SAYIN MEHMET ALİ: GELİŞMİŞ ÜLKELERDEKİ DEMOKRASİ DİYORSUNUZ, AYNEN KABULÜMDÜR..ÖNCE ONLARI YAKALAYALIM, SONRA DA GEÇİP ONLARA ÖRNEK OLALIM.. Amerikayı yeniden keşfetmenin alemi yok. Piri Reis zaten keşfetmiş orayı. Sahici demokrasi bütün kurum ve kuruluşlarıyla belli. Zaten bu ülkedeki kavga da demokratlarla, anti demokratlar arasında olmaktadır. Demokrasi isteyenlerin çoğunluğunu samimi bulmamakla birlikte, onları açıkça demokrasiye karşı olduğunu ilan edenlere tercih etmekteyim. Bu gün için polis teşkilatı, diğerinden daha demokrattır.

ORGANİZASYONLAR VE KURUMSALLAŞMA. Aile en küçük organizasyon, devlet ise (bazı şirketleri saymazsak) en büyük organizasyondur. Şöyle bir organizasyon düşünün: Kişilerin görev tanımları teoride farklı, pratikte farklı, kurumların misyonları belli değil ve birbirleriyle kavgalı, kurumun misyonunda problem var (herkes kafasına göre misyon biçmiş), herkes enerjisini yetkilerini aşmaya ve misyonunu kabul ettirmeye harcıyor, çalışanların hiç biri memnun değil ve müdürünün yetkilerini beğenmiyor,üstelik hademe bile daha iyi müdür olacağını sanıyor

HÜKÜMET POLİTİK GÜÇ İSE POLİTİK OLMAYAN GÜÇ NEDİR?. Ayrıca sizin devlet tanımınızı da çok merak ediyorum.

TÜRKİYE HALKI YENİ BİR NİZAMI HAK ETMİYOR.... Buyurduğunuz gibi her özgürlüğe ya ırk ya da inanç faşizmi üstünden bakıyor insanlar. Başka ülkelerin, kendi ırkından olanlara sınırsız özgürlük vermesi için mücadele ediyor da kendi ülkesinde kendinden başka hiç bir ırka yaşam hakkı vermiyor. Yine İsviçredeki minare yasağına kızıyor da kendi ülkesinde gayri müslimlerin inançlarını rahatça yerine getirmesine imkan tanımıyor. Bu faşizmi ama diye başlayarak mazeretlendiriyor. (Her zalim mazeretini zaten üretir. Tıpkı İsrail gibi, Hitler gibi..)

sayın bodur. şu an polisin artırılması fikri gene bazı aklıevvellerin diş geçiremediği ordunun karşısına alternatif silahlı ve eğitimli bir güç çıkarma planıdır.Ordu hakkında bahsettiğiniz çekincelere aynen katılıyorum ama korkarım ki polisle bu riskler daha da artacak.O nedenle o bu demeden evvela kurumlarımıza adamakıllı birer kimlik kazandırmamız gerek.bu kavramam ordu da polis te ,sivil kurumlarda dahildir.devlet ebed olup ana politikaların hükümetlerle beraber değişmeyip devlette devamlılık esas olmalıdır.

yok sayın bodur.. bu söyleminize katılmıyorum.polis politik gücün son derece etkisinde kalan bir kuvvetdir.Ne zaman bizde de Gelişmiş demokrasiler gibi kurumlarıyla devlet siyasi hükümetten ayrılabilirse o zaman dediğinize katılırım .mevcut durumuyla bütün kurumların hali ortada.başındaki genel müdür yardımcısı yani en yetklili amir durumundakilerin bile çetecilik ilişkiis ve suçuyla tutuklandığı bir teşkilata sınırlarımı nasıl inanırım.o zaman gümrük muhafazayı eğitip çoğaltalım daha iyi.Evvela kurumlar rüştünü ıspatlasın

HAKLISIN SAYIN YAZAR, BU TOPRAKLARIN YENİ BİR NİZAMA İHTİYACI VAR.(3). Netice itibariyle bu ülkeye nizam vermek yine geçmişin sevaplarıyla mümkündür. Yazınızda belirttiğiniz gibi Türkiye’de yaşayan insanların yapılarında (Her Türk asker doğar vs. gibi sloganların dolmuşu ile olabilir) hangi kavimden olursa olsun faşizanlık var.Dini baskılardan şikayet eden birisi,bir başka dinin mensuplarına özgürlük verilmesini istemiyor.Yani kimse kimse için özgürlük istemiyor. Faşizanlığın yanında haset de var gibi geliyor bana.Bu toplumun değişmesi için bir peygamber gelmeyeceğine göre ...

HAKLISIN SAYIN YAZAR, BU TOPRAKLARIN YENİ BİR NİZAMA İHTİYACI VAR.(2). Bu gün ülkeye nizam vermeye çalışanlar da yeni misyon ve vizyon üstleneceklerine işi AKP karşıtlığına ve düşmanlığına indirgemiş durumdalar. Yani kurtarıcılar ilaçları olsa başlarına sürecekler. İnsanlar yaptıkları kadar yapmadıklarından da sorumludurlar. Akp mevcutların en iyisi olmasına rağmen tıngır, mıngır yol almaktadır. İcraatları bana Tahtakale esnafının uygulamalarını hatırlatıyor. Akp karşıtların çapsızlığı, gözlerini düşmanca hırs bürümesi ve alternatif sunmamaları, onların başarısızlıklarını ...

HAKLISIN SAYIN YAZAR, BU TOPRAKLARIN YENİ BİR NİZAMA İHTİYACI VAR.(1). Osmanlının bir sevabı ve bir hatası bize bu konuda yol gösterebilir.Osmanlı, kendisini büyütecek misyon ve vizyonu iyi belirledi.Kısır kavgalar yerine önüne büyük bir misyon koydu. Ordular ilk hedefiniz batı dedi ve sürekli batıya doğru ilerledi ve büyüdü.Fakat son birkaç yüzyılda batıya doğru farklı ilerledi. Bu ilerleme aşağılık duygusu ile karışık bir hayranlık psikolojisi idi.Batının kendince alınteri göz nuru olan kalkınmasının sadece vitrin kısmını hiç emek harcamadan almak çözüm sanıldı.

MEHMET ALİ BEY: POLİS KİMİN, BİZİM DEĞİL Mİ?. Sevrin 9. maddesine atıf yaparak yaptığın yorum ilginç. Ağır silahın poliste ya da askerde olmasında ne gibi bir fark var. İkisi de bu ülkenin silahlı gücü. Profesyonel orduya gelince, 100 bin iyi eğitilmiş silahlı güç, 1 milyon yarı çömez güçten iyidir. Yine silahlı güç deyince denetlenebilen silahlı güç istediğimi de vurgulamak isterim. Yarın bir gün bana silah doğrultacak ya da benim adıma katliamlar yapacak silahlı hiç bir gücü onaylamam mümkün değil. Yani gücün hukuku olmalı ve bu güçler ona uymalı.

Kusura bakma Hurşit D. DEVİREN İLE DEVRİLENİ KARIŞTIRDIĞINI FARKETTİĞİNDE SENİN İÇİN DE TEORİN İÇİN DE HEPİMİZ İÇİN DE GEÇ OLMAZ İNŞALLAH. İyi bak.Kim arkasına 7 düvelin desteğini alarak ve milletin saf ve temiz duygularını da AMACINA ARAÇ yaparak bir yıkım peşinde.Düne kadar bu millet her şeye rağmen, tekrar ediyorum HERŞEYE RAĞMEN BİRLİĞİNİ KORUYORDU. Ne zaman birileri türedi.Sen Romansın,Sen Alevisin,Sen Kürtsün..Güzel ülkemi 36 etnik x 7-8 mezhep kombinasyonu ile bin parçaya böldü.GELDİĞİMİZ NOKTAYI GÖRDÜK.Kaldı ki ele geçirilen medyaya sansür baskısına rağmen insanın kanını donduracak vahamette olayların günbegün katlanarak yaşandığını gö

100 yıl teorisini inceleyin.çözersiniz.. fazla kafa yormayın.. benim 100 yıl teorimi araştırın,nasiplenin. o teoride 1908den itibaren her olayı 100 yıl sonrasına taşıyın,benzerlikler ,ama tersten benzerlikleri görün ve geleceği okuyun. 2009da başbakanı devirmek için plan yapanlar, aynen 100 yıl önce de planları ile sultan hamidi devirmişlerdi.SONRASI HAYRETMEDİ. PROBLEM O ZAMAN RUMELİİ Dİ VE SULTANI DEVİRENLER RUMELİYİ VERDİLER.ŞLİMDİ DE TAYYİP BEYİ DEVİRECEKLER NEREYİ VERECEKLER BAKALIM..beyler bu işin şakası yok.ülke tehdit altında..

süleyman d. valla ömürsün arkadaş .beni güldürdün.yayınlanmayan yazılarınla oluşturduğun blog fikri çok güzel.ben de yorumlarımı kaydediyorum.yayınlanmayanlar bir kitap dolduracak kadar miktara ulaşırsa bir kitap haline getirmeyi düşünüyordum ki senin fikrin daha cazip geldi.Aslında hep beraber bir alternatif blog mu oluştursak ne?:):)

TANZİMATI BİLMEM AMA BİRİLERİ TÜRK MİLLETİNE HAZMETTİRMEYE KALKTIKLARI NANE YÜZÜNDEN İYİ BİR T A Z M İ N AT ÖDEYECEKLER !. Ağızlarına bir parmak bal çalmak istediğiniz Hacı üsrevli romanlar ve Aleviler dahil Akıl izan sahibi HERKES SİZİ YANLIŞ YOLUNUZDA YALNIZ bıratı.Cascavlak kaldınız.Yandaş basın ne kadar örtbas etmeye kalksa da DİLEKÇEYE GEÇİRİLEN MİKROFON gibi her gün yeni bir tokada hazır olun.Büyüğü erken yada geç İLK SEÇİMDE İNŞALLAH ! Elim kırılsaydı da desteklemeseydim diyenler çığ gibi artıyor.ZARARIN NERESİNDEN DÖNÜLSE KARDIR ! (Editör ! yayınlanmayan yorumlarımı yayınlamayanıyla yayımladığım bir bloğum var desem ?)

siyasi körlük.... .1921 e kadar olanlar milletin ortak projeleriydi..noldu ki 1924 den sonra içinde cumhurun olmadığı ,ingiltere sömürgeler bakanlığının ortadoğu ve hasseden osmanlı bakiyesi topraklar için öngördüğü ve altyapısını oluşturduğu projeler uygulamaya konuldu? olan şey evla-i ali yi katleden yezid bin muaviye nin sanki içten içe beslediği duyguları devreye sokarak bir nevi mekkenin fethinin intikamını alması gibi birşey..derin araplar..derin ittihatcılar..ingiliz taşeronları..yersiz yerliler...