İsrail'in sonu Kureyzalılar'a benzer mi?

  • GİRİŞ18.01.2010 11:54
  • GÜNCELLEME18.01.2010 11:54

Son dönemde tırmanan Türkiye-İsrail ilişkisinin diplomasi hamleleriyle bertaraf edilebileceğini düşünmüyorum.

Bu yönde temenniyi de aşan görüş beyan eden ya da böyle olması gerektiğini söyleyenleri de hayretle karşılıyorum.

Bu olsa olsa dış politikayı klişeleşmiş teoriler üzerinde görme yanılgısının bir sonucu olabilir.
Ya da Türkiye’nin son dönemde elde ettiği kazanımların farkına varamadığı için, diplomasi hamlelerindeki öznelliği ve onurlu duruşu anlayamamanın ürünü sayılabilir.

Oysa sadece Türkiye için değil bulunduğumuz coğrafyadaki tüm uluslar için dış politika stratejileri, klişeleşmiş diplomasi hantallığına ya da teorik uygulamalara teslim edilemeyecek kadar önem kazanmıştır.

Öyle ki; hem iç politikadaki dengelerin hem de ekonomi politikalarının dış politikayla çok daha özdeşleşmesi gereken bir konjonktürü yaşıyoruz.

İşte olaya bu çerçeveden baktığımızda, Türkiye-İsrail ilişkilerinin klasik diplomasi hamleleriyle bertaraf edilmesinin mümkün olmadığını görebiliriz.

Türkiye’nin Ortadoğu politikası, “gelişmeleri izle ve savunma hamlesi yap” ekseninden çıkıp, “gelişmelere yön ver ve masada söz sahibi ol” noktasına gelmiştir.

Lübnan’la, Suriye’yle ve Ürdün’le yapılan anlaşmalar ve vize uygulamalarının kaldırılmasının tanımı budur.

Hoş ben olayı Lübnan’ın “Şam Eyaleti doğuyor” mantığıyla okumuyorum ama; bu anlaşmalar ve üst seviyelere taşınan ikili ilişkiler, bunun dışında bir tanım da bırakmıyor.

KUREYZA YAHUDİLERİ PSİKOLOJİSİ
Yazının devamına bu linkten ulaşabilirsiniz

Zihni ÇAKIR / Cafesiyaset
zihni_cakir@hotmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat