ABD istihbarat topluluğu geçtiğimiz günlerde ülkenin ulusal güvenliğine yönelik dünya çapındaki tehditlere odaklanan yıllık tehdit değerlendirmesini yayınladı.

Belge, Merkezi İstihbarat Teşkilatı, Ulusal Güvenlik Teşkilatı, Federal Soruşturma Bürosu ve bir düzineden fazla diğer teşkilatın kolektif analizlerini ve içgörülerini yansıtıyor.

Raporun önsözü, bu topluluğun distopik ve kendine gönderme yapan düşüncesine dair net bir fikir veriyor: "Gelecek yıl boyunca, Amerika Birleşik Devletleri, büyük güçler arasında hızlanan stratejik rekabet, daha yoğun ve öngörülemeyen ulusötesi zorluklar ve çoklu koşullar nedeniyle gerginleşen, giderek daha kırılgan bir küresel düzenle karşı karşıyadır"

Şöyle devam ediyor: "Hırslı ama endişeli bir Çin , çatışmacı bir Rusya , İran gibi bazı bölgesel güçler ve daha yetenekli devlet dışı aktörler, uluslararası sistemin uzun süredir devam eden kurallarına ve ABD'nin sistem içindeki üstünlüğüne meydan okuyor." 

Dolayısıyla İran, Rusya ve Çin, uluslararası sistemin uzun süredir devam eden kurallarına meydan okuduğu iddia edilen başlıca kötü adamlar. Burada sürpriz yok.

Sorun, raporun hangi kurallara atıfta bulunduğunun açık olmaması:

BM Şartı ve BM sözleşmelerinde yer alan uluslararası geleneksel hukuk mu, yoksa ABD liderliğindeki kurallara dayalı dünya düzeni mi? Temel kavramsal sorun, ABD siyaset kurumu ve onun önemli batılı müttefikleri arasında hiçbir ayrımın olmaması

Öyle görünüyor ki asıl suç sistemin kendisine meydan okumak değil, ABD hegemonyasına meydan okumak…

Zeynep Gül / Haber7