Birileri Aya giderken yaya kalanlar

  • GİRİŞ18.05.2011 12:53
  • GÜNCELLEME18.05.2011 12:53

Fakirlerin niye yoksul olduğunu anlamak için varsılların nasıl zengin olduğuna bakmak yeterlidir; Gelirinden fazlasını borçlanarak harcayan hovarda devletler ve israfa alıştırılmış halkları…

Bugün size “fakirlik edebiyatı” yapacağım. Edebiyat deyip geçmeyin. Hele fakirlik deyip hiç geçmeyin. Zenginin malı züğürdün çenesini yorarken, fakirin garibanlığının vicdanımızda biraz da olsa hissesi bulunmalı değil mi?

...

“İçki bütün kötülüklerin anasıdır” aforizmasında adı geçen “kötülüklerin” bir de üvey annesi var; Fakirlikten beslenen çaresizlik.

 “Felsefe yapmayı bırak” diyorsanız size alt ya da üst kattaki yazar arkadaşları tavsiye ediyorum.

...

Yaşamakta olduğumuz küresel sistemin özeti şudur; Azınlıktaki birileri (Gelişmiş Ülkeler) pasta, öbürleri (Gelişmekte Olan Ülkeler) ekmek yemekte, diğerleri ise (En Az Gelişmiş Ülkeler- kısaca EAGÜ)  sürekli yutkunarak seyretmekteler. “Hani bana?” diye sorarken sesleri cılız çıkmakta, bu zor duyulan sese bile kürede kulaklar tıkanmaktadır.

Çünkü ellerinde açlıklarından ve söyleyecekleri Etmeyin Arkadaşlar Gelin Üleşelim” sözünden başka enstrümanları yok. Her iki enstrümanın da sürgit sistemi değiştirebilecek reel politik karşılığı ve yaptırım gücü bulunmamakta. Pasta ve ekmek yiyenlerin ise mevcut sistemin sürdürülebilirliğinin sigortası sayılabilecek iktisadi, beşeri ve askeri güçleri var.

Onlar uluslararası sistemin mazlumlarıdır.  Dünya “Ay'a giderken En Az Gelişmiş Ülkeler’in (EAGÜ) yaya kalması” bu ülkelerin kabahati değildir. Kürede bazıları postmodern digital bilgi çağını yaşarken diğerlerinin taş devrine rahmet okutacak koşullarda yaşaması, insanlık adına sürdürülebilir geleceği mümkün olmaktan çıkarır. Birilerinin yemesi diğerlerinin onları seyretmesi eninde sonunda küçük ya da büyük kıyameti koparacaktır. Ülkeler arasındaki gelişmişlik farklarını en azından insani düzeye getirmedikten sonra dünyada adil bir düzenden de söz edilemez.

...

İktisatın kurallarından biri de şudur; Dünyada paylaşılabilecek pasta sabittir, ancak (bireyler, şirketler ve ülkeler için) paylaşım oranları her zaman değişkendir. Paylaşım, Gelişmiş Ülkeler lehine artarken En Az Gelişmiş Ülkeler aleyhine ve sürekli azalmaktadır.

Umut fakirin ekmeğidir”. EAGÜ’de bireyler umut yer, umut içer ve umut solurlar... Ortalama seviyede müreffeh yaşam umudu, ölüm riskini göze alıp göçe kalkışacak kadar fakirin gözünü karartır.

Yoksulluğun zorunlu olarak beslediği göçün yönü; En Az Gelişmiş Ülkeler’den Gelişmiş Ülkeler’e doğrudur. Göçmenler gittikleri ülkelere sorunlarıyla birlikte gelirler. Göçmenlerin “köprü” ülkelerinden Türkiye, iktisadi ve sosyal gelişmesini bu hızla sürdürürse refaha hicret edenler için bir geçiş ülkesi olmaktan çıkıp hedef ülke hâline gelecektir.

...

Mevcut küresel sistem, 20. Yüzyıla dünya çapında iki savaşı sığdırabilecek becerideki(!) kuşakların, İkinci Dünya Savaşı sonrasının konjonktöründe inşa edip kucağımıza miras olarak bıraktıkları yapıdır. İkinci Dünya Savaşı yıllarında uluslararası yasal zemin şekillenirken doğanlar (1945) şimdi 66 yaşındalar. O yıl 10 yaşında olup  sanayi devriminin kazanımı modern silahların kullanılarak, tarihin kaydettiği en büyük insan kıyımına şahitlik edenler 2011 itibariyle 76 yaşındalar. On yaşındaki insanın, kurulan düzende katkısı olamayacağına göre sistemi inşa edenlerden hiç biri hayatta değil artık.  Keşke giderken, yanlarına kucağımızdaki sistemi de alıp götürmüş olsalardı.

Bu hâli ile sistem günümüz koşullarında sorun çözmekten uzak, eski meseleler bakiyede dururken, ardı ardına yeni çatışma ve sorun alanları üreten bir yapıdadır.

Küresel sistemde Gelişmiş Ülkeler [en zengin yediler, G-7] koymuştur kuralı. Ve altını, hep onlar toplamaktalar. Dünya nüfusunun %15’ini teşkil etmelerine rağmen küredeki gelirden elde ettikleri oran % 74’tür. (World Development Report)

...

Süper lige çıkmak için alt ligde iyi mücadele edip lider olmak gerekir. Hiç kimse durup dururken sizi uluslararası ilişkilerin süper ligi “Gelişmiş Ülkeler” kategorisine paraşütle tepeden indirmez. Uluslararası ilişkilerinizi atılacak bir taşla yıkılabilecek sırça köşk üzerine ve yüzeysel değil, ağacın kökleri gibi kılcal bir dağılımla enine ve derinliğine inşa etmeniz gerekir. Bu bakımdan Türkiye’nin BM En Az Gelişmiş Ülkeler 4. Konferansı’nı yapması, ötesinde inisiyatif alıp 10 yıllık bir süre için üstlenmesi insanlık adına önemli bir fırsattır. Eğer daha önceki toplantılarda uluslararası toplumun yaptığı gibi suya yazı yazmazsa...

Ülkemizin uluslararası operasyona çıkabilme kabiliyetine sahip İnsani Yardım Dernekleri ve ulusal kalkınma ajansı TİKA ile yaptığı kalkınma yardımları tecrübesi önümüzdeki on yıl için yapılacakların bir çeşit stajı bile sayılabilir.

...

Oyunu kuralına göre oynamaktan daha önemli olan şey oyunun kurallarını belirlemektir. Bütün bu çabalar da mutlaka tutarlılıktan beslenmesi gereken oyunun kuralını yeniden belirleme ya da ona etki etme çabasıdır.

Demokrasilerde “çobanla elit(!) olanın oyu eşittir”. BM’de ABD ile en az gelişmiş herhangi bir ülkenin oy hakkı da eşit ve tektir. Ancak küresel elitlere(!) geçmişin konjonktöründe tanınmış ve günümüzde hâlâ geçerli olan “veto hakkı” bu eşitliği bozup küresel maşer-i vicdanı (kamuoyunu) kanatan bir uygulamadır.

Türkiye 49 En Az Gelişmiş Ülke ile ilgili BM nezdinde 10 yıllık insiyatif almakla EAGÜ (öğrenelim bu kısaltmayı) adına konuşma hakkını da zımnen elde etmiş oluyor. Ülkemiz her yıl 200 milyon dolara yakın parayı bu ülkeler için kendi hazinesinden harcanmak üzere ayırıyor. Dünyada hak ve adaletin tesisi konusunda insanlığın ortak vicdanına hitap edebilecek meşru mikrofona konuşma fırsatıdır aslında satın alınan.

Mazlumların sesi olurken havanda su dövmek Türkiye’ye yakışmaz. Aşama aşama, somut ve ölçülebilir neticeler elde edip insanlığın ortak vicdanı adına, müspet sonuçları 10 yıl sonra dünyanın önüne koyamaz ve 2 milyar doları toplantı endüstrisinin profesyonellerine yem yaparsak neye yarar ki “meşru mikrofon”.

İhsan Toy - Haber 7
ihsantoy@tasam.org

Yorumlar6

  • mevhibe inal 12 yıl önce Şikayet Et
    Kıyamet... Kıyamet pasta yerine ekmek yemekten çıkmaz. Önemli olan bağımsız olmak ve seçme şansının olmasıdır. Ekmek yiyerek mutlu olan da olabilir. Pasta yiyenlerin, obez vucutları, evleri, arabaları, banka hesapları ile gözlerinin doymadığı ortada. Taş devri yaşadığı!! söylenen bazı ülkelerin de petrol, elmas, altın, toprak zengini olduğu ortada. Ugandanın yardım diye gönderilen gmolu mısırları istemediği, bazı şirketlerin ucuz aids ilacı aldı diye Afrika ülkelerine baskı yaptığı biliniyor. Kıyamet. Aids-ebola gibi labaratuvar virüsleri, gmo tohum-hayvan gibi laboratuvar gıdalarının nufus planlaması olarak kullanılması..aç gözlü uluslararası sirketlerin hükümetlere baskı yaparak, nufuzluları lobbycilikte kullanarak, zengin ve nufuzluları da ortak ederek ülkelerin doğal kaynaklarına el koyup, şirketlerinin tekelleşmesi ile olur. Süper ligin kuralı, ya bizimlesin, ya karşımızdasındır. Karşı olanların da yaşam hakkı yoktur...
    Cevapla
  • MUSTAFA SUNA 12 yıl önce Şikayet Et
    ZENGİN YAŞAYAN FAKİRLER. Bizim ülkenin fakirleri zengin yaşadığı için fakir; ben fakir yaşadığım için zenginim. Bizim kızın cep telefonu 200 tl.lik; Fakir-fukara fonundan fakirim diye babası düzenli yardım alan arkadaşının cep telefonu 400 tl.lik; anlayın işte; her-şey fakirlik edebiyatında gizli.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • mikail 12 yıl önce Şikayet Et
    Zekat. Çaredir.
    Cevapla
  • Yol Ben 12 yıl önce Şikayet Et
    “İçki bütün kötülüklerin anasıdır” aforizmasında. aforizma değilde türkçe karşılığını yazsaydınız, makalenin etkinliği artardı diye düşünüyorum. Yine de "yok"sulun halinden anlamaya çalışmak bile çok güzeldir.
    Cevapla
  • alperen eren 12 yıl önce Şikayet Et
    keşke.... çok güzel tespitler ama keşke ülkelerin "silah harcamalarına" da deyinseydiniz.En büyük harcamalar bu alanda yapılıyor ve bence bu yapılmış ve şuan yapılan savaşların-ayaklanmaların en büyük sebebi.Bu harcama kısılmadıkça, ve buraya harcanan paralar EAGÜ'e yönlendirilmedikçe bu içler acısı durum, kaotik ortam ve açlıktan ölmeler devam eder ve bunu vebalide hepimizedir.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat