'Cihana gelmeden maksat şu tatbikatı görmektir'

  • GİRİŞ27.12.2013 08:45
  • GÜNCELLEME27.12.2013 08:45

Şu şöyle patladı, beriki böyle çatladı, proton, nötron, elektror, takyon, katyon kuark, plank vs vs… ve alem önümüzde duruyor.

Allah katında ise her şey bir andı. Ol dedi ve oldu. Bize göre ise o olmaya devam ediyor.

Evet, Allah'ın indinde önce ve yalnız sonuçlar vardır. O sonuçlara nasıl varılacağını bilmemizi için de ilim dediğimiz silsile-i meratib[2]i yaratmıştır. Onun kudretini, efalini taklit edebilelim diye…  

Neydi maksat âlemi var etmekte?

Bilinmek!

“Ben gizli bir hazine idim, bilinmek bana sevimli geldi”. Ve âlemi var etti. Sonra da o âlemin içine, müdrik olan insanı yerleştirdi ki, bilme işi kemale ersin! -Biz insanlardan başka da bilen var çünkü-  Ama bizler 300 milyon senedir, bu iş nasıl oldu, nasıl meydana geldi tartışıp duruyoruz. Bitmiyor, bitmedi, bitmeyecek…

Bugün siyaset ve cemaat âlemimizde yaşanmakta olanlar da oldu ve bitti. Bundan sonra sadece o neticeyi neden hak ettiğimizin manevi gerekçelerinin tezahürüne tanık olacağız! Ve tabii doğacak her yeni kanıtı, her iki taraf da kendi haklılığının gerekçesi yapacak…

Yaşanan olaylar, esasında bize sınavda sorulan sorular gibidir.  Mesela, hukuk ya da ekonomi alanında tahsil görenlere bazen bir vukuat veya bir ekonomik kriz profili çizilir, sonra da öğrenciye sorulur çözümlemesi için.

Hoca öğrencinin meseleye yaklaşımından, neticeye varış şeklinden, o disiplinin kurallarını anlayıp anlamadığına karar verir; ya sınıfı geçirir ya da tekrarını ister…

Yaşanmakta olan hadiseler de bizim imanımız, insaniyetimiz, ahlakımız, dostluğumuz, vefamız ve duruşumuzun netleşmesini sağlayacak cinsten şeylerdir. Hadiseler karşısında tavır alırken, Rabin rızasını mı gözetiyoruz, nefsimizin ihtirasını mı tercih ediyoruz, açığa çıksın diye. Sonunda o sahne kapanır, iş Allah'ın dediği yere varır. Ama o hadiseye yaşayan herkes, amel defterine sayısız haşiyeler düşürmüş olur. Rabbin huzurunda karnemizi alırken, ‘hal ve gidiş hanesi iyi veya pekiyi ise” yırttık demektir. Aksi takdirde va esefa!

Bu hayhuy içerisinde bu yazımın kale alınmayacağını biliyorum.

Benden de bir tarafa oturup öbür tarafa çemkirmemi bekliyorsunuz ama inşallah yapmayacağım. Geçenlerde öyle bir yazı yazdım bedduadan sonra. Gece yazdım ama göndermedim. Sonra rüya gördüm ve vaz geçtim. Anladım ki, bulunduğum yerde durmalıyım.

Öyle yaptım. Ben size sadece, aldığınız her tavrın hesabını vermek zorunda kalacağınızı hatırlatayım.

Şahsen benim gönlüm ne ‘reis'ten[3]  vaz geçiyor ne Muhterem Hocam'dan[4].  

Onların arasındaki kavga beni fazla ırgalamıyor. Çünkü bazen kader, iki hak ehlini de birbirine düşürür. Ta ki müminleri, bir de onlar üzerinden imtihana atsın diye… O iki zat, birbirinin hakikatlerini bilmedikleri için birbirleriyle kavga edebilirler. -Geçmişet Abdülhakim Arvasi Hazretleri ile Bediuzzaman arasında geçen tartışma gibi- Makamı, onlara denk olmayanlar o kavgaya dâhil olurlarsa muhakkak ki hata ederler… O yüzden girmiyorum. Çünkü bazen onun, bazen bunun yaptıkları aklıma sığmıyor.

Ben iktidarın, cemaati neden küstürdüğünü anlayamıyorum. Zira benim bildiğim, hükümet kavgayı başlattı ilk, YÖK üzerinden. Üstelik belki on kere “Ey Ak Parti sizin en büyük başarınız Nurcuları da Milli Görüş çizgisinden gelen bir ekibe oy vermeye ikna etmenizdir” dediğim halde…

Ben Hoca Efendinin neden öyle ağır bir bedduada bulunma ihtiyacı duyduğunu da anlayamıyorum. Bu durumda, ya Musa makamını takınıp ikide bir Hızır'ı taciz edeceğim “ vay nasıl bunu yaparsın?” diye.  Ya da sabırla bekleyeceğim ki o anlatsın “neyi niçin yaptığını”. İnsanların yüzde 99.9'u Hızır'ı “neden bunu yaptın” diye taciz ediyor… Hakları da yok değil! Çünkü Müslüman anlamadığını sorma iznine sahiptir. Karşısındaki resul bile olsa!

Yapacak bir şey yok. İnsan bu! Tabiatı acûl! Sonunda görecek neye müstahak olduğunu amma oraya varıncaya kadar bari dilini tutabilse, kendine yeni veballer yüklemese.

Peygamber efendimizin (asv), Kehf suresindeki o ayetler indikten sonra “Ah kardeşim Musa! Biraz dilini tutabilseydin, daha neler görecektin” dediği aktarılır… Bizler de acele etmesek, yani Hızır'ı bıktırmasak, belki çok daha büyük hikmetler yaşayacağız… Ne ise olacak, olacak…

…..

2003'te Sevgili başbakanımıza bir mektup göndermiştim. Önünde çok güzel günler bulunduğunu, 80 yıllık bir çabanın meyvelerinin bu tarihlerden sonra devşirilmeye başlanacağını, bunun da kendisinin eliyle ümmete bahşedileceğini, buna karşılık, yapması gerekenin de, zamanın ve siyasetin biz Müslümanlarvi cemaatler arasına soktuğu kalbi nefretleri ortadan kaldırmak olduğunu hatırlatmıştım. Ve demiştim ki “sakın ha sakın, o başarıları kendi eserin bilme! Bilirsen sen ve ekibin şöyle şöyle olur”.

O mektubu okuduğunu biliyorum. Çünkü ondan sonra iki yakam bir araya gelmedi… Meseleyi tilkinin kuyruğu meselesine dönüştürmeyeceğim. Ama diyeceğim ki “Ey reis, yüreğin artık o kadar büyümüş, göğsün o kadar genişlemiş olmalı ki ümmetin tüm kesimlerini kucaklayabilecek kapasitedesin. Allah 32 diş vermiş, bir dili korumak için. Onu yap!”

Ve sevgili hocam, vallahi size laf etmeye haddim müsaade etmiyor. Ama insanlığın tümünü kucaklayacak kadar geniş olduğunu bildiğim yüreğinden o nefret dolu bedduaları nasıl ve niçin çıkardığını hala anlayabilmiş değilim. Meşrebinin aslı olan İseviyette bir yanağına vurana öteki yanağını göstermek de varken, neden öfke cihetini ihtiyar ettin anlamıyorum. Anlamaya da çalışmıyorum amma sadece anlamıyorum.  Cenab-ı hak “leağlibenne ene ve rusulî” buyurmuş. Neden telaş ediyorsunuz?

Sizin için kaygılara düştüğüm bir gecede, bana o sıkıntılarınızdan nasıl kurtulacağınız gösterilmişti. Enbiya Suresinin 83-94 ayetlerinden size bir ‘meab' oluşturulmuştu. Onu size ulaştırdım ve ardından Amerika'ya gidiş tahakkuk etti!

Hani bu günlerde, reis ile, birbirinize yaptığınız iyilikleri hatırlatıyorsunuz ya, bendeniz de size olan muhabbetlerimi hatırlatmak istedim…

VE BİR KAÇ RÜYA

Bana çok rüya gelir yorumlamam için. O yüzden de insanların ne düşündüğünü, İŞLERİN NEREYE DOĞRU AKTIĞINI çoğu sosyal yorumcudan dahi iyi takip edebiliyorum diyebilirim. Geçenlerde -adını vermeyeceğim- cemaatte uzun süre kalmış şimdilerde de dostluğu devam eden ama biraz gevşetmişimin ilginç bir rüyası bana ulaştırıldı:

Birincisi

Rüyasında bir duvarın yarıldığını görüyor. Yarılan duvarın ötesinde yemyeşil bir arazi görünüyor. Bakıyor yaşlı nur yüzlü biri o yeşilliklerin içinde bir duvarın dibinde oturmuş. Derken bir bakmış ki karşıdan Resululah geliyor. Yanında dört halifesi ve bazı dostları var. Hepsi askeri kıyafet içinde... Peygamber efendimiz gelip o mübarek zatın huzurunda duruyor. Sert bir ifade ile, o zata “Ümetimin içine fitne sokmayın” diye üç kere tekrar ediyor. O zat ayağa kalkıyor ve tam o anda anlıyor ki o mübarek yaşlı zat Hz. İbrahim'dir! Hz. İbrahim mahcup bir şekilde “Emrin olur Ya Rasulallah, emrin olur Ya Rasullah” diyor. Bunun üzerine savaşmak için gelmiş gibi görünen Peygamberimiz arkasını dönüp gidiyor.

İkincisi:

Benim gördüğüm bir rüya!

Rüyamda Kılıçdaroğlunun evindeymişim. Sanki danışmanıyım. Sevimli bir oğlu var. Onunla çocuksu konuşuyorum. Kılıçdarolu da güya İstanbul'un başkanı imiş. Rüyanın içinde, bunun benim açımdan iyi bir şey olup olmadığını zihnimde tartışıyorum ama ordayım. Acilen ayrılmalıyım diyorum. Ayrılmak için kalktım ama uyandım.

İçimde konuşan tabirci, “sen bu rüyada Türkiye'yi temsil ediyordun”, dedi!

Üçüncüsü:

İstifaların sabahında gördüğüm bir rüya!

Rüyamda beni bir kuyuya atıyorlar. Kuyuya düşerken bakıyorum ki demir bir merdiven var. Tutundum ve hızla yukarı çıktım. Sonra bir kere daha beni kuyuya attılar bu kere de sanki kuyunun dibinde bir fırlatıcı varmış da o beni kuyunun ağzına fırlatıyor. “Bu Allahın bana açık bir ikramı diyorum ve tutunup çıkıyorum”.  Sonra orada bulunanlarla birlikte büyük bir binaya gidiyoruz. Hepsi sessiz ve siyahlı giyinmişler. Başlarında kukuleta var. Yüzleri de kapalı. Bodruma iniyorlar ben de sanki mecburmuşum gibi onları takip ediyorum. Birden kendi kendime  “Bunlar beni kuyuya atanlar değil mi? Niçin onlarla bodruma ineyim ki!” diyorum. Ve orada durdum, onlar aşağı indiler ben üst kata çıkan merdivenlere yöneldim. Ve uyandım.

İçimdeki muabbir bu kere bana “Sen bu rüyada Tayyip Erdoğan'ı temsin ettin” dedi…

Allah hayretsin… Tabiri içinde rüyalar. Hele “Erdoğan” beyin istifası… Tam bir kuyuya atma operasyonu.

Bence Tayyip Erdoğan artık etkin ama sükûnetli bir yol ihtiyar etmeli. Birleri onu bodruma indirmek istiyor!

Allah bu millete ve ona hizmet edenlere merhamet etsin!




[1]) Yazılmış alnına her neyse filin, reddi nâ kabil

    Hüner, şu defteri a'mâl-i ömrü hoşça dürmektir!

   Musaddaktır bu dava ta ezelden mühr-i hikmetle

   Cihana gelmeden maksat şu tatbikatı görmektir.

    Neyzen Tevfik!

[2] Hazerat-ı Hams. Beş evreden geçerek edvarı alemi tamamladı. Eşya Ceberutta idi, Lahuta indirildi, Nasut halini aldı, melekuta dönüştürüldü ve mülk halinde tezahür etti…

[3] -ki benim adımı bile duymak istemediğini en az bir kaç kişiye söylemiştir-

[4]  -ki bir kere bile kendi işlerine beni katmamışlardır ve değer vermemişlerdir-

Yorumlar20

  • muhammed seyfi 10 yıl önce Şikayet Et
    Hizbu'n Nasr. Sayın hocam düşmana karşı okunacak duayı müminlere karşı okumanın hikmetini nasıl anlayabilirz???
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Abdürrahim Çokgüngör 10 yıl önce Şikayet Et
    13 Aralık yıldız yağmuru neyin habercisi. 1* 1435 ile ilgili 13 tevafukunu anlatırken 13 Aralık günkü yıldız yağmuru eksik kaldı. Hz. Peygamberin zuhuru öncesinde sıkça görülen yıldız yağmurunu ehl-i hak, sema ehlinin şenlikli bayram sevinci olarak görür. Çünkü Hz. Peygamber ehl-i küfür ve dalalet için bir niran-ı muhrika (yakan ateşler) ve ehl-i hidayet için envar-ı müşrika (doğan ışıklar) kaynağı olduğundan gaybi ve semavi işarettir. Bediüzzaman Rumuzat-ı Semaniye’de kainatın Cenab-ı Hakkın Kuran-ı Kebiri olduğunu, ulvi ve sufli surelerinuin birbirine bakıp birbirinin nüktelerini izah ettiğini anlatır. Sema Suresi’nde Allah isimlerinin yazılı olduğu yıldızlar ve onlardan fışkıran nurani noktaların birer işaret hükmünde olduğunu belirtir. Ve “Kendimizce bir fal-i hayr addetmeliyiz”der. Sema Suresi’nin ayetlerinden yıldızlar, Hz. Yusuf’a (SA) rüyasında saltanatının ihbar-ı gaybi habercisi oldu.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Abdürrahim Çokgüngör 10 yıl önce Şikayet Et
    Cenab-ı Allah’ın yemini fecre, 89. sure, seçim 89. gün, . 2* Fecr-i Sadık’ın mübeşşiri Bediüzzaman, yıldız yağmurunu Tekvir Suresi’nin 2. ayetinin numunesi olarak görür. Sonraki 5-6 surede de semavi hadiseler var. 2. Feth-i İstanbul için hicri1435 tarihi çok önemlidir. 13’lü tevafuklarla da destekleniyor.Yalnız ülkemiz değil bölgemize tasallut olan fitne boğaza dayandı. Bir çeşit İstanhbul işgali, 31 Mart gibi bir durumla karşıyayız. Akifi’in şiiriyle: Bunaldı milletin afaka bir sabah ister. 89. Sure Fecr, yılın 89. gününe işaret ediyor sanki. 30 Mart seçimine. 1+3’ün ilki zaferi o gün mü? 13 tevafuku onu gösteriyor. Ayrıca fethi engelleyen bir Cibal-i Baba da sahnede ve hedef tahtasında. 89. gün sonu olabilir. Öyle olunca feth-i mübin yakındır. Yıldız yağmuru, 17 Aralık,25 Aralık operasyonlarına niran-ı muhrika olur inşallah. Ra’d 13 hükmünü icra edecek. Cibali Baba taifesi zor durumda. Tokat indi inecek. Mevlam güzel eyler. İnşallah.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • şakir yüksel 10 yıl önce Şikayet Et
    Ömer emre kardeş!. takma rüyaları kafana! Memlekette büyük olaylar olacağı/olduğu vakit, insanların ekseriyeti böyle rüyalar görür. Memleket sevdalısı olduğuna delalettir.
    Cevapla
  • Uçan Osmanlı 10 yıl önce Şikayet Et
    kekeme hamdi kardeş.... Risaleleri sadeleştirerek tahrif eden kim? Beddua etmedi diyorsun bedduanın öncesini dinle bakalım. Zaten Gülen hazretleri bir şey söyler nedense 7,5 milyar yanlış anlar. Ben bu zamana kadar Gülen'in bende yanlış söz söyledim dediğini duymadım. Yanlış yaptırmıyorsunuz maşallah madem o kadar hamiyetlisiniz kardeş içinizden halletseniz hocam yanlışsın bak 80 darbesinde söylediğine... 28 şubatta, mavi marmara da söylediklerine yapma etme deseydiniz bende sizin elinizden öpeydim. Diyorsun ki abilere danışılabilir; sen meseleyi anlamamışsın mubarek o abi dediğin kimseler Risale-i Nurların hem hamisi hem naşiri hem varisidir. Mektup yazabilirlermiş... Heralde yani sana da sormasınlar bi zahmet. Biz bu gün Gülen hareketini tasvif etmiyor değiliz baştan beri bu böyle. Ama bir islam kahramanı olan başbakana bu kadar ağır gitmesi artık yeter dedirtti. Nurcu demeyin kardeşim camiamıdır hareketmidir deyin ama Nurcu olmaz.
    Cevapla Toplam 8 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat