Türkiye ile her dönem bahar. Yazıda da bahsedildiği gibi ab ile ekonomik yönden ilişkilerimiz vardır.AB nin içerisine girdiği kriz Türkiye'yi de etkiler.AB ülkeleri Siyasi ve Ekonomik yönden şu an Türkiye'yi örnek almalıdırlar.Bu kriz içerisindeki ülkeler hem liderlik sorununu aşmalı hemde sırtaki yapmaktansa çalışıp üreten olmalıdır.Bu yüzden de sırtını her zaman bize dönenler artık bilsinlerki Türkiye'nin varlığı ile kendilerine her dönem bahar olacaktır.Fırsatı yakalama dönemi kendi ellerinde.

Ne İlk Bahar Ne son BAHAR. Baharla bir alakası yok. ab tam bir yıkımın eşiğinde şöyleki: "iki zayıf cılız köpeğin bir birine yaslanarak yürüdüğünü görenler ne güzel arkadaşlar demişler. -siz onların önüne bir kemik atın bakın dosluklarına der Mevlana". ab kısır bir politika idi. Sebep:Sömürgeci devletler birleşemezler. DERİN şüpheleri vardır.(Almanya) Her zaman ayrılmak için bir B planları vardır.ingiltere ve abd Irak ın zenginliğinden ab yi ve israili bilinçli bir şekilde mahrum bırakmışlardır. Şimdi onlar abileri gibi zengin bir ülke olmasada sömürecek ülke arayışlarına başladıklarına göre abileride onlara lanet olsun içimdeki avrupa sevgisine mi der? Yok yok hepsini kendine alacaktır. Yaşlı avrupaya ha bu ders olsun deyip ab nin mal varlığını alma derdine düşecektir. nasıl mı IMF ne iş yapar?

AB ilkbaharı YENİ AB anlayışı ile Türkiye ile birlikte yaşar. Avrupa birliği, bugün Yunanistan, Portekiz, İtalya çevresinde yaşadığı kriz ile aslında, fırsatı yakalamada bir pozisyon bulabilir. Bu kriz inanıyorum ki birçok avrupa birliği ülkesinde, ortak fayda anlayışına inat, yanlı ve bencil tavırlar sergileyen mevcut liderlerin, (öncelikle Almanya - Fransa liderleri) silbaştan yenilenmesine ve AB kuruluşunda hedeflenen anlayışa uygun yeni liderlerin oluşumuna zemin hazırlayacaktır. Bu gelişme ise beraberinde, TÜRKİYE ile birlikte ilkbaharı yaşayan, yeni AB'yi ortaya çıkaracaktır.

AB ve Türkiye. Türkiye'den bağımsız olarak AB nin değerlendirmesi yazıda geniş olarak yapılmış.Geçmiş tecrübelere dayalı olarak kurulan sistemin ana hedefi üye ülkelerin çıkarlarını korumaktır.Ama görüyoruz ki olumlu katkılar sağlasalar bile buna tümden muvaffak olamıyorlar.Birlikten güç doğar.Ama bu güç "palazlanmak" için kullanılırsa gün gelir kendi başını yer.Türkiye'nin ekonomik başarısı bile bu gün AB üyeliiğinde olumlu bir değer olarak kabul görmüyorsa,bu önyargının gereğini de Türkiye çok iyi değerlendirecektir."ne onunla,ne onsuz"diyebilmelidir.Ki;onu da yapıyor.Belki de Türkiye'nin üyeliğine karşı konulan olumsuz yaklaşımlar Türkiye'nin hedef büyütmesine yol açacaktır.Kendi tarihsel süreci içerisinde AB nin artıları eksileri onları ne kadar bağlıyorsa,sistemin Türkiye üyeliği için ortaya koyduğu tavrı da bizim için önemlidir.Dünya küçüldü artık.Dün mazlumların sesleri feryatları duyulmazken bu gün artık Türkiye sayesinde duyulur oldu.Güç işte biraz da bunun için kullanılmalıdır.

BÜYÜK KRİZ. Gelişmişlik düzeyleri birbirinden çok farklı olan,şu ana kadarki tutumlarıyla da çok iyi bir beraberlik sergileyemeyen Avrupa Birliğinin krizi bana göre uzun sürecektir.Yazarın tesbitleri çok önemli.Gerçekten birlik üyelerinde lider sorunu var.bana göre en büyük sorunda sorumsuz ve vizyonsuz açıklamalarıyla Sarkozidir.Bu krizin uzun sürmesi Türkiyeyi olumsuz etkileyebilir.Ancak krizden kurtulmada da Türkiyenin büyük katkıları olacağını düşünüyorum.

İŞTE BÖYLE FARKLI GÖRÜŞLERE İHTİYACIMIZ VAR.... AB'nin son baharı değil ilk baharı yazısı çok hoşuma gitti. Hakikaten adamlar yüzyılların tecrübesiyle oluşturdular bu birliği. Öyle bir-iki krizde dağılıp gitmesini beklememek lazım bence de. konjonktürel sıkıntıları olabilir ama yaşlı ama deneyimli AB ülkeleri bu krizleri atlatır. Umarım atlatır zira bizim de bağımlılığımız var... ihracatımız çöker. o çökerse biz de çökeriz...

AB YAŞLANAN BİR MEDENİYET PROJESİ. AB hem fikirleri , hem nüfus hem de nüfuz bakımından yaşlanan bir medeniyet. Enver Paşa' nın Almanya hayranlığının değişik versiyonu bizde hala devam ediyor. Bu saatten , bu yaştan sonra Ab de bahar olsa nolur olmasa nolur?

tebrikler. İbrahim Hocanın haber7 de yazmaya başladığını ilk duyduğumda başaramaz bu yükün altında kalkamaz diye geçirdim içimden.Ama görüyorum ki Sn İbrahim CANBOLAT haber7 nin bir numarası olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.Haber7 ailesine bizi böyle bir yazara kavuşturduğu için,sayın hocama bizleri derin bilgilerinden mahrum etmediği için teşekkür ederim.Yolunuz açık olsun...

Avrupa Birliğinde. Yazarın, "Türkiye, üye olsa da olmasa da, Avrupa Birliği ile her zaman yoğun ilişkiler içerisinde olacaktır." tesbiti çok yerinde bir tesbittir. Son dönem beklentisi, türkiyeye daha çok körfezden para akışı olması yönünde olmasına karşın, reel durum ağırlıklı olarak avrupadan türkiyeye para akışı şeklindedir. Avrupadaki kriz ve Türkiyedeki olumlu ekonomik gelişim rasyonel bakışa sahip avrupa için, Türkiyeye yatırım tercihinde etkili olmaktadır. Arap ülkelerinin teslimiyetçi batı sempatisi malesef türkiyedeki fırsatları görmelerini engellemektedir. Güçlü ve lider ülke olarak Türkiye'nin geleceği, Avrupa ve Afrikadadır. İster birliğe üye olalım ister olmayalım. "Bekle Avrupa, Türkiye kurtarmaya geliyor." sloganını sadece sempatik bir ifade olarak kalmayacağını görmek gerekir.. Avrupa Birliği ilkbaharını ancak Türkiye ile birlikte, Türkiye'nin gücü ile yaşayabilecektir. Bu gerçeği öncelikle, Almanya ve Fransa'nın hazmetmesi gerekir.

ORTAK KAZANIM ANLAYIŞININ SÜREKLİLİĞİ ŞART. Evet Avrupa birliği, "ortak yaşam modeli" arayışı ile oluşturulan "ortak kazanımlar" modelidir. Bugünkü sorun ise, bu anlayışın tüm taraflarca ne denli uygulama alanına alınıp alınmadığı ile ilgili olsa gerek. Almanya'nın birlik içinde sanayı ve ekonomik gücünü koz olarak kullanması, Fransa'nın daha çok siyasi şov peşinde koşması sonucu, birliğin "ortak fayda" anlayışını baştan kırmaktadır. Birliğin ortak çıkar alanı yaratma hedefinden uzaklaşılması ise, çözülme ve potansiyel gücün gerisinde kalmayı kaçınılmaz kılmaktadır.

Mevcut Sistem. Bahse konu sistem İlkbaharını ya da son baharını yaşasa da bu politikalarla nihayetinde kışı görecektir. Çünkü Seçilmişleri (Lider ve vekiller)her ne kadar halk tarafından seçilse de bunları belirleyenler liderler ve halkın % 1-2 lik kısmını teşkil eden sermayedarlardır. Hal böyle olunca üretilen politikalr da halktan ziyade güçlü lobileri olan ve finansman güçleriyle seçimleri etkileyebilen bu kesim üzerine kaymaktadır. Yunanistan, İspanya ve Amarika' da (Wall Street)yapılan protestolarda bu açıkça görülmektedir."Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir." düsturu ile hareket eden ve günümüze birçok eserler bırakan ecdad vakıflarının işleyişleri ünlü yabancı dergi ve gazete yazarlarnca dile getirilmektedir. 600 yıl hüküm süren ve üç kıtaya hükmeden devletin modelini örnek alıp iyi yönlerini mevcut sisteme entegre etmek gerek.