.....

....

....

.

“Özgür basın susturuluyor, yolsuzlukların üstü örtülüyor, yargı bağımsızlığını yitiriyor, Türkiye radikal İslamcı örgütlerle işbirliği yapıyor, hızla tek adam otoriterliğine doğru savruluyoruz, Batı’yı karşımıza aldık, tüm dış sorunları elimize yüzümüze bulaştırdık, yapayalnız kaldık. Masum kişiler içeri tıkılıyor.”

Hatayı terk etmekte ne kadar da dirençliyiz.

Hem Bahçelievler’de Taşhiyecilere yapılan baskınlarda ele geçirilen sis bombasıyla Zir vadisine yapılan kazılarda bulunan sis bombasının seri numaralarının aynı olduğu ortaya çıkmış.

Katolik dünyasının ruhani lideri ve Vatikan devletinin başkanı olan Papa’nın ziyaretiyle Vatikan’a gençliğimde yaptığım ilk ziyaretimi hatırladım.

Kahvede oturmuş kitap okuyordum.

Yedi sekiz yıl kadar önce, bir yaz vaktiydi.

Gündelik hayatın tamamlanmamış bir şimdisi var. Bitimsiz, kesintisiz bir yol alış.

Gezi olaylarında ve 17 Aralık'ta olduğu gibi Kobani'de de hararetle 'çözüm süreci bitti' diye analiz yapanların pek çoğu yakıp yıkmayı, insanlara saldırmayı, öldürmeyi, sokakları ateşe vermeyi, hedef göstermeyi, nefret kamçılamayı aynı duyarlılıkla analiz etmedi.

İki yıldır çözüm sürecinin çökmesi için elinden geleni yapan iç ve dış aktörler, tüm müttefikleriyle bir arada yeni bir deneme / ölçüm yaptılar.

Şimdi Işid'in elinde rehine olan vatandaşlarımızın sağ salim kurtarılmış olmalarına seviniyoruz.

Günün ilk ışıklarında dünya nasıl da masum. Bahçede yapraklar hışırdıyor. Kediler gurulduyor.

Medeniyet inşasında toplumun ruhunu oluşturan temel taşlardan bahsederken kuşkusuz ana malzememiz 'güzel insan'.

2007'deki ilk taslaktan beri çok farklı kesimden gelenler hep birlikte anayasa çalıştaylarına katıldık.

Yarın oy vermeye giderken neye oy vereceksiniz? Neye oy vermeyeceksiniz?