Akbabalar Libya'yı kaça bölecek?
- GİRİŞ22.03.2011 07:43
- GÜNCELLEME22.03.2011 07:43
Önceleri Osmanlıda Trablusgarp Beyler beyliğine bağlı olan Sirenayka Sancağı 1912 yılında İtalyanlarca işgal edildi. İtalyanlarla Müslümanlar arasında Sirenayka savaşı yapılarak, 1949 da Sirenayka emirliği siyah taban üzerine beyaz ay-yıldızlı bayrağın altında kuruldu.1951 yılında Fizan, Trablusgarp, Bingazi birleşerek Libya devletini oluşturdu.
1951 de yabancıları ülkelerinden kovan Libyalılar Libya Krallığını kurdular.1953 de Arap Birliğine, 1955 de BM ye üye oldu.1 Eylül 1969 yılında da Kaddafi ve arkadaşlarının Kral İdris Türkiye’de iken darbeyle başa geçmesiyle iktidardan düşürüldü.
Kaddafi 42 yıldır muhaliflerine soluk aldırmadı ve ülkenin zenginliklerini yakınlarıyla paylaşarak yönetti. Avrupa ve ABD Bankalarında 42 milyar dolardan fazla paraları var.
Libyada baskıcı, despot uygulamalara karşı başlayan muhalef ayaklanmasından sonra; kendi halkına karşı şiddet uygulayan Kaddafi ülkesini bölünmenin eşiğine getirdi.
Anormal bir insan gibi görünse de, gerçekten kendisi bir çöl tilkisi. Kafasında birçok tilki var, hepsi hareket halinde birinin kuyruğu diğerine değmiyor. Ama; bu gidişle akibeti Saddam’ın kaderine benzeyecek...
Kan dökülmesiyle birlikte kabilelerin arasına kin girdi, nifak tohumları ekildi. Libya’nın bir araya gelmesi bundan sonra biraz zor görünüyor. Gelse de, biri birine yan bakan düşman kardeşler olarak yaşamaya mahkum olacaklar. Kan davası kabileler arasında hala çok önemli bir yer tutuyor.
Bir lidere, devlet başkanına yakışmayan konuşma ve tutumlarıyla Kaddafi ne kadar düşük profilli bir insan olduğunu hem dünyaya ve hem de Libya halkına bir daha gösterdi.
‘’Fareler, Hamam böcekleri, pislikler, teröristler...’’ vs. hakaretleri, ‘’Asarım, keserim, öldürürüm, af yok öleceksiniz, gebereceksiniz...’’ tehditleri mahalle kabadayısı, külhan bey tavırlarından sonra bu halkla bir daha nasıl bir araya, yüz yüze gelecek? Sanki, bölünmeyi Kaddafi bilinçli körüklüyor gibi.
ABD, Fransa ve birçok müttefik uçak ve gemilerinden ateşlenen bomba sağnakları altında kalan Libyadan sonra, (Ba’de harabul Basra) şimdi Kaddafi barış istiyor.Günaydın!..
Sarkozy’i devlet başkanlığı seçiminde para ile destekleyen Kaddafi; ‘’Sarkozy arkadaşımdır. Biraz delidir, ABD ve Avrupa ülkeleri benden ne istiyor, ben onlara ne kötülük yaptım’’diyerek de kendi kendine hayıflanması bile Kaddafi’yi kurtaramayacak?
Kaddafi kendisi normal değildir ama zaman zaman dik duruşları batıyla birçok Arap tiranlıkları gibi derin ilişkiler kurmasına engel oldu. Libya petrollerini batıya peşkeh çekmediği için de sürekli batının hedefi idi.
Libya halkı yıllardır bu diktatörün zulmü altında inlerken; BM, NATO, AB, ABD Libya halkı için hangi hassasiyeti gösterdi de, şimdi iç kargaşadan sonra İnsan Hakları akıllarına geldi?
Mısır, Yunanistan ve Portekiz üçlüsünün Kaddafi’ye sunduğu planda Libyanın Trablusu Kaddafi’ye, Bingazi, Tobruk, Kufra ve Fizan bölgesini muhaliflere vermek üzere bölünmesi öngörülüyor. Kaddafi’nin yurt dışındaki paralarının serbest bırakılması, Petrol nakline izin verilmesi, ailesi ve kabilesine dokunulmaması gibi hususlar masada görüşülüyor. Mısır ordusu da garantör olarak bu oyunun içinde.
Elinde batı Libya kalacak ümidiyle Kaddafi bölünmeye sıcak bakıyor ve konuşmalarından da anlaşılacağı gibi Bingazi ve doğusundan ümidini kesmiş durumda.
Bu arada Mısır ordusunun Kuzey Afrika’nın yeni yapılanmasında acaba ne kadar rol alacağı, kimin taşeronluğunu yapacağı merak konusu.
Yemen, Bahreyn, Suudi Arabistan, Suriye içinde kaynayan halk hareketleri, gösterileri, ayaklanmalarıyla tehlikeye düşen diktatörlerin yerlerini koruyabilmesi için Mısır, İsrail ve batı lobilerince maşa olarak kullanılmak isteniyor.
Her devlet kendi çıkarları doğrultusunda kendi oyunlarını oynuyor. Libya konusunda Türkiye’nin dış politika hassasiyetleri ve bölge ülkeleriyle olan ilişkileri doğrultusunda takındığı tavır ve politikası anlaşılır ve net. Fakat; Akdeniz’de Türkiye’nin bir güç olmasını istemeyen başta İsrail ve Fransa’nın entriklarına, Yunan oyunlarına, AB kaypaklığına, dost bilinen düşmanların sinsi planlarına karşı Türkiye uyanık olmak ve kendi senaryosunu oynamak zorundadır.Birilerinin figüranlığını yaptığımız yeter.
Leş kokusu almış akbabalar gibi Akdeniz’e üşüşen müttefik güçlerin Libya’ya İnsan Hakları (!) adına yaptıkları katliamlar devam ediyor. Peki, öteki diktatörler ne olacak? Ucuz petrol aldıkları ülkelerde İnsan Hakları öldü mü? Diktatörler yok mu?Diktatörleri iktidardan indirmek için mutlaka batılı güçlerin ülkeyi baştan başa bombalamaları, işgal ve kana bulamaları mı gerekiyor?
Bir millet, başlarındaki zalimleri kendi güçleriyle alaşağı etmezse; Allah başka bir zalimle öteki zalimi işte böyle cezalandırdığına insanlık bir daha tanık oluyor. Irakta olduğu, Libya’da yaşandığı gibi zulme ve zalimlere karşı toptan direnmeyen halklar da bu zulümden nasiplerine düşenleri alıyorlar.
Arif Altunbaş - Haber 7
arifaltunbas@hotmail.com
Yorumlar14