Mucize

  • GİRİŞ28.03.2023 09:50
  • GÜNCELLEME28.03.2023 09:50

Oruç mevsimi geldiğinde aklıma hep güzel insanlar gelir. Değerli bir misafirliktir bu. Mesela Adnan Kahveci, Recep Yazıcıoğlu, Muhsin Yazıcıoğlu, Necmettin Erbakan, Ataullah İskenderi, Frijtof Capra, Villiam Chittick, Muhammed Esed, Muhyiddin-i Arabi, Samiha Ayverdi, Uzun Çarşı'nın Uluları...

Oruç mevsimi geldiğinde sanki ben giderim. Ben; yani rutinin uydurduğu adam. Yani gününü öldüren adam. Yani bir şeyler biliyormuş gibi yapan adam. Yani sorumluymuş gibi davranan ama hiç de sorumlu davranmayan. Oruç mevsimi geldiğinde susarım. Sustururum içimdeki O çok bilmiş adamı. İrade dediğiniz şey yoktur o sırada bende. Çünkü oruç mevsimi tutunulacak bir şeydir. Güzel adamların ve güzel kadınların çok iyi bildiği bir sır vardır onda.12 ayında da rol yapmayan insanların çok iyi bildiği bir derinlik vardır. Hiç olmazsa rutini sustururum. Çünkü bilirim ki muhteşem bir korumanın içerisine girdim, muhteşem bir çemberin içerisindeyim, sanki ana rahmindeymiş gibi hissederim. Oruç mevsimi muhteşem bağışlarla gelir; muhteşem insanları hatırlattığı gibi.

Oruç mevsimi geldiğinde çantama derinlikli bir roman, tasavvufi bir eser, abdestliyken küçük bir Kur'an ve mutlaka kulaklığımı alırım. Bilirsiniz İstanbul'da biraz da yollarda geçer hayat. Yol boyu bir cüz biter neredeyse. Dinleyin; anlamanın ötesinde severek dinleyeceğiniz bir söz var. Anladığınız zaman anlatamadığınız bir sır vardır dinlediğiniz ayetlerde.

Hatırlıyorum, bir oruç mevsiminde hatmetmiştim Kierkegard’ı; yine bir oruç mevsiminde okumuştum Vergillius’un Ölümü’nü. Ramazan ayında okuduğum kitapların hücrelerime kadar geçtiğini şimdi daha iyi anlıyorum. Mevlana'nın mesnevisini yine bir Ramazan’da okumuştum. Sanki diğer aylarda okuduğum kitaplar çerez gibi geldi geçtiler. Ama Ramazan ayında okuduğum kitapları sorsanız bana hepsini tek tek anlatırım. Acaba orucum bozulmuş mudur? Öyle ya içime işledi okuduklarım. Saint Exupery okumak sanki Ramazan'a has bir şey benim için.

Dedim ya bazı suretler vardır Ramazan yüzlü insanlardır onlar. O insanları hangi mevsimde görürseniz görün oruç tutuyorlar gibi hissedersiniz. Samiha Ayverdi'nin yüzü, Muhsin Yazıcıoğlu'nun gözü, Muhammed Esed'in yüzü, Emir Kalkan'ın yüzü hangi mevsimde görürseniz görün bir oruç hissi verir insana. Bir iftar ferahlığı. Ya da o iftarın bu dünyada olmadığını hissettirirler size.

Derler ki Ali Efendimiz yaz oruçlarını pek severmiş. Derler ki ister yaz gelsin, ister kış gelsin muhteşem bir bereket ve muhteşem bir mağfiretle gelirmiş. Şahidim, her gelişinde sanki yeniden yaratıldım. Sanki yeniden doğdum, sanki affedildim, sanki insan oldum. Belki de insan kalmamı sağlayan oruç mevsimiydi. Size de olur mu bilmiyorum; oruç geldiğinde sanki bana kimse zarar veremez, sanki bir melek beni korumaktadır, yetimleri korumaktadır, garipleri korumaktadır, mazlumları korumaktadır. Sanki oruç mevsiminde ölüm de gelse, kaza da gelse, zulüm de gelse canım yanmazmış gibi hissederim. Yemeyerek, yapmayarak, söylemeyerek zenginleşen bir ruh. Dokunmadığı için, almadığı için, dünya ile içli dışlı olmadığı için kendine gelen bir ruh. Belki de bedenimizde taşıdığımız o ruh, üzerinden yükler atılınca daha saf bir şekilde ortaya çıkıyor. Bizi şaşırtan mucize bu işte.

Oruç mevsimi geldiğinde sanırım yüklerimizi atıyoruz ve hakikate yaklaşma hakkı kazanıyoruz. Kimimiz ona dokunabiliyor, kimimiz onun kokusunu alıyor, kimimiz onun çok yakınınızda olduğunu hissediyoruz.

Payıma hakikatin var olduğunu bilme bilgisi düşse de kıskanmıyorum; hakikatin kokusunu alanları, ona dokunabilenleri, yakın hissedenleri.

Oruç mevsimi her geldiğinde hakikatin iftar kadar yakın olduğu fikri doğuyor içime. Ve ben o doğum anından sıyrılmak istemiyorum.

Oruç mevsimi geldiğinde kimseyi hediyesiz bırakmadığını da biliyorum.
Bildiğim kadarıyla cennette oruç olmayacak; bu mucize, dünyanın payına düşmüş.

Ve bildim ki bu hayatta oruç tutan ya da orucun tuttuğu nice can mucizenin bir parçası.

DİRİLİŞ POSTASI

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat