Bu arada bu Sultan-ı Yegah arkadaş ya matematik bilmiyor ya da tarihi gece rüyasında görüyor herhalde.Kimleri hangi olaylarla nasıl birleştiriyor cephede kaç kişilermiş nasıl biliyor(oradaymış herhalde)inanılmaz bir hayal gücü.Bravo
BeğenCevaplaToplam 2 beğeni
Pelin8 yıl önceŞikayet Et
Çok partili hayatı sonuna kadar desteklemişti mesela Serbest Cumhuriyet Fırkası Fethi OKYAR tarafından açılmıştı fakat dinciler oraya da istila etmişti ve Kubilay olayına onlar da destek vermişti bu yüzden partiyi Fethi OKYAR Atatürkle ters düşmemek için kapatmıştı. Yani Atatürk'ün hiç bir olumsuz müdahalesi yoktu.
BeğenCevaplaToplam 5 beğeni
mehmet8 yıl önceŞikayet Et
Yanlış biliyorsunuz pelin hanım. Özellikle kubilay meselesi resmi tarih yazarları tarafindan tamamen ters yüz edilmiş şekilde anlatılır bu ülkede. Menemen bergama aliağa gibi ilcelere gidip yaşlı amcaları bulursanız size olayları tüm doğrularıyla anlatırlar
BeğenToplam 9 beğeni
Sorarım8 yıl önceŞikayet Et
Peki dincilerin oraya da gelmesi atatürkü neden bu kadar rahatsız ediyordu. Ne güzel cumhuriyete ayak uydurmuşlar baş kaldırmalık bir durum da söz konusu dğilken nyden çekinmişler ve fethi okyar hangi sebepten dolayı atatürkle arasının açılmasından korkmuş?
BeğenToplam 2 beğeni
Pelin8 yıl önceŞikayet Et
Diktatör olsaydı Cumhuriyetimi kurar mıydı veya çok partili hayata geçiş çalışmaları yapar mıydı sorarım.
BeğenCevaplaToplam 9 beğeni
Sultan-ı Yegah14 yıl önceŞikayet Et
Atatürk ve Abdülhamid -2. Sakarya Savaşı öncesi İnönü'nün orduyu çevreletip neredeyse imha ettireceği ve Fevzi Çakmak ve Mustafa Kemal Paşaların acil yetişip orduyu kurtardıkları ve İsmet'in Genelkurmay Başkanlığından azledilmiş olduğu, hem meclis tutanaklarında hem de neredeyse o devrin tüm hatıratında yazar da, nedense bizim tarih kitaplarımızda yazmaz.. Ama onun yerine topu topu 80 şehit bile verilmeyen küçük iki çatışmadan ibaret İnönü çatışmaları ballandırıla ballandırıla anlatılır.. Hayatında iki satır tarih okumamış insanlar da körlemesine tutuculuk ve bağnazlıkla burada gelir size tarih öğretir.. İzmir'in işgali sonrası Sultanahmet'te yapılan yüzbinlerce kişilik mitingleri bilmez, Türkiye'nin her yerinde bağımsız toplanan teşkilatlanma ve kongreleri de bilmez.. Ama size "Osmanlı Halkı Yunan işgaline karşı kayıtsızdı" diye hikaye yazar.. Ne diyelim.. Allah insanı cehl-i mük'aptan korusun... (Bilmeyen, bilmediğini bilmeyen, üstüne bildiğini zanneden)..
BeğenCevaplaToplam 6 beğeni
Ktaken 288 yıl önceŞikayet Et
Cok haklının
Beğen
Sultan-ı Yegah14 yıl önceŞikayet Et
Atatürk ve Abdülhamid. Kırım Savaşı sonrası 1856'dan 1876'ya kadar olan sürede Osmanlı Bankasını kurup Mithat Paşa ve şürekasının önderliğinde Abdülaziz'in de saflığından faydalanarak devleti çökertmişlerdi. 1876'da yönetimi şartlı teslim ettikleri Abdülhamid padişah olduğunda devletin bütçesi sadece borç faizini ödemeye yetmiyordu.. 1908'de bu borç tamamen ödenmiş durumdaydı.. O arada geçen 32 sene içerisinde 8500 km demiryolu yapılmış, 1908-2008 arası ise 8500km demiryolu yapılmamıştır.. Abdülhamid döneminde yapılanlar tüm Cumhuriyet döneminde yapılanlardan fazladır.. Halil İnalcık, İlber Ortaylı, Mustafa Armağan ve sair tarihçilere gidiniz anlatsınlar.. Ama buna rağmen o Kızıl Sultan'dır.. Bir çivi de çakmamıştır.. Herşeyi Atatürk yapmıştır.. Hatta Kut-ül Ammare zaferinde ne Atatürk ne İsmet olmadığı için tarih kitaplarımıza bile yazılmamıştır.. Ama onun 100'de 1'i olmayan I ve II. İnönü zaferleri (aslında Kütahya hezimeti) ballandıra ballandıra anlatılmıştır..
önce önümüze bakalım. Evet Atatürk bir diktatördü ve öyle olmak zorundaydı. Çünkü milliyetçilik anlayışından yoksun
anadolu halkı vatan kelimesinin anlamını dahi bilmiyordu. Yunan ordusunun İzmir’e girdiğini ve yukarılara doğru yöneldiğini haber alan halkın ilk tepkisi “Eh şimdiye kadar Osmanlı yönetti de ne oldu, biraz da yunan yönetsin” idi. Bu anlayıştaki bir halk ancak tepeden inme Cumhuriyetçi
yapılabilirdi; Bizler Fransızlar gibi halk devrimi ile değil tepeden inme cumhuriyete sahip olduk.
Bu da : Rumu, ermeniyi, yahudiyi avrupaya eğitime gönderip kendi halkını cahil bırakan Osmanlının suçudur.
Elbet Atatürk’ün yanlışları, günahları da olmuştur, her fâni gibi. Ama onun bu ülke için kazanımlarına bir çivi dahi çakmayan, daha sonraki ve hatta bugünkü yöneticilerin hiçmi suçu
yok. Ortalığı karıştırmaktan başka hiçbir yararı olmayacak olan “Atatürk Diktatörmüydü,
değimliydi” safsatalarının yerine diğerlerini ve bugünü irdelemek daha yararlı olmaz mı?
BeğenCevaplaToplam 6 beğeni
Ersin5 yıl önceŞikayet Et
Vatan kelimesinin anlamını bilmeyen halk coluk cocuğuyla yaşlısıyla kadınıyla cephede can vermiş ama vatan ne bilmiyorlar he Ulan sizin algı anlayışınız cok saçma
BeğenToplam 1 beğeni
Sultan-ı Yegah14 yıl önceŞikayet Et
Tarih ve Zamanın Şartları -2. Neye hazır değil millet? Lazistan milletvekili Ziya Hurşit'e silah ve bomba almakta kullandığı 3000 lirayı aslında o Mahkemenin Başkanı olan ve Atatürk'ün has adamları olan Ali Çetinkaya ve Kılıç Ali'nin, üstelik İş Bankasının bütçesinden vermiş olduğunu öğrenmeye mi? Bir Mahkeme Başkanı düşünün ki suikast tertiplemekle görevli zanlıya silah parasını kendisi vermiş olsun.. Ve mahkeme devam etsin.. İçişleri Bakanı yargılansın ve "Bunlar iftiradır efendim" sözüne karşılık "Neden iftira atsın bu adam sana? İspatla bakalım iftira olduğunu" densin.. "Avukatım bunları tavzih edecektir" dediğinde de "Bu milletin dava vekillerinin cambazlıklarına ayıracak vakti yoktur" diyerek avukata bile izin verilmesin.. Bunların ve daha pek çoklarının yaşandığı bir devrin tüm vesikaları da "Millet hazır değil" diye gizli tutulsun... Neye hazır değil millet? Gerçekleri öğrenmeye mi?.. Açsanıza Meclis Arşivlerini halka.. İstiklal Mahkemesi Arşivlerini açsanıza..
BeğenCevaplaToplam 3 beğeni
Sultan-ı Yegah14 yıl önceŞikayet Et
Tarih ve Zamanın Şartları. Biri de demiş ki o günün şartlarına göre değerlendirmek lazımdı.. O günün meclis müzakerelerini açın ve okuyun.. 1908 yılında Türkiye bir Meşrutiyetti ve İttihat ve Terakkiye rağmen Mecliste bir nebze demokrasi vardı.. 1908 yılında Çift kamaralı bir meclis vardı.. Mecliste Siyasi Partiler vardı.. Muhalefet vardı.. Milletvekilleri Gensoru vererek hükümet bile düşürebiliyorlardı.. 1918'de de bu böyle idi.. Hatta Atatürk bu yönetimde Savaş Bakanı (Harbiye Nazırı) olmak için çaba göstermiş, ama olamamıştı.. Sonrasına bakın.. 1926 yılında "muhalif parti kurdun, ülkeye ayrılık getirdin" diye yargılanan Kazım Karabekir.. Açın İzmir Suikasti mahkemelerinin tutanaklarını da okuyun.. Neden o tutanaklar açılmaz? Neden Meclis Başkanı "Millet henüz hazır değil" der.. Neye hazır değiller? Milletvekillerinin dokunulmazlıkları bile kaldırılmadan Anayasaya aykırı olarak hakimi asker olan özel bir mahkeme tarafından avukatsız olarak yargılanıp asıldıklarını öğrenmeye mi?
BeğenCevaplaToplam 1 beğeni
Sultan-ı Yegah14 yıl önceŞikayet Et
Diktatörlüğün İspatı Başkomutanlık. Diktatörlüğün tanımı nedir? "Mutlak yetkiye sahip bir insan ya da küçük bir zümrenin hakim olduğu, kanun ve yasalarla ve diğer sosyal ve politik faktörlerle sınırlandırılmamış olan otokratik yönetim sistemi".. Şimdi bir bakın o döneme.. Sosyal ve Politik faktör mü sınırlamış kendisini? (İnkılaplar ve kapatılan partiler) Mutlak yetkiye mi sahip değilmiş? (Başbakanı bile tek hamlede görevden alması) Yoksa otokratik mi değilmiş? (İzmir Suikasti olayında tüm muhaliflerini tek gecede silmesi).. Başkomutanlık yasası, "Yasama, Yürütme ve Yargı" güçlerini tek kişide toplayan ve savaş dönemine has bir yetkidir.. Bu yetkiyi zorla alan bir insan, diktatör müdür, değil midir? Açın Nutuk'u okuyun.. Dumlupınar sonrası Başkomutanlığın kaldırılması görüşmeleri yapıldığında Başkomutanlık kaldırılınca ne yapmış kendisi....
BeğenCevapla
Sultan-ı Yegah14 yıl önceŞikayet Et
Tapulu Evi Olmayan. Bir arkadaş da savunmuş güya da.. Tapulu evi olmayan adamın her şehrin en güzel yerinde bir evi vardı ne alakaysa.. Savarona gibi dünyanın en lüks ve pahalı yatını o buhran devirlerinde ülkenin bütçesinin üçte birini ödeyerek aldırmıştı.. Orman Çiftliği gibi bir araziye milyonlarca para dökmüştü ve şahsi çiftliği idi.. Hintli Müslümanların parası ile kurulan İŞ Bankasının yarısı kendisine aitti ve sonradan bunu partiye bırakmıştı.. Bir evi bile yokmuş muş.. Külahıma anlatın külahıma..
BeğenCevapla
Sultan-ı Yegah14 yıl önceŞikayet Et
Düzeltme. Ali Şükrü "Paşa" değil, "Bey" idi.. İsmet'i görevden aldıktan sonra öldürülmesi emrini de vermiştir.. Bunun bir ispatı da kendi vasiyetnamesinde geçen "çocuklarına .. muhtaç olaCAKLARI yardım yapılacaktır" ibaresidir..(Cumhuriyet sisteminde bir Cumhurbaşkanı bir Başbakanı doğrudan görevden nasıl alabilir onu da sormak lazım tabi..)
BeğenCevapla
yucelk14 yıl önceŞikayet Et
Sen Diktatör Görmemişsin. Atatürk diktatörse Hitler, Saddam, Kaddafi neydi. Beşar Esad Diktatör değil midir? Diktatörler bir gün eziyet ettiği halk tarafınan kendi halkı tarafından öldürülmüşlerdir. Sizin ve yandaşı olduğunuz kişilerin tüm çabalarına rağmen bu milet Atasını saygı ve sevgiyle yad edecektir. Atatürk'ü eleştirebilmen için 40 fırın ekmek yemen gerekiyor. Tarih araştırmacılarının en önemli prensibidir: Tarih bu günün koşullarına göre değil gerçekleşen günün koşullarına göre değerlendirilir. Allah akıl fikir versin diyeceğim ama kasten yaptığınızı biliyorum. Size ve sizin gibi yobazlara rağmen Türk Milleti dik duracaktır. Atatürkçülük ölmeyecektir.
BeğenCevaplaToplam 2 beğeni
nizam-ı cedit14 yıl önceŞikayet Et
bu yazının önemli bir kısmına katılmıyorum.... Atatürk'e diktatör demek için bu veriler çok yetersiz. buna diktatörlük denemez. çünkü ortada gerçekten aklı hür, vicdanı hür bir halk kitlesi yoktu. köylüler, kasaba insanları; savaştan yorgun ve yoksul çıkmış bir halk vardı. Ankara da ve büyük şehirlerde Cumhuriyet elitleri yaşıyordu. onların ülkenin geleceğine yön vermeleri kaçınılmaz olmuştur. Atatürk Türk milletine diktatör olamayacak kadar şahsiyetli bir devlet adamıydı. Atatürk Cumhuriyete ve demokrasiye inanmış bir liderdi. demokrasinin yani serbest seçimlerin ve çok partili hayatın başlaması için öncülük etmiştir. haklar yoktu demokrasi yoktu vs. demek çok saçma. Atatürke diktatör diyecek son kişi sen olmalıydın gözümdeki değerin düştü.
Yorumlar43