Artık afiyetle yiyebilecekleri bir “Turkey” yok!
- GİRİŞ13.10.2025 09:07
- GÜNCELLEME13.10.2025 09:07
Portekizliler, ilk kez Osmanlı hâkimiyeti altındaki topraklarda gördükleri hindiye, ‘turkey’ ismini verdi.
Amerikalılar da bu ismi, kendi ülkelerine göç eden Portekizlilerden öğrendi.
Aklını Batı’ya kiralayan sözde aydınlarımız, İngilizce’de küçük harfle “turkey” yazıldığında, “hindi, fiyasko, aptal, budala, beceriksiz, salak, sersem” gibi anlamları ifade etse de…
Baş harfi büyük olacak şekilde “Turkey” yazıldığında, bu kelimenin tek anlamının “Türkiye” olduğunu…
“T”si büyük yazıldığı sürece, gocunmamızı gerektirecek bir durumun olmadığını, Türk milletine kabul ettirmeye çalıştılar.
Oysa azıcık aklını kullanan her Türk vatandaşı…
“Osmanlı fobisini” yenen Avrupalıların, sırf Türk halkıyla dalga geçmek için, “çok aptal ve çok çirkin bir yaratık” olarak kabul ettikleri “hindi”ye, bu ismi verdiklerini bilir…
Üstelik adamlar bunu eylem ve söylemleriyle de defalarca ispat ettiler.
Mesela!..
Dönemin İngiltere Başbakanı Lloyd George, Osmanlı Devleti'ni tamamen parçalamayı ve Türk varlığını Anadolu'da minimize etmeyi amaçlayan “Sevr Antlaşması”nın nihai hedefini ifade etmek için; “Size bir parça Turkey bırakacağız. Kanatları ve göğsünü alıyorsak da size birkaç kemik kalacaktır” demişti.
Yine, Türkiye ile yapılan pazarlıklar uzadığında “Has Turkey Turn to Chicken”, yani “Hindi tavuğa döndü” diyerek, bize yolunacak kanatlı hayvan muamelesi yaptıklarını itiraf etmişlerdi.
2001 yılında, dönemin Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz’ın konuşmacı olduğu Davos toplantısında davetlilere “hindi” yedirilmesi de…
Aynı yıl Hollanda merkezli ING Barings bankasının, gelişmekte olan ülkelere yönelik hazırladığı raporun kapağına, içi tıka basa doldurulmuş hindiyi tencereye koymaya hazırlanan kadın görseli eşliğinde, “Tüyleri tamamen yolundu. Tencereye girecek başka var mı?” sorusunu sorması da Türk milletine yönelik bakış açısının özetiydi.
*
İrlanda televizyonunda yayınlanan ‘‘Kim milyoner olmak ister?’’ yarışmasında, ‘‘Ankara hangi ülkenin başkentidir?” sorusunda;
a) Turkey (Hindi), b) Chicken (Tavuk), c) Ham (Jambon), d) Pork (Domuz) şıklarına yer veren Avrupalılar, bizimle “ima” yoluyla dalga geçerken…
Amerikalılar bir adım ileri giderek, “turkey”i bayram olarak kutluyorlar.
Amerika’nın 16. Başkan Abraham Lincoln, 1863 yılında, Kasım ayının üçüncü perşembesini “Şükran Günü Bayramı” olarak ilan etti.
Amerikalılar hem o gün “hindi” yiyor hem de o güne “Hindi Günü” diyor.
Bu da yetmezmiş gibi, ABD’de yaşayan Türklere yönelik bir tekerleme kurup: “Türkiye’de hindi gününde Türkler de hindi yer mi?” diye alay ediyorlar.
New York’ta bir ilkokulu ziyaret eden Amerika’nın İstanbul Konsolosluğu görevlisi Regina Auclair öğrencilerin, “Eğer Şükran Günü Türkiye’de kutlanmıyorsa neden adları hindi?” sorusuna muhatap olmuştu.
Amerikalı bir şovmen de Las Vegas’da bir eğlence yerine giden Türk turist grubuna:
- Where are you from?.. diye sormuş.
Türklerin hepsi birden: “From Turkey!” deyince,
- From which part? Breast, Leg... (Hangi tarafından?.. Göğüsten mi, buttan mı?..) diyerek, açık açık bizimkilerle dalga geçmişti.
Yıllarca Beyaz Saray muhabirliğini yapan Helen Thomas ise dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem ile “içi ıspanaklı beyaz et” yerken, “Acaba, Türkiye’nin başbakanına hindi etinden yemek mi yediriyorlar” diye tereddüte düşmüş, garsonu çağırarak yedikleri “eti” sormuştu.
ABD’de yaşayan bazı Türk gençler de maruz kaldıkları bazı kötü şaka ve yaklaşımlarla mücadele etmek amacıyla, “www.hindidegilTurkiye.com” ile “www.turkiyenotturkey.com” adlı iki site açmıştı.
*
Örneklerden de anlaşılacağı üzere Batılılar, bilhassa Amerikalılar, Osmanlı’nın yıkılışının ardından gücünü yitiren Türk milletini aşağılamak için ellerinden geleni yaptılar.
Bizzat ABD başkanları, her yıl Beyaz Saray’da düzenledikleri törenlerde bir “hindi”yi boğazlamak yerine affederek, Türk liderlere üstü kapalı mesaj gönderdiler.
Dahası…
1949 yılında, 16.5 kiloluk “Unity” (Birlik) adlı hindi, özel uçakla Ankara’ya gönderilerek, Amerikalıların “Şükran Günü” nedeniyle CHP’li Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye armağan edildi.
Buna rağmen “Amerikalılar bizimle dalga mı geçiyor?” sorusunu sormayı akıl edemeyen basiretsiz liderlerimiz yüzünden, yaşanan tüm bu rezilliklere sessiz kalındı.
*
İktidara geldiği günden beri “Türkiye”nin adını yüceltmek ve “Türk milletinin” hak ettiği değeri yeniden görmesini sağlamak için elinden gelen gayreti sarf eden…
Ve!...
Dünyada ülkemizin adını dalga konusu yapan “Turkey” safsatasını bitirmek için artık her yere “Türkiye” yazan Başkan Erdoğan’ın dirayetli duruşu sayesinde, nihayet bu çirkin algı da sona eriyor.
Son dönemde ülkemizde ve bölgemizde yaşanan gelişmeleri seyretmekle yetinen Haçlı Batı, yıllardır “Bölüp parçalayacağı ve afiyetle yiyebileceği hindi eti” muamelesi yaptığı “Türk milletinin” büyüklüğünü yeniden idrak etmeye başladı.
Ukrayna-Rusya savaşındaki duruşumuz, Suriye’deki rejim değişikliğine katkımız, Karabağ’ın özgürleşmesine yönelik desteğimiz Türkiye'nin bölgedeki rolünü gözler görünür hale getirdi.
Gazze’de sağlanan ateşkes mutabakatını değerlendirmek üzere bugün yapılacak Şarm eş-Şeyh Barış Zirvesi’ne katılmak üzere Mısır’a giderken uçakta gazetecilerin sorularını cevaplayan ABD Başkanı Donald Trump da bu gerçeği itiraf etti.
Ateşkes konusunda Katar, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri başta olmak üzere bazı Müslüman ülkelerin katkısı bulunduğunu belirten Trump, “Bu arada, Türkiye de harikaydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan harikaydı, gerçekten çok yardımcı oldu. Çünkü çok saygı duyulan biri. Çok güçlü bir milleti var, çok güçlü bir ordusu var" ifadelerini kullandı.
Demek ki neymiş?
Uluslararası arenada saygı görmek ve dalga konusu olmamak için önce “güçlü bir millete” ve “güçlü bir lidere” sahip olmak gerekiyormuş!
Yorumlar39