CHP’nin “gemi”siyle gelen bela!
- GİRİŞ03.10.2025 08:48
- GÜNCELLEME03.10.2025 10:42
Daha önce Gazze’ye yönelik ambargoyu delmeye çalışan “Mavi Marmara” gemisinde 10 Türk’ü şehit eden, “Madleen Gemisi”ne el koyup içerisindeki aktivistleri tutuklayan ve İtalya'nın Otranto kentinden yola çıkan “Conscience” gemisini Malta açıklarında insansız hava aracıyla hedef alan terör devleti İsrail, bir kez daha insani yardım gemilerine saldırdı.
Siyonist haydutlar, 47 ülkeden 500'e yakın aktivisti taşıyan 50 gemilik Sumud Filosu’nu, Gazze'ye 69 mil kala kuşatarak filoya ait gemileri gasp etti ve Aşdod Limanı'na götürdü.
Gemilerdeki aktivistleri de yasadışı şekilde gözaltına alarak büyük bir alçaklığa imza attı.
İsrail’in rezil saldırısına tüm dünyadan tepki yağarken…
Daha önce Hamas’a “terörist” diyerek Siyonist soykırıma “meşruiyet” kazandırmaya çalışan bazı CHP’lilerin de koroya katılarak “Karolsun İsrail!” paylaşımları yaptıklarını gördüm.
Dahası…
İsrail’in saldırısını fırsat bilen CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ise benzeri görülmemiş bir pişkinliğe imza atarak…
Gazze’deki soykırımı her platformda haykıran Başkan Erdoğan’ın 1 Ekim’deki Meclis açılış resepsiyonuna katılmasını bahane etti ve…
“Sumud gemisinde insanlar canı ile uğraşırken beyefendi Mustafa Keser’in sazı ile oynuyordu” iftirasını atarak, buradan siyasi rant elde etmeye çalıştı.
Tabii…
Siyonist katillerin “gemi düşmanlığı” ile CHP’lilerin “şark kurnazlığı” üst üste binince, aklıma “CHP tek parti diktasının” imza attığı ve tarihin karanlık raflarına gizlenen bir “gemi hadisesi” geldi.
Hiçbir resmi kayıtta izine rastlamadığım ve devleti yönetenlerden tüm tafsilatıyla gün yüzüne çıkarmalarını istediğim o “gemi” ile ilgili hadise şöyle:
Malumunuz, Mustafa Kemal’in “İsrail devletine karşı” olduğu iddia ediliyordu.
Bu iddiaya dayanak olarak da…
Atatürk’ün, Millî Mücadele safahatında bir “Türk-Arap karşıtlığı” vücuda getirerek Ortadoğu'yu denetimi altında tutmaya çalışan ve istikbaldeki Yahudi devletine zemin hazırlayan Haçlıların hesaplarını iyi okuyarak, İsrail “tehlikesi”ne karşı “Türkiye-Suriye-Irak Federasyonu” fikrini ortaya atması gösteriliyordu.
Ayrıca…
Romanya’yı çizmelerinin altında ezen ve Bulgaristan üzerinden Türkiye sınırına dayanan Almanya korkusu da Yahudilere karşı sempatinin önüne geçiyordu.
Bu endişeler yüzünden Ağustos 1938'de çıkarılan, “tebaası oldukları devlet arazisinde yaşama ve seyahat bakımından baskılara tabi tutulan Musevilerin, bugünkü dinleri ne olursa olsun, Türkiye’ye girmeleri ve ikametleri yasaktır…" şeklindeki 2/9498 sayılı kararname ile de Siyonistlere Türkiye’nin kapıları tamamen kapatmıştı.
Malumunuz, Atatürk’ün 10 Kasım’daki vefatının ardından yerine İsmet İnönü geldi.
Almanya korkusunu iliklerine kadar hisseden ve Hitler’in “Tedirgin olmanıza mahal yok, size saldırmayacağız” şeklindeki mektubuyla bir nebze olsun rahatlayan İnönü, 1938 - 1942 yılları arasında Nazi zulmünden kaçan Yahudileri taşıyan Parita, Salvador ve Struma gemilerine yapılan korkunç muamele karşısında ölü taklidi yapmakla ve Yahudilerin katledilmesini izlemekle yetindi.
1943 yılında ise “Nazilerin yenileceği” belli olunca, Türkiye ani bir rota değişikliği yaparak dümeni Batılı ülkelere çevirdi ve Yahudilere karşı toleransla yaklaşmaya başladı.
Böylece İsmet İnönü döneminde Yahudiliğe destek bir “devlet politikası” halini aldı.
Yahudiler, İsmet Paşa’yı kendileri için bir “kurtarıcı” olarak görüyorlardı.
Türk devleti sahte evraklarla temerküz kaplarından ülkeye Yahudi taşıyordu.
Yahudi Acentası Jewish Agency, Macaristan’daki ve Romanya’daki Yahudileri kurtarmak için Türkiye’nin II. Dünya Savaşı’na girmesini istemiyordu.
İsmet Paşa’nın sırf bu yüzden savaşa girmediği öne sürülüyordu.
İnönü döneminde Yahudilere yapılan güzellikler bununla sınırlı kalmadı.
Suriye ve Irak’tan pasaportsuz ve vizesiz kaçan Yahudilere de Türkiye’nin kapıları açıldı.
Hariciyemiz, Araplar mani olmasın diye yıllarca bu işlemi gizli tuttu.
Bu kurtarma işlemleri sonucu Türkiye’ye getirilen Yahudi sayısı neredeyse 150 bini buldu.
Ardından sıra soykırımdan kurtarılan bu Yahudileri, sözde “vaat edilmiş topraklara” sevk etmeye geldi.
İnönü hükümeti “Varlık Vergisi” diye adeta bir soygun dönemi başlattı.
Vergisini ödeyemeyen yoksullar tahakkuk eden vergi borcu karşılığında aç biilaç madenlerde ve inşaatlarda çalıştırılırken, Yahudilerden ve dönmelerden iki katı ücret tahsil edildi.
Bu korkunç parasal miktarları ödemekte zorlanan Yahudiler, Filistin topraklarına göç etmek zorunda bırakıldı.
İsmet Paşa’nın burada Yahudilere bir güzelliği daha oldu.
Türkiye’nin maddi açıdan sıkıntıda olmasına aldırmayan CHP’nin “Milli Şef”i İnönü, hazinenin parasıyla bir gemi kiraladı.
2018 yılında vefat eden “İstanbul Yahudi Müzesi Müdürü Harry Ojalva”, resmi kayıtlarda bir türlü izine rastlayamadığım bu geminin…
Sözde İskenderun limanına 3,000 küsur ton krom cevheri götürürken, 19 Mayıs 1943 tarihinde Kaş Limanı civarında kayalar üzerine oturduğu için ortadan ikiye ayrılarak batan, Aslan ve Kemal Sadıkoğlu’na ait “Sakarya Gemisi” olduğunu itiraf etmişti.
1996 yılında, o dönem Akit gazetesinde çalışan Serdar Arseven ağabeye konuşan Harry Ojalva, başka hiç kimsenin dillendirmediği İsmet İnönü’nün hazineden tahsisat ayırarak kiraladı “Sakarya Gemisi” hakkında şunları söylemişti:
“Özellikle İsmet Paşa’yı minnetle anmak istiyorum. 1940’tan itibaren İsmet Paşa öncülüğünde yürütülen çok önemli çalışmalar var. Bugünkü İsrail'in temellerinin atılmasında en büyük katkı cennetmekan İsmet İnönü'den gelmiştir. Sağolsunlar İsmet Paşa’nın öncülüğünde yüzlerce Yahudi kamptan alınıyor. İsmet İnönü bir takım yöntemlerle, Suriye ve Irak’taki Yahudileri de Türkiye’ye getiriyor. Diğer ülkelerden İsrail’e transfer yapılmasına Araplar karşı çıkıyordu. Arapların bu baskısından kurtulmak için Türkiye’nin bize çok yardımı oldu. Bu kişiler Türkiye’ye vizesiz ve pasaportsuz sokuluyor. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde belgeler tanzim ediliyordu. Bu Yahudilerin büyük bir bölümü, İsrail’e transfer oldu. Mesela bir gemi olayı var ki... Tüyleriniz diken diken olur. Bana cemaat aracılığıyla bir mektup ulaştı. Bu mektupta yer alan bilgilerden yola çıkarak Sakarya gemisini aradım. Ve buldum. Bu gemi Türkiye’nin. l943 senesine kadar devamlı bir şekilde İsrail’e sefer yapmıştır. Bu gemi maalesef l943 senesinde battı.”
Evet!
İsrail’e Yahudi transferi, sözde Akdeniz’e “krom” taşıyan Sakarya gemisi batana kadar sürdü.
Bu zorunlu göç sayesinde Türkiye’deki Yahudi nüfusu 25 binlere kadar düşerken, Filistin topraklarında bir “Yahudi devleti” kurmaya yetecek insan potansiyeli oluşturuldu.
14 Mayıs 1948’de İsrail devleti kurulduğunda ise İnönü yönetimindeki Türkiye, biraz da Marshall yardımlarının etkisiyle, İsrail’i tanıyan ilk Müslüman devlet oldu.
Şimdi o CHP’nin evlatları “İsrail’e lanet” okuyor!..
Tabii yerseniz!
Bu arada…
CHP’nin kiraladığı gemilerle kurulan İsrail, inşallah vicdanların harekete geçirdiği gemilerle yıkılacak!..
Bu olacak…
İsrail muhakkak yıkılacak!
Zekeriya Say / Haber7
Yorumlar31