Uğur Dündar ile aynı rüyayı mı gördüm yoksa?
- GİRİŞ28.07.2009 10:32
- GÜNCELLEME28.07.2009 10:32
Gördüğüm rüyayı, bu köşe okurlarının dışında kimseye de anlatamadım.
Çünkü hep “anlatırsan rüyan çıkar” derler ya!
Bu da ilk başta bana kötü gelen bir rüya olduğu için anlatamadım.
Şimdi niye mi anlatıyorum.
Bir müftü dostumla konuşup sordum; “rüyayı anlatmak iyi midir, kötü müdür?” diye.
O da, bu konuda bir dinsel desturun olmadığını söyledi.
İçim bu nedenle daha rahat
Onun için anlatıyorum şimdi.
Sayın İçişleri Bakanı’na da mutlaka duyurmak istediğim rüyama gelince:
Yıl 1997 imiş rüyamda.
Çok sevdiğim bir meslektaşım, elinde dosyalar, telaşlı bir halde Meclis’e komşu olan KanalD Ankara Bürosu’na giriyor.
Onu, Ertan bey diye hitap ettiği biri ayakta karşılıyor.
Bir bakıyorum, rüyamda, Ertan beyin yanında bizim Tuncay.
Hani şu Radikal’de www.bizkaçlirayız.com mu ne haberiyle yerin dibine batırılan Tuncay.
Garip arkadaşım, ikilinin arasına oturuyor.
Elindeki dosyadan bir evrak çıkarıyor.
Rüyamda anımsayamadığım bölümlerden biri de bu zaten.
Çıkardığı evrak bir kitabın indeks bölümü
Kitabın adını anımsayamıyorum bir türlü şimdi!
Rüyadayım ama öyle kaptırmışım ki kendimi
“Allah Allah napacak bu adam bu indeksi ki, kitap mı yazdı da acaba televizyon kanalına telifini falan pazarlamaya çalışıyor” diye düşünüyorum.
Sonra indekse Tuncay kardeş gözatıp, dostuma hazırladıkları bir sözleşmeyi uzatıyor.
Sözleşmeyi imzalaması ve indeks belge karşılığında kendisine, estetik cerrahi ve ABD’de yaşam garantisi teklif ediyorlar.
Hani rüyam Ankara’da başlamıştı ya!
Ama bakıyorum ki pazarlıklar İstanbul’da
Konuşmaları şaşkınlıkla takip ediyorum ama kendi kendime de “bunlar aptal heralde, bir yaprak indekse bu vaadde bulunulur mu” diye soramadan da edemiyorum.
Bu teklife gazeteci dostum hayır cevabı vermesin mi?
Müdahale etmek istiyorum, “aptal mısın sen nesin kabul et işte, hem daha genç bir görünüm kazanırsın hem de başbakanlarımızın bile vatandaşlığı için can attığı ABD vatandaşı olursun” demek istiyorum ama başaramıyorum.
Dostum, “ben ülkemde yaşayacağım, korkuyorum, bana birşey yaparlar, kendimi korumaya almam için para, para, para” diye tutturuyor.
Sonra Tuncay kardeş, “bizim dediklerimizi aynen söyleyeceksin” diye tutturmaz mı rüyamda!
O zaman pazarlığın o tek yapraklı kitap indeksi ile ilgili olmadığını anlıyorum.
Neyse; aralarında bu tartışmalar sürerken, Tuncay kardeş dostuma biraz daha yüklenmeye çalışıyor.
“Biz bu ülkede yeri yerinden oynatan Fadime’ye bile 300 milyon ödedik” diyerek direncini kırmayı başarıyor.
Yalan olmasın 30 milyon mu 300 milyon mu ne teklif ediyor.
Bu arada aynı Tuncay kardeş bir yandan Uğur bey diye biri ile konuşuyor bir yandan da “sayın başbakanım” diye hitap ettiği biriyle.
Bir ara, korktuğu da belli olan gazeteci dostuma dönerek, “Sayın Başbakan Mesut bey gerekirse peşine karakol kurarız, korkmasın rahat olsun diyor. Sayın Dündar da korkmasın ben varım arkasında dedi” diye aktarıyor.
Dostum, bu garantileri de aldıktan sonra, evet diyerek teklifi kabul ediyor ve sözleşmeye, 30 ya da 300 milyonluk rakam da ekleniyor.
NOTER HUZURUNDA ATILAN İMZA VE SONRASI
Yazının devamına bu linkten ulaşabilirsiniz
Zihni ÇAKIR / Cafasiyaset
zihni_cakir@hotmail.com
Yorumlar3