Kod adı ‘Fabrikatör’ diye anılan ve Ergenekon yöneticisi olmakla suçlanıp tutuklanan Doğu Perinçek’in, aydınlatılamayan iki yılından söz edilir hep.

Almanya’da geçen iki yılından.

Perinçek’in son eri ve istihbarat dünyasının hafif meşrep oğlanından başka kimsenin bilmediği de öne sürülür bu iki yılı.

Hatta Perinçek’in tutuklanmasından bu yana, onun tetikçiliğine soyunan ve ne idüğü belirsiz bir odadan ben de dahil bazı kişi ve kurumlara karavana atışlar yapan bu hafif meşrep oğlanın da aydınlatılamayan yılları olduğu anlatılır.

Onun sır sanılan bu utanç dolu yılları başka bir yazı konusu…

Asıl konumuz Perinçek’in karanlıkta kaldığı söylenen iki yılı!

Mehmet Eymür gibi ülkeyi kontr-terör kavramıyla kaynaştıracak kadar derin ilişkilere hakim birinin bile mutlaka çözülmesi gerektiğine dikat çektiği iki yıl!

Bugün, tarihin en büyük davasının iddia makamı olan Ergenekon savcılarının bile içinden çıkamadığı iki yıl…

Araştırmacı-Yazar İlhami Yangın’ın Bilge Oğuz Yayınları’ndan çıkan “Osmanlı’da Sosyalizm” kitabının satır aralarından süzülen şifrelerde gizli galiba bu yılların cevabı.

Yangın, yıllar süren bir araştırmanın ürünü olarak piyasaya çıkardığı Osmanlı’da Sosyalizm kitap çalışmasında, Türkiye’deki Aydınlık ve İşçi Partisi akımının bilinmeyen yönlerine işaret etmiş.

Kesinlikle okunmasını tavsiye ettiğim çalışmada, Şefik Hüsnü önderliğinde gelişen bu akımın, gayri milli unsurlarca desteklendiğini belgeleriyle ortaya koymuş.

Tıpkı bugünkü algılanış şekliyle Türkçülüğün destek bulduğu gayri milli unsurlar gibi.

Hatırlayacak olursak, Türkiye’de Türkçülük hareketinin önderi de Moiz Kohen adlı bir Yahudiydi.
Bir Haham çocuğu olan Moiz Kohen sonradan Munis Tekinalp adını almıştı.

İşte Şefik Hüsnü’ye de İşçi Partisi’nin (o günkü adıyla Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası) yayın organı Aydınlık Dergisi’nin finansmanı için merkezi Berlin’de bulunan Yahudi İttihadı destek verir.

Bu destek Şamisi adında bir Yahudi üzerinden transfer edilir.

Üstelik akımın önderi sayılan Şefik Hüsnü de bir dönme değil “safkan” Yahudi’dir.

Şefik Hüsnü’yü, Dobruca Yahudilerinden Simon Ginsberg'in oğlu Roland Ginsberg’in bir sosyalist örgütlenmeye teşvik ettiği ve onunla birlikte, bugünkü adıyla İşçi Partisi’ni kurduğu göz önüne alındığında, bu akımın hangi gayri milli unsurlarca desteklendiği daha iyi anlaşılıyor sanırım.

İddiaya göre yine bir Yahudi olan Şefik Hüsnü ile Roland Gisberg’e, gerek İşçi Partisi gerekse Aydınlık Dergisi için mali destekte bulunan Yahudi İttihadı, farklı bir ad altında hala faaliyet göstermektedir.

Bingo dediğinizi duyar gibiyim!

YAZININ DEVAMINA BU LİNKTEN ULAŞABİLİRSİNİZ

Zihni ÇAKIR / Cafesiyaset
zihni_cakir@hotmail.com