İBB’deki casusluk hattı ve “Milli”leşen Türk İstihbaratı!
- GİRİŞ07.11.2025 08:50
- GÜNCELLEME07.11.2025 08:50
Osmanlı’nın son, Millî Mücadele’nin ilk günleriydi.
İngiliz işgali altındaki İstanbul’da resmen “istihbarat savaşları” yaşanıyordu.
İngiliz üniforması giyip Osmanlı’ya bilgi sızdıranlar da vardı.
Lakabı “Hafız, Sakallı, Yolgeçenli” olup da Osmanlı’dan elde ettikleri istihbaratı işgalcilere aktararak, onlarla iş birliği yapanlar da…
Tabii bir de "İngiliz ajanı” mı yoksa “vatansever mi?" oldukları hâla muamma olanlar da…
Kuşkusuz bu isimlerin başında “mütareke” medyası tarafından;
“Gayrimüslim vatan şehidi” ilan edilen Ermeni casus Arman Pandikyan Efendi geliyordu.
İngiliz İstihbarat Karargâhı’nda tercüman olarak çalışan Pandikyan Efendi, çok iyi derecede Türkçe bilen ve Mustafa Kemal’in Samsun'a gidebilmesi için gerekli olan “izin belgesi”nin altında imza atan İngiliz istihbarat subayı “Yüzbaşı Bennet”in tercümanlığını yapıyordu.
İttihat ve Terakki Cemiyeti bünyesinde kurulan “Karakol Teşkilatı”, İngilizler adına casusluk yaptığı sırada işbu Pandikyan Efendi’nin çocuklarını kaçırmıştı.
Çocukları “rehin” bir vaziyette iken “Karakol Teşkilatı”yla görüşen Pandikyan Efendi;
Güya, “gözü boyandığı için İngilizler adına çalıştığını ve bundan çok utandığını(!)” söyleyerek, Millî Mücadele saflarına katılma kararı almıştı.
Yine İngilizlere çalışacaktır ama bu sefer Türkler adına casusluk yapacaktır.
Ne kadar samimi(!) olduğunu ispatlamak için ise;
“Ailemi, çocuklarımı size rehin ederken şerefim ve namusum üzerine söz veriyorum. Bu dakikadan itibaren hem düşmanın parasını alacağım hem de emrinizde olarak vatanıma hizmet edeceğim” diyerek bir de ant içer.
İlhami Soysal’ın, “Kurtuluş Savaşında işbirlikçiler” adlı kitabında Pandikyan Efendi’den;
“Ve bu Pandikyan Efendi, İngiliz memuru olmasına rağmen Kuvayı Milliyecilerin İstanbul’dan kaçırdıkları cephanenin Anadolu’ya ulaşmasında yardımcı olmaktadır.”
Nasıl yardımcı olduğunu ise ben anlatayım:
Güya Arman Pandikyan Efendi, Anadolu’ya sevk edilen “savaş topları”nı işgalci İngilizlere “Ramazan Topu” diye göstermiş.
İstanbul’u bir mermi bile atmadan işgal etmiş bir ordunun subayları da bu zokayı yutmuş.
Tabii Pandikyan Efendi ile ilgili en tarafsız yorumu Milli Mücadele yıllarında Atatürk’ün “İstanbul İstihbarat Şefliği”ni yürüten Yüzbaşı Aziz Hüdai Akdemir yapmıştır.
Akdemir, Ermeni casus Arman Pandikyan’dan şöyle bahseder;
“İstanbul Intelligence Service’in şeflerinden biri de Pandikyan’dı. İstihbarat ajanları içinde özü anlaşılmayan, çözülmesi güç tiplerden biridir. Casus muydu, bir yurtsever miydi? Ben hüküm veremeyeceğim. Doğru kaynaklardan aldığım bilgilere göre, Pandikyan büyük harpte İngiliz Ajanı olarak Bulgaristan’da ve Türk sınırları yakınlarında dolaşmış, bir aralık Bulgarlar tarafından hapse atılmış, fakat İngilizlerin yardımı ile kurtulmuştu. Ondan sonra da Bulgar ajanı gibi çalışmıştı.”
Evet!..
Eşi ve çocukları “Karakol Teşkilatı” tarafından kaçırıldıktan sonra birdenbire utanması(!) gelen ve Türkiye adına casusluk yapma kararı alan ve “İstiklal Madalyası” ile taltif edilen Edirne doğumlu Pandikyan Efendi ve Terziyan, Hogasyan gibi diğer Ermeni vatanseverlerle(!) temeli atılan Türk istihbaratı…
Maalesef uzun yıllar yabancı ülkelerin etkisinde kaldı.
İsmet İnönü’nün yönetimindeki CHP tek parti diktası sırasında, 1930-1945 arasında faaliyet gösteren “MAH” yani “Millî Amale Hizmeti” de maalesef İngilizlerin etkisindeydi.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ise Türk istihbaratı Amerika’nın güdümüne girdi ve bizzat CIA tarafından yeniden organize edildi.
İstihbaratın başına ilk olarak ABD'de eğitim gören 6 kişiden biri olan Behçet Türkmen, sonrasında ise;
“Ben MİT müsteşarlığı yapmadım, CIA'in şube müdürlüğünü yaptım” diyen Fuat Doğu geçti.
Adnan Menderes tarafından “MİT'i kurtarsın” diye görevlendirilen Ahmet Salih Korur'u saymazsak, Türk istihbaratı genelde ABD gizli servisi CIA’ye göbekten bağlı NATO'cu subayların kontrolündeydi.
Dahası…
CIA adına casusluk yaparken suçüstü yakalanan MİT’çiler bile çıkmıştı.
Millî İstihbarat Teşkilâtı Başkan Yardımcısı Sabahattin Savaşman, oğlunu ABD'de okutmak için kendini CIA’ye satmış, her ay beş bin lira ihanet ücreti alırken daha sonraları bu rakamı 10 bin liraya yükseltmişti.
CIA'den sonra İngiliz istihbaratına da bilgi satmaya başlayınca, açgözlülüğünün hesabını hapsi boylayarak ödemek durumunda kalmıştı.
Türk istihbaratının acınası halini özetleyen en önemli itiraf ise eski dışişleri bakanlarından İhsan Sabri Çağlayangil’in; “1973'e kadar MİT'in maaşını CIA ödedi" sözleriydi.
Bu durumu tersine çevirmek ve Türk istihbaratını yabancı servislerin elinden kurtarmak isteyen merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal,
MİT’i sivilleştirmesi için İran işgalindeki Güney Azerbaycan’dan kaçarak Türkiye’ye sığınan bir ailede dünyaya gelen ve yine CIA’in rahle-i tedrisatından geçen Mustafa Hiram Abas'ı, MİT Müsteşar Yardımcılığına getirmişti fakat DHKP-C’nin üstlendiği bir suikast sonucu şehit edilen Abas’ın gücü buna yetmemişti.
Evet!..
Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı üzere, Türkiye Cumhuriyeti’nin “istihbarat tarihi” maalesef hayal kırıklıkları ve ihanetlerle doluydu.
AK Parti’nin iktidara gelişiyle birlikte her alanda olduğu gibi istihbaratımızın da makûs talihi değişmeye başladı.
Emre Taner'le başlayan bu atılım, 25 Mayıs 2010 tarihinde MİT Müsteşarlığına Hakan Fidan’ın atanmasıyla farklı bir boyuta evrildi.
MİT, ilk defa “pasif”likten sıyrılarak “Pro-aktif” bir politika gütmeye başladı.
Benimsenen bu pro-aktif politika sayesinde başta PKK ve FETÖ olmak üzere terör örgütlerine karşı destansı bir mücadele verildi.
MİT ile TSK’nın düzenlediği ortak operasyonla çok sayıda üst düzey terörist ya etkisiz hale getirildi ya da paketlenerek kolluk kuvvetlerine teslim edildi.
İbrahim Kalın’ın göreve gelişiyle birlikte Suriye’nin özgürleşmesi dâhil bölge huzuruna büyük katkı sağlandı.
Vatanından gayrısına sempati duyanların, ülkenin gizli sırlarını deşifre edenlerin, “Hoca” kisvesiyle casusluk yapanların, BND adına haber yazanların ve Amerikan bayrağına sarılıp yatanların maskesi, bağımsız İstihbarat ağımız sayesinde düşürüldü.
Bugün siyasi kariyer planları için Türk halkının mahrem sırlarını İngilizlere ve Amerikalılara satanlar ve MI6 - CIA – MOSSAD - İBB hatanda cirit atanlar anında deşifre olup derdest ediliyorsa, bunu gerçek manada “Milli”leşen Türk İstihbaratına borçluyuz.
Dolayısıyla!
Pandikyan, Terziyan, Hogasyan gibi isimlere bile “İstiklal Madalyası” veren devletimizin, Hakan Fidan ve İbrahim Kalın gibi isimleri Türk İstihbarat Tarihi’ne altın harflerle kaydetmesi gerekir.
Yorumlar17
-
ihsan
3 saat önce
Şikayet Et
Çok değerli bir yazı. Ellerinize sağlık. Reis sadece ajanları değil içimizdeki sözde vatansever atatürkçü ve kemalistleri de ifşa etti. Soy ağacı atılımı ile kimin türk kimin ermeni-yahudi olduğu ortaya çıktı.
Beğen
Cevapla
Toplam 9 beğeni
-
Türkoğlutürk.
3 saat önce
Şikayet Et
Hakan fidan ve İbrahim kalın gibi değerlerimize zarar vermek isteyen kimi vatan hainlerine fırsat vermeyelim.
Beğen
Cevapla
Toplam 10 beğeni
-
AĞACAN
5 saat önce
Şikayet Et
Aynen öyle sayın hocam. Emeğinize sağılık.
Beğen
Cevapla
Toplam 18 beğeni
-
FAŞİZMİ BIRAKIN.
5 saat önce
Şikayet Et
Bak zekeriya, faşizm millileşmek anlamına gelmez. Dünyada saf ırk diye bir şey yoktur. Senin saf Türk sandıkların bile trilyon kere ermenilerle kürtlerle araplarla türklerle çerkezlerle lazlarla rumlarla evlenmiştir. Bunların kanlarını incelediğinde peruda moğolistanda macaristanda amerikada bile akrabalarına rastlarsın. ONUN İÇİN FAŞİZMİ BIRAKIN. FAŞİZMLE HİÇ BİR ÜLKE ABAD OLMAZ.
Beğen
Cevapla
Toplam 3 beğeni
-
Zero
2 saat önce
Şikayet Et
Bak kardeşim saf ırk elbette bak kardeşim saflık elbette olmaz ama lakin her ülkenin bir milliyetçi damarı vardır yani sen bugün bir ermeniyi nasıl güvenebileceksin bir yahudi'ye nasıl güvenebileceksin bu kişiler milli aidat duygusu yok ki sen bu kişilere nasıl ülkeyi teslim edecektin orada sende bir gariplik var sen de onlardan mısın yoksa
Beğen
-
Balamir
4 saat önce
Şikayet Et
Sen önce okuduğunu anla.
Beğen
Toplam 10 beğeni
-
mustafa
6 saat önce
Şikayet Et
Zekeriya Bey! yazılarınızla ülkeye büyük hizmet ediyorsunuz.
Beğen
Cevapla
Toplam 17 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle