Güzellik medeniyetinin izinde

  • GİRİŞ23.08.2014 11:29
  • GÜNCELLEME23.08.2014 11:29

 İnsanlığın kalbindeki kandili yakıp dışarıyı da kamaştıran bir medeniyet öncelikle kâmil insan yetiştirmekle anlamını bulacak. Kâmillerin insanlığın tüm hakikatini cem eden özellikleri, evrensel dili, 'güzel ahlak' ve edebi yer ve göklerin nurudur diyebiliriz. Onlar 'aşk şahidi' olduklarından diridirler ve sözleri canlı sözdür.

Geçen yazımda bu cümlelerle sözünü etmeye başladığım medeniyet inşa sürecini kalbin kemaline bağlamakla işe başlamıştım. Uzun ince bir yol bu. Toplumsal mühendislik fikrine olabildiğince karşı durarak çoklu bir maneviyat ittifakından söz edebilmek gerekiyor her şeyden önce. Dini, ırkı, mezhebi, kökeni tarif etmeden, bunların hiçbirini putlaştırmadan ve tahakküme yol açmadan: Kalbin anadiliyle konuştuğumuz bir hakikat bilincine yaklaşmak, insanlığın her şeyden evvel kâinata sunacağı ortak katkısıdır diye düşünüyorum.

Önceki yazımda bahsettiğim çok birimli, çok kollu bir medeniyet enstitüsünün insanlığa yapacağı katkı bu yüzden çok kıymetli. Böyle bir kurumun ne tür icraatları olabileceğine geçmeden evvel, toplumsal kıyamın sosyolojik, siyasi, ekonomik yönlerini ele aldığım pek çok yazımdan farklı olarak, bu yazıda biraz da işin 'nefs eğitimi'ne bakan yönüne değinmek istiyorum.

Medeniyet inşası ihtiyacımızın toplumsal hayatın içinde bir arzu sosyolojisine tekabül ettiğinden hareket ediyorum, çünkü yıllardır canlı tanıklığım hep bu yönde. Öte yandan 'medeniyet inşası,' 'Yeni Türkiye' veya 'yüz yıllık parantez' gibi kavramlardan söz ettiğinizde ya idealist olarak kodluyorlar sizi, ya hayalci, ya da mesela Osmanlı nostaljisine kapılmış olduğunuza hükmediliyor. Hiçbiri değilse, en azından 'kültürel emperyalist' bir hırs içinde olduğunuz söylenecektir. Bölgesinde ona buna kafa tutan liderlerle gerçek anlamda büyük devlet olamayacağınız da muhakkak bir kere söylenir.

Toplumsal zihniyette ve gündelik hayatın dip akıntılarında karşılığı canlı olan bu olguları ironize eden muhalif yakın çevreme hak vermesem de anlayabilecek kadar içinden geliyorum. Alaycı bir dille bu kavramların içini boşaltmaktan aldıkları zevki ve aidiyet duy-gusunu ancak böyle bir karşı çıkış üzerinden oluşturabilmelerini ilgiyle izliyorum.

http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/leylaipekci/guzellik-medeniyetinin-izinde/55487Devamı için tıklayın >>>

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat