara günler gitti Bir daha gelmez inşallah Rabbim giden bu zihniyete kıyamete kadar fırsat vermesin
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • Lobi 3 ay önce Şikayet Et
    Bu ülke inanılmaz rezaletler gördü. Maddi ve manevi yeniden ayağa kalkması için gereken yapılmalı.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat