Taşa kazınan tarih

  • GİRİŞ28.12.2025 09:09
  • GÜNCELLEME28.12.2025 09:09

Türk devlet geleneğinin doğuşu Orta Asya topraklarıdır. Bunun öncülüğünü yapan Hunlar, Milattan önce 1000’li yılların başında sahneye çıkıp dönemin en güçlü devletini kurdular. Mete Han, yönetim ve ordu anlayışıyla derin izler bıraktı. Hükümet merkezini Budapeşte yakınlarına kuran Attila, Avrupa kıtasını temelinden sarstı.

Hun İmparatorluğunun zayıflaması ve dağılmasından sonra bugünkü Moğolistan sınırları içinde Göktürk devleti doğdu. Kurulduğu 552 yılından itibaren dağınık haldeki boyları ve hanlıkları içine alarak kısa zamanda büyüdü. Sınırları doğuda Mançurya’ya Batıda Karadeniz’e, kuzeyde Sibirya’ya, güneyde Hindistan’a kadar uzandı.  Aynı zamanda “Türk” adıyla kurulan ilk Türk devletiydi.  

Kapladığı alan itibarıyla kanatlarını açmış bir kartala benzetilen devletin merkezi doğu kanadındaki Seyhun Irmağının aktığı topraklarda bulunan Ötüken’di. Devletin kurucusu Bumin Kağan burada oturur, kardeşi İstemi Han, “Yabgu” ünvanıyla batı kanadını yönetirdi.

I.Göktürk Devleti, yaklaşık yüz sene yaşadı. Bu süre içinde en büyük mücadelesini Doğu komşusu Çin’le yaptı. Çinliler, meydan savaşlarından ziyade içteki boy kavgalarını kışkırtıp yöneticilerini etkileri altına alarak Göktürk’leri içten çökerttiler. Kuvvetli hakanların yokluğu da buna eklenince devlet doğu ve batı olarak ikiye bölündü. 649’da doğu kanadı, 659’da batı kanadı Çinlilere boyun eğdi.

Esaret ve işgal uzun sürmedi. İlteriş Kağan’ın başını çektiği bir ayaklanma ile 682 yılında Göktürk devleti yeniden kuruldu. İlteriş Kağan, hanları, boyları ve obaları tek çatı altında toplayarak yeniden güçlü bir devlet haline getirdi. Bu esnada yardımını gördüğü en önemli kişi, veziri Tonyukuk oldu.

İlteriş Kağan, 691 yılında öldüğünde geriye Bilge ve Kültigin adında iki erkek evlat bıraktı. Ancak yaşları küçüktü. Bilge sekiz, Kültigin 7 yaşındaydı. Onlar büyüyünceye kadar devleti kardeşi Kapgan Kağan ile bilge vezir Tonyukuk yönetti.

24 yıl sonra Kapgan Kağan’ın ölümü üzerine büyük oğul Bilge, devletin yeni “Kağan”ı oldu. Kardeşi Kültigin de ordunun başına geçti.

Vezir Tonyukuk’un tecrübesi ve taht kavgasına düşmeyen iki kardeşin uyumlu yönetimi sayesinde Göktürkler en parlak yıllarını yaşadılar.

Onları Türk tarihinde unutulmaz ve ayrıcalıklı kılan en önemli hadise, hiç şüphesiz geride bıraktıkları kitabeler oldu.

Tarih sahnesine çıkışlarından itibaren unutulmaz hadiseler yaşamış, ihanetin acısını, düşmanın hilelerini, dirliği ve birliği zedeleyen zaafları görmüş, yıkılmış, sürülmüş, sonra yeniden toparlanıp ayağa kalkmışlardı.  

Kağanlar bu serencamın unutulmasını istemediler. Yaşadıklarından ders çıkarıp muhasebelerini yaptılar. Sonra halka öğüt verip yöneticilere yol göstermek için yazıya döktüler. Ardından tarih nehrinin akışı içerisinde unutulmasın diye Türk diliyle taşlara kazıdılar. Kendi alfabeleriyle; muazzam köklerini gösteren nizamları, töreleri, adetleri ve kültürleri sinmiş ihtişamlı üsluplarıyla binlerce yıl sonrasına seslendiler.

Bumin Kağan’dan Bilge Kağan’a Göktürk hükümdarlarının yazıp Orhun vadisi boyunca serpiştirdiği ve Orhun Kitabeleri olarak bilinen mermer taştan yapılmış bu anıtların en önemlileri Kültigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk yazıtlarıdır.

731 yılındaki ölümünden sonra kardeşi Bilge Kağan tarafından dikilen Kültigin yazıtında hem coşkun hem de teessür yüklü bir anlatım vardır. Bilge Kağan, kağan olmasında ve devletin kuvvetlenmesinde birinci derecede yardımını gördüğü kahraman kardeşine minnet ve şükranlarını ifade eder.   Ardından birinci Kağanlığının kuruluşunun heyecan verici günlerini, yıkılışını, nedenlerini, yeni devletin örgütlenme başarısını, Kültigin’in dinamik asker kimliğini dile getirir. Yirmiden fazla seferinden renkli tasvirlerle bahseder.  Ülke ne kadar büyürse büyüsün Ötüken’den uzaklaşmanın sıkıntılı olduğunu söyler. Çin siyaseti ve stratejisi üzerine tespitler yapar. Çin politikasının kardeşleri bile birbirine düşürebilen oyunlarından somut örnekler verir.  “Tatlı sözlerle ve yumuşak ipeklilerle kandırıp uzak halkları yakınlaştırır ve içinde eritir” diyerek uyanık olunmasını ister. Bumin ve İstemi kardeşlerin devleti kurduklarını, düşmanlara yenip diz çöktürdüklerini, ölümlerinden sonra haleflerinin yanlış politikalar izleyerek Çin’e boyun eğdiklerini anlatır. “Bey olmaya yaraşır erkekler kul, hanım olmaya yaraşır kızlar köle oldu, Türk beyleri Türklüklerinden vazgeçip elli yıl süreyle Çin imparatoruna hizmet etti” der.

Bilge Kağan Anıtı, 735 yılındaki ölümünden sonra oğlu Tengri Kağan tarafından dikilmiş, ifadeler Bilge Kağan’ın dilinden yazılmıştır. Yazının temelini yöneticilerin halkına karşı adil ve müşfik olması gerektiği oluşturur. Kağan olduğu yıl, şiddetli bir kıtlık yaşandığını, bu kıtlık nedeniyle halkına ekmek, hayvanlarına otlak bulmak için iki yıl süren uzun bir sefere çıktığını anlatır. Devlet, töre ve ölüm üzerine nasihatlerde bulunur.

İki taştan oluşan Tonyukuk Anıtı ise 734 yılında dikilir. Bilge ve görgülü devlet adamı, 62 satırlık yazıtında sözlerini atasözleri ve deyimlerle zenginleştirir. Yapılan savaşlarla ilgili detaylı bilgi verir. Çin kronikleri tarafından da doğrulanan anlatımında kağanların öneminden bahseder. Orduların sayısal çoğunluğundan ziyade galibiyete olan inanç ve stratejinin önemini vurgular. “Çoklar diye korkma, azız diye çekinme” der.

..................

Orhun Kitabeleri, yazılışlarından bir müddet sonra unutuldu. Özellikle 840’ta yıkılan Uygur Kağanlığıyla birlikte Ötüken boşaltıldı. Türkler kitleler halinde göçmeye başladılar.

Kitabelerin yeniden okunması için aradan on iki asır geçmesi gerekti.

1730’lu yıllarda Ruslara esir düşüp Sibirya’ya sürülen İsveçli subay Strahlenberg, Çin’e elçi olarak gönderilen heyette yer aldı. Yolculuk esnasında yazıtlara rastladı. Ülkesine dönünce yazdığı kitapta bunlardan bahsetti. 1889 yılında Rus ve Finli araştırmacılar bölgeye giderek yazıtların kopyalarını alıp yayınladılar. 1893 yılında Wilhelm Thomson isimli Danimarkalı bir dilbilimci yazıtları çözerek okumayı başardı ve kitap olarak yayınladı. Ardından doğubilimleri kongresinde karşılaştığı ünlü yazar Ahmet Mithat Efendi’ye armağan etti. O da Darülfünun’da Türk dili dersleri veren Necip Asım Beye verdi.

Necip Asım Bey, dönemin padişahı Sultan II. Abdülhamit’in Yunan Harbinde yaralanıp tedavi edilen askerlere madalya takarken yaptığı bir konuşmayı 20 Ağustos 1897 tarihli İkdam Gazetesindeki köşesinde değerlendirirken, konuşmadan çok etkilendiğini yazdı. Konuşmanın Orhun Abidelerindeki coşkulu anlatıma benzediğini söyleyip yazıtlarla ilgili detaylı bilgi verdi.

Türk tarihinin taşa kazınmış en eski belgeleri olan Orhun Abideleri, yazılışlarından on iki asır sonra torunlarına böyle ulaştı...

.......................

Hunlar, Göktürkler, Avarlar, Hazarlar, Uygurlar, Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular, Harzemşahlar, Altınordu, Timur Hanlığı, Babürler, Osmanlılar... Cumhurbaşkanlığı forsumuzda temsil edilen binlerce yıllık tarih zincirinin birbirine ekli halkaları...

Bilge Kağan’ın dediği gibi:

“Türk ve Oğuz beyleri, milleti işit: Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer yarılmadıkça ilini, töreni kim bozabilir!”

Yorumlar11

  • Bayburtlu musa 2 saat önce Şikayet Et
    Müthiş yazı kalemine eline saglik
    Cevapla
  • BURHANEDDİNRABBANİ 2 saat önce Şikayet Et
    Vefa yok, ahde hürmet hiç, lafe-i bi medlul Yalan raiç, hiyanet mültezem, heryerde hak meçhul Ne tüyler ürperir YA RAB, ne korkunç GOMONOS,MARKSİST,LENİNİST,STALİNİST,MAOİST inkılab olmuş Ne din kalmış ne iman,AR,EDEP,HAYA,NAMUS,BÜYÜKLERE SAYGI,KÜÇÜKLERE SEVGİ,DİN harab OLMUŞ,İMAN,AR,EDEP,HAYA,NAMUS,BÜYÜKLERE SAYGI,KÜÇÜKLERE SEVGİ TUUU KAKA olmuş YA RAB!
    Cevapla
  • Ahmet ŞAHİN 2 saat önce Şikayet Et
    Zekeriya bey şiir tadında ki yazılarınızı keyifle okuyoruz. Elinize, kaleminize sağlık. Bu zorlu çalışmalarla ortaya çıkmış yazıların, kitap sayfalarında da yer alacağı günleri görürüz inşallah
    Cevapla
  • Delikurt 3 saat önce Şikayet Et
    Bilge Kağana selam olsun. Ne töremiz kaldı bozulmadık ne kültürümüz ne ahlakımız.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Tahir 5 saat önce Şikayet Et
    ORTADOĞU, ORTA ASYA GİBİ İFADELER İNGİLİZ, RUS MERKEZLİDİR. ORTA ASYA DEDİĞİMİZ YER TÜRKİSTAN'DIR. LÜTFEN BİZİM MERKEZLİ İFADELER KULLANALIM. Türkistan anayurdumuz, ata yurdumuzdur
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat