CHP’nin ‘Alman aşkı’, Almanların ‘Ekrem aşkı’na dönüştü!
- GİRİŞ28.07.2025 09:32
- GÜNCELLEME29.07.2025 09:45
Birinci Dünya Savaşı'nda müttefikimiz olan Almanya ile siyasi ilişkiler, Cumhuriyet Türkiye’sinde de yoğundu.
Nazi Almanya’sı ile “Türk-Alman Dostluk Paktı” gibi saldırmazlık anlaşmaları imzalayan CHP’nin ‘Milli Şef”i İsmet İnönü ve Führer arasındaki “samimi tebrikleşmeler” dönemin gazete manşetlerine bile yansıyordu.
Tek parti rejiminin Başbakanlarından Şükrü Saraçoğlu'nun “İngilizlerle müttefik, Almanlarla dostuz” sözü ise CHP’nin Almanlara olan “kurumsal” bakışını çok iyi özetliyordu.
Dönemin Solcu aydınlarından Zekeriya Sertel’in “Almanya, Türkiye gibi kendi milli hudutları içinde istiklalini temine çalışan bir millet değil dünya üzerinde hegemonya kurmak isteyen emperyalist bir devlettir” uyarısına rağmen CHP zihniyetin aşıladığı bu dostluk,1961’de imzalanan “İşgücü Anlaşması” sonrası milyonlarca Türk işçinin Almanya'ya gitmesiyle daha da pekişti.
Uluslararası arenada genellikle “pragmatist” bir devlet olarak tanımlanan ve dış politikasını “ekonomik çıkarlar” üzerine kurgulayan Almanya ile ilk ciddi kırılma, 2016'daki 15 Temmuz FETÖ’nün hain darbe girişimi sonrası yaşandı.
Die Welt’in muhabiri Deniz Yücel'in FETÖ’ye destekten tutuklanmasını bahane eden Almanya, "Yücel'in tutuklanması bağımsız mahkemelerin kararı" diyen dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile o dönem Ekonomi Bakanı olan Nihat Zeybekçi'nin 2017’deki anayasa değişikliği referandumu kapsamında Almanya'da düzenleyecekleri “Evet” toplantılarını yasakladı.
Toplantı yasağına tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Almanya'yı "Nazi dönemi" uygulamalarıyla eleştirmesi diplomatik gerilimi daha da tırmandırdı.
Almanya ise Türkiye’den kaçan PKK, FETÖ ve DHKP-C’li teröristlere kapılarını açarak, aslında nasıl “güvenilmez” bir ülke olduğunu ispatlayarak, tam bir asır sonra Sertel’in haklılığını tescilledi.
Bu süreçte yaşanan çekişmeler, Almanların 2019 yılındaki yerel seçimlere olan ilgisini de artırdı.
Alman medyası, adeta Almanya’daki bir seçimmiş gibi süreci takip ederek, sonuçları ülkesine servis etti.
İBB’nin CHP’ye geçmesi üzerine sevindirik olan Almanlar, “İstanbul’da muhalefet kazandı, Erdoğan sistemi sendeliyor” başlıkları atarak, sonuçtan duydukları memnuniyeti dile getirdi.
Şaibeli seçimlerin ardından mazbatasını alan Ekrem İmamoğlu’nu ilk ziyaret eden isimlerden biri de “akçeli” işlere karıştığı gerekçesiyle görevinden istifa eden Almanya eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff oldu.
Kimsenin anlam veremediği bu ziyaretten kısa süre sonra Yüksek Seçim Kurulu’nca İstanbul seçimleri iptal edildi.
İptal kararının ardından bu kez Alman devlet televizyonu Deutsche Welle (DW) apar topar İstanbul’a gelerek, CHP’li Ekrem İmamoğlu ile bir röportaj yaptı.
DW muhabiri, seçimle alakası olmadığı hale “Tutuklanmaktan korkuyor musunuz?” sorusunu yöneltirken…
Pası alan İmamoğlu ise “Evden, çocuklarımdan, eşimden, annemden, babamdan, kardeşimden helallik alıp çıktım. Bunun anlamını, aslında ne demek istediğimi toplum anlıyor” diyerek tam da Almanların beklediği cevabı verdi.
İmamoğlu ikinci kez seçildiğinde, Çekmeköy–Sancaktepe–Sultanbeyli Metro Hattı’na kaynak sağlamak amacıyla Alman bankası Deutsche Bank’tan tam 110 milyon Euro borç aldı.
Herhangi bir kaynak sağlanmadan alınan bu borcun neye istinaden verildiği, nasıl ödeneceği o dönem çokça tartışıldı.
İBB Başkanı seçildikten sonra Almanlarla arasında su sızmayan, Berlin’e giderek “diplomatik(!) ziyaretler” gerçekleştiren İmamoğlu’nun en dikkat çekici misafirlerinden biri de 2024 yılında Türkiye’ye gelen Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’di.
Beraberinde 60 kilo dönerle İstanbul’a gelen Steinmeier, İmamoğlu ile birlikte 1960’lı yıllarda Almanya’ya giden Türklerin yola çıktığı Sirkeci Tren İstasyonu’na giderek burada CHP yandaşlarına döner ikram etti.
Oysa Cumhurbaşkanı olduğu halde basit bir belediye başkanının ayağına giden Steinmeier, daha önce Dışişleri Bakanı sıfatıyla Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaretlerde CHP’nin genel başkanları ile görüşmeye tenezzül bile etmiyordu.
2005-2009 ve 2013-2017 yılları arasında iki dönem Almanya Dışişleri Bakanlığı yapan ve defalarca ülkemize gelen Steinmeier, CHP’nin o dönemki Genel Başkanı olan ve dış politikada milli bir duruş sergileyen Deniz Baykal ile görüşmemişti.
Bu duruma içerlenen dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen ise kendileri ile temastan kaçınan Steinmeier’e;
“Sayın Steinmeier, Ankara’ya iki kez geldi ama Sayın Baykal’ı ve partimizi ziyaret etmedi. Sadece iktidarla görüştü” şeklindeki ifadelerle sitem etmişti.
CHP’ye bu kadar mesafeli olan ve Kılıçdaroğlu’na verdiği randevuya zamanında gelmeyen Steinmeier’in kucağında dönerle İBB’ye koşması ise “Türkiye’de iktidarın değişmesini isteyen Almanların, 2028 seçimlerinde CHP’li İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olarak görmek istedikleri” şeklinde yorumlanmıştı.
Almanların “İmamoğlu sevgisi” sistematik şekilde artarken, 2024’ün son günlerinde sürpriz bir ziyaret daha gerçekleşmiş ve Almanya’nın “terör sevici” Kültür ve Medya Bakanı Claudia Roth, Saraçhane’deki İBB binasına gelmişti.
Sır ziyareti sadece İngilizce “X” hesabından duyuran İmamoğlu;
“Yakın gelecekte daha fazla iş birliği yapmayı dört gözle bekliyoruz” şeklindeki sözlerle
Almanlarla birlikte planladığı sürece ilişkin dikkat çekici ifadeler kullanmıştı.
Tabii bizler ne gibi bir işbirliği olacak diye merakla beklerken İmamoğlu, yolsuzluktan tutuklandı.
Bunun üzerine, Almanya’nın Handelsblatt gazetesi 18 Nisan tarihli haberinde, İmamoğlu’nun tutuklanmasının bahane eden Alman hükümetinin “Türkiye’ye Eurofighter savaş uçağı satışını durdurduğunu” yazdı.
İmamoğlu ise 21 Nisan tarihinde X hesabından yaptığı paylaşımda, “Türkiye'nin ulusal çıkarları İmamoğlu'ndan da daha değerlidir” diyerek uçakların satışı için destek istedi.
Alman hükümet sözcüsü Stefan Kornelius de Türkiye ile İngiltere arasında imzalanan anlaşmaya rağmen İmamoğlu’nun süreçte katkısı olduğunu ima etti.
Her ne kadar konunun uzmanları, “Türkiye’ye Eurofighter satışında ne İmamoğlu’nun mesajının ne de Özgür Özel’in dil dökmesinin bir etkisinin olmadığını…”
“Uçakları devlet olarak İngiltere’den aldığımızı, Almanya’nın ise hem Rusya’dan korktuğu hem de çıkardığı ihracat engelleri ile ortaklarını bıktırdığı için bu satışa oyan verdiğini” söylese de…
Cimrilikleri ile bilinen ve “Alman usulü” klişesiyle en yakınlarına bile bir zırnık koklatmadıkları halde ileride Türkiye’ye karşı kullanmak için PKK’lı alçakları, FETÖ’cü hainleri, Can Dündar gibi firarileri koynunda karşılıksız besleyen…
Ve!..
“Fayda yoksa, masraf da yoktur” diye bir de atasözü olan Almanların…
Durduk yere Ekrem İmamoğlu’nu bu kadar çok desteklemelerini de hayra yormamak lazım…
Zekeriya Say / Haber7
Yorumlar8