Başbakanını asmak için (Adnan Menderes) hazırlanan kirli tezgahın adi soruşturmasına “uçkur lastiği” ulamış bir geçmişe sahibiz.

Hasan Celal Güzel’i, Esat Kıratlıoğlu’nu, uçkur tuzağıyla siyaset arenasının dışına itmiş bir mazimiz var bizim.

Nice hakim ve savcıyı, “uçkur lasitiği” ile bağlayıp devşirme iddianameler hazırlatmış, kanunsuz davalara tanık olmuşuz.

Fethullah Gülen iddianamesinin bir ucunun “uçkur lastiğine” bağlı olduğunu, bilmeyen var mı?

TSK’daki tayin ve terfi kararlarında bile “uçkur izleri” olduğuna dair deliller Ergenekon iddianamelerinin ek klasörlerinde çarşaf çarşaf.

Bugün duayen denilen bir çok “köşe” erbabının gizli arşivinde “uçkur kasetleri” yok mu sanki?

Dişisinin “uçkur çözerek”, “erkeğinin uçkur bağlayarak” yükseldiği bir medya gerçeğini inkar edecek yanımız mı var?

Sanıyor musunuz ki sadece “göğüs çatalı görünsün” baskılarına boyun eğerek ekran yüzü olabiliyor dişiler!

Ağzı salyalı medya sırtlanlarının göğüs çatalını açtırarak koparttığı sapıkça tavizlerle yetindiğini mi sanıyorsunuz?

Medyasıyla, siyasetiyle, bürokrasisiyle, yargısıyla “uçkur lastiğine” bağlanmış bir ülkede siyaset de uçkurla şekillendirilir tabii.

İşte son örneği Deniz Baykal!

Baykal’ın kendi partisine mensup bir milletvekiliyle (üstelik evli) uygunsuz görüntülerinin savunalacak bir yeri yok elbette.

Yazının devamına bu linkten ulaşabilirsiniz

Zihni ÇAKIR / Cafesiyaset
zihni.cakir@hotmail.com