Tuzu tuzlamak gerek…

  • GİRİŞ30.12.2013 09:24
  • GÜNCELLEME30.12.2013 09:24

Hukukun herkese gerekli olduğu söylenir ve var olan ya da çıkabilecek hemen her meselenin eninde sonunda hukuk sayesinde çözüleceği varsayılır. ‘Şeriatın kestiği parmak acımaz' şeklindeki söz de, usulüne uygun olarak tatbik edilen müeyyidelerin kamu vicdanını rahatlatacağı gibi, tarafları da tatmin edeceğini ifade eder. Teorik olarak oldukça doğru olan bu görüşün gerek ve yeter şartı ise, hukuk sisteminin objektif kriterlere göre işlemesidir.

Hukukla ilgili objektif kriterler zamanla değişiyor olsa da, yaşanan anda uyulması gereken esaslar bütünüdür ve herhangi bir şekilde bunlardan bazılarına uyulmadığı zaman, ortaya kaos çıkar.

Hukukla ilgili problemlerin çözümü konusunda çabalarını sürdüren ülkemiz, yakın tarihte sıklıkla benzerleri yaşanan bir durumla, yani tuzun kokması denilebilecek bir durumla yeniden karşı karşıya.

17 Aralık sabahı başlayan süreç, belirli konumlarda bulunan insanların, bu konumların kendilerine tanıdığı hak ve yetkileri alabildiğine genişletmeye çalışmaları ve böylelikle değişik neticelere varma çabalarının hikayesi ve kelimenin tam manasıyla ‘tuzun kokması' halidir.

Rüşvet, yolsuzluk, imar planlarında değişiklik, vb., suçlamaların doğru olup olmadığı ayrı bir mesele. Böyle şeyler hakikaten var idiyse, yetkili olanların hemen harekete geçmeleri ve her ne olursa olsun konuyu adli mekanizmaya intikal ettirmeleri gerekirdi. Dosyaların bekletilmesi, birtakım başka konularla bir torbaya doldurulması ve tam da seçim havasına girilmeye başlanmışken -kimin ne ile suçlandığı bile belli olmayacak şekilde hem de-, sansasyonel göz altılar yapılması, kriterlerin hiçe sayılması, tuzun kokmaya başlaması halidir.

İkince dalga gözaltı girişimi ise kokmaya başlamak bir yana, tuzun aslında kokmuş olduğunu gösterdi. Mevzuat ve teamülleri hiçe sayan bir savcı, tamamının yalan olduğu anlaşılan birtakım iddialara istinaden, el çabukluğu ile bazı isimleri gözaltına alma girişiminde bulundu. Bağlı bulunduğu Başsavcı'nın durumun daha geniş bir savcılar heyeti tarafından tedkiki önerisi üzerine de, adliye önünde bildiri dağıtarak, ‘soruşturmasının engellenmeye çalışıldığını' ileri sürdü. Bu arada soruşturma ile ilgili bilgiler çoktan medyaya servis edilmişti bile.

200 civarında savcının bulunduğu bir adliyede, mevzuat ve teamülleri hiçe sayan tek bir savcının girişimi, başta HSYK olmak üzere bazı mahfillerde karşılık buldu.

Konu ile ilgili olarak eksik sayı ve açık bir usulsüzlükle toplanarak, bazı hukuk otoritelerince ‘korsan bildiri' olarak değerlendirilen bir açıklama yapan HSYK, savcının girişimine destek vermenin yanında, halen Danıştay'da görülen bir dava ile ilgili olarak ‘ihsas-ı rey'de bulunmuş da oldu. Tuzun kokması hali iyice netleşti yani. 

Daha yakın zamana kadar Anayasa Mahkemesi'ne intikal eden bazı davalarla alakalı olarak ‘tahmin-toto' oynandığı ve önemli bazı davalarda kararın nasıl çıkacağı bir yana, neticede kaç ‘evet' kaç ‘hayır' çıkabileceğinin bile rahatlıkla bilinebildiği hatırlardadır.

Hukuk açısından ‘son merci' sayılan AYM'nin; RP'nin kapatılması ve meşhur 367 meselesi gibi konularla ilgili can acıtıcı kararları sineye çekilmek zorunda kalınmış, ama bu durumun ‘tuzun kokması' olduğunun altı da kalın çizgilerle çizilmişti.   

O zamanlar da geçerli olup, son gelişmelerle tekrar akıllara gelen ve cevabı mutlaka bulunması gereken: ‘Baş başa bağlı; baş kime bağlı?' sorusu tekrar ve ciddi bir şekilde önem kazanmıştır. Yani açmak gerekirse; kokma ihtimali olan herhangi bir şeyi tuzlayarak kokması önlenebilse de, tuzun kokması halinde ne yapılacağının bulunması gerekmektedir.

Başsavcıyı hiçe sayan ve adliye önünde bildiri dağıtan savcı meselesi ile ilgili müeyyideler vardır herhalde. Ama, HSYK ve benzeri kurumların da, sınırlarını aşmalarını ve böylelikle yanlış yapmalarını önleyici düzenlemeler, artık muacceliyet kesbetmiştir…

Kokmayı önleyecek tuz ise ve o da kokmuşsa, tuzu da tuzlamak gerek galiba…

Ekrem Kızıltaş - Haber7

Ekremkiziltas@gmail.com

Yorumlar1

  • Murat Kara 11 yıl önce Şikayet Et
    Fazla Söze Gerek Yok!. Kemal Sunal'ın "Davacı" filmini izleyin yeter.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat