Türkiye AB üyeliğini artık zorlamamalı - II

  • GİRİŞ19.11.2017 09:58
  • GÜNCELLEME20.11.2017 07:13

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine oy veren demokratik çoğunluğun taleplerini yerine getirmeye başlaması, geçmişte yapılan zulümler sebebiyle Dersim halkından devlet adına özür dilemesi, baldıran zehri içmek pahasına Kürt kardeşlerimizin demokratik temel hak ve özgürlüklerini vermeye başlaması, eğitimde 4+4+4 gibi değişikliklerin yapılması gibi tarihin dönüm noktası sayılabilecek adımları cesurca atması Batı, ABD ve Beyaz Türkler ile PKK’yı rahatsız etmeye başladı. Hemen arkasından MİT Tırları kumpası, PKK’nın Hendek Savaşları, Gezi Kalkışması, 17-25 Aralık Darbe Operasyonu, FETÖ’nün 15 Temmuz Darbe Girişimi ve İşgal Hareketi ve Referandum sürecinde Avrupa’nın düşmanca tutumu ABD’nin PKK/ PYD’ye 1300 tır dolusu silah, ekipman yardımı gibi gelişmeleri arka arkaya birer deprem etkisiyle yaşadık.

AB yolunda tıkanıklığın en önemli sebepleri; sözü verilen vize serbestisinin yerine getirilmemesi, mültecilere yönelik geri kabul anlaşmasının şartlarına uyulmaması ve yardımın yapılmaması, gümrük birliği probleminin aşılmaması. Başta Almanya, Avusturya, Belçika, Hollanda ve Fransa gibi ülkelerin Referandum sürecinde despotik, çirkin, antidemokratik “hayırcı” yaklaşımı, Avrupa’daki Türklere karşı insanlık ve hukuk dışı davranışları, yakılan camiler, evler ve öldürülen Türkler. Gezi Kalkışması ve 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin yanında yer aldılar. FETÖ, PKK ve DHKP-C’ye kol kanat gerdiler. Brüksel-Ankara hattı arası tıkandı. Avrupa ABD’de olduğu gibi İslamofobi üreten yabancı düşmanı faşist bir kıta haline geldi. Normalleşmenin yolunu kapattı. Adeta haçlı ruhuna sahip zorba, mütekebbir, tahakkümcü bir durum aldı.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) 25 Nisan 2017 günü Türkiye’yi “İnsan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokratik” açısından yeniden denetim altına almaya karar vermesi ile Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan’la aynı kümeye konulmamızı fırsat bilen batıcılar; “Bir Romanya, Macaristan ve Bulgaristan kadar bile olmadık. Bizim yerimiz Süper Ligde olan İspanya, Fransa, İtalya, Yunanistan gibi olmalı değil miydi?” dediler.  Keşke 15 Temmuz işgali gerçekleşseydi de Mısır gibi ABD ve Avrupa’nın teveccühüne layık olsaydık! O rüya kıtası Avrupa’da “Avrupalı” olmak için; değerlerimizi, inançlarımızı, tarihimizi hiçe sayıp alay konusu ettiniz, ömrünüz küfür ve hakaretle geçti. Ah Mahmut Esat Bozkurt, neden o dönem bastırıp da “Resmi Dini Hristiyanlık yapmadınız? Neden geçen 40 yılda; “Avrupa değerlerine” uygun bir strateji ile AB’ye üye olmadınız?  AGİT ve AKPM’nin raporları ülkemize karşı düşmanca bir aklın ürünüdür. Çünkü PKK Terör Örgütü ile yan yana gelmiş AGİT mensuplarından bir Alman Parlamenterin bağımsız, tarafsız olması beklenebilir mi? Aynı şekilde AGİT üyesi Danimarkalı bir parlamenter, nerede PKK toplantısı var orada nutuk atıyor, ‘hayır’ kampanyasına destek veriyor. Türkiye’de bazı köşe yazarları bütün bunları bilmelerine rağmen AGİT’in bağımsız ve tarafsız olduğundan dem vuruyorlar. Sonra da kalkıp utanmadan, sıkılmadan ve arlanmadan Erdoğan dilinin Türkiye toplumunu “gerdiğinden, AB değerlerinden uzaklaşıldığından” bahsediyorlar.

“Erdoğan diktatörlüğüne hayır oyu kullanın” diyen Avrupa’daki bütün yayın organlarının ve siyasilerin en büyük derdi: “Gelişen ve büyüyen Türkiye ve Erdoğan’ın güçlü liderliği.” Küresel kapitalizmin dünyadaki iğrençliklerini, suçlarını yüzlerine Das Kapitalci Marksistler değil Erdoğan vurmaktadır. Adaletten yana hangi Avrupa ülkesi BM’de “Veto Hakkının” antidemokratik faşist bir yol ve yöntem olduğunu savundu? BM adeta beşli bir “Amon Tapınağı”. II. Dünya Savaşı galiplerinin dayattığı güç fetişizmi. Güç putlarına tapınan bir tapınak mabedi. Bir orman kanunu. Milyonlarca insanın akıtılan kanı , yıkılan şehirlerin yerinden sürülen insanların üzerine bir sünger çekilmesi. Korkunç ve vahşi katliamların korunması ve rahatça üstlenilmesi. Bu küresel vahşeti içselleştiren insan hakları ve demokrasinin yılmaz ve yiğit savunucuları, paralı köleleri! Mazlumları terörist, insan hakları ve hukukun katilleri gibi lanse ettiler, etmeye devam ediyorlar.

Bu vahşi zulüm, fesat ve katliama karşı çıkarak “Dünya beşten büyüktür” diyen özgürlük ve adalet kahramanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “Diktatör” “Tek Adam” dediler. Bu durum bugünkü Neronların, Firavunların zulüm ve fesatlıkları karşısında susarak emperyalizmin savunuculuğunu yapan siyasi ve kültürel münafıklardır. Neden zulme, adaletsizliğe, vahşete ve emperyalizme karşı yükselen bir yiğit sese “Dünya beşten büyüktür” sözüne değer vermediniz? Neden zulmü alkışlayıp zalimlerden yana oldunuz? Neden “Veto” zulmünden dolayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklemediniz? İşte bunun için Erdoğan’a “diktatör” diyorlar. İnşallah bu tarihin akışı değişecek. Terör yok edilecek, mamur ve müreffeh Türkiye kıyamete kadar payidar olacaktır. Batı şunu unutmamalıdır; artık Erdoğan’sız bir Türkiye olmayacak.

Almanya Dışişleri Bakanı Gabriel, ”Başarısız Darbe Girişimi Erdoğan’ın politikasında bir dönüm noktası oluşturmak yerine daha fazla katalizör etkisi yaptı” ifadesini kullandı. Gabriel, “Türkiye’ye elimizi uzatmaya hazırız ama yeni bir başlangıç yapabilmek için Ankara’nın konuya ilişkin tavrında değişiklikler olması lazım.” diyor. Peki Erdoğan ne yapması gerek? “Erdoğan, Avrupa’nın parçası olmak istiyorsa, Avrupa’nın değerlerine, emir ve talimatlarına göre hareket etmesi gerektiğini” yine Gabriel şöyle ifade ediyor: “Hangi yolda gideceğine Türkiye karar vermek durumunda. Ya demokrasi ve hukuk düzeniyle güçler ayrılığı, basın ve düşünce özgürlüğü olan Avrupa ve Batı’ya! Ya da kriz ve gerginliklerle dolu şark bölgesine .” Peki, Ortadoğu’yu; kriz, gerginlik, savaş, göç, açlık ve sefalete sürükleyerek yaşanmaz hale getirenler kimler? ABD ve Batı. Bu bölgedeki teröristlere (PKK, DAEŞ) silahları kim veriyor? ABD ve Batı. Ülkemize ve Avrupa’daki vatandaşlarımıza karşı acımasızca ve hayâsızca davranan ABD ve Avrupa’nın yanında yer alan tepeden inmeci Jakoben, Kemalist laikçilerin söylemleri ile PKK ve FETÖ destekçisi Batı’nın söylemleri arasında ne fark var? Hiç. Erdoğan demiş ki;  “Bugünün hasta adamı Avrupa’dır.”, “Avrupa Birliğini referanduma götürelim”, ”İdamı onaylarım”, “Bizim bunların kriterlerine artık ihtiyacımız yok?” Avrupa’nın nefret dolu söylem ve yaptırımlarına, hastalıklı bakış açılarına, önyargılarına ve düşmanlıklarına karşı Erdoğan başka ne demeli?

Batı ve işbirlikçileri Erdoğan için; “diktatör, tek adam” diyerek olumsuz bir algıyı meydana getirme gayretindeler. Bundan rahatsızlık duyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “…. Gazetelerinizde ikide bir diktatör, diktatör, diktatör diyorsunuz. Diktatör deme özgürlüğünüz var, Erdoğan’ın size “Faşist” deme veya “Nazi” deme özgürlüğü yok. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanına diktatör diyeceksiniz, bunlara faşist dediğimiz zaman beyler rahatsız oluyor. Nazi dediğimiz zaman rahatsız oluyor… Faşistsiniz faşist…”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hayırdır, Vatikan’da niye bir araya geldiniz? Papa’nın huzurunda niçin toplandınız? Roma ne zamandan beri Avrupa Birliği Üyesi oldu? Ah, Haçlı İttifakı kendisini önünde sonunda gösterdi.” Şeklinde yaptığı konuşmalar Batı işbirlikçisi “Kadife Devrimciler” batının yanında yer alarak onların ağzı ile konuştular. Neredeyse tüm Avrupa ve ABD’de var olan “Başkanlık Sistemine” geçiş için Anayasa değişikliğine, Venedik Komisyonu raporunda; “Türkiye AGİT/AKPM raporunu dikkate almalı aksi durumda Avrupa Türkiye’ye karşı tek ses olmalıdır”, diyor Merkel. Merkel’in Türkiye demokratik sistemden vazgeçiyor, otoriter bir sisteme geçiyor. “Bu anayasa ile AB Üyesi olamaz…” demiş olması eski Türkiye ile yeni Türkiye’yi karıştırıyor olması demektir.

Vize serbestisi, Kıbrıs, Gümrük Birliği, Mülteciler, FETÖ, PKK ve DHKP-C konularında Avrupa Türkiye ile açık ara bir savaşa girmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AB konusunda attığı bütün müspet adımlar karşılıksız kalmıştır. Avrupa, “Ah o eski Türkiye! Nerede o Türkiye! İstediğinizi yaptırdığınız, karşınızda hazır ola geçen, 70 sente muhtaç olan, birkaç kuruş almak uğruna kapınızda yatan…! Bir Türkiye’yi hayal ediyorlar ve hala oradalar.” Şantaj, tehdit, ambargo, Terör destekçiliği gibi salvolarla bu ülkeyi hizaya getirmek istiyorlar. Bu ülke eski Türkiye değil, hala anlamadınız mı?

Sonuç itibariyle,

AB ile kopuşa evrilmenin sebebi de sonucu da Avrupa’nın kendisidir. Hiç kimse Türkiye’den teslimiyetçi politikaları beklememelidir. Avrupa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bütün olumlu gayretlerine rağmen normalleşmenin yolunu kapatmıştır. Erdoğan düşmanlığının sebebi, Türkiye’nin büyük bir güç olma yolunda bütün çelmelere rağmen ilerlemesi ve Emperyalizmin karanlık oyunlarını bozulmasıdır. Erdoğan, ABD’yi, Avrupa’yı ve tüm dünyayı adil ve insan haklarına dayalı bir düzene davet ediyor.

Adaletten, haktan yana mazlumların sesi olan bu “çağrı” bir gün hayata geçecektir. Çünkü ilelebet zulümle âbâd olana, dünya tarihi şahit olmamıştır. Onlar zulümleri nedeniyle yok olmuşlardır.

Allah (c.c) “Hiç şüphe yok ki Allah adil davranmayı, iyilik yapmayı ve yakınlara karşı cömert olmayı emreder. Ve her türlü utanç verici hayâsızlığı, selim akla ve sağduyuya aykırı çirkinliği ve sınırları hiçe sayan taşkınlık ve azgınlığı yasaklar. Size bu öğütleri verir ki sorumluluklarınızı aklınızda tutabilesiniz” (Nahl Suresi -16) buyurmaktadır.

Artık bu kapıda beklemenin bir anlamı kalmadı. Onurlu ve şahsiyetli yaşayalım. Gerekirse ölelim. Kendi yağımızla kavrulalım.

Vesselam.

 

Mehmet Doğan - Haber7

Yorumlar7

  • Lokman 6 yıl önce Şikayet Et
    Sayın Müdürüm, sizin de dediğiniz gibi onlar ne güclü bir müslüman devlet ne de güçlü ve bilinçli bir lider isterler. (Türkiye ve Sayın Cumhurbaşkanımızı ) bunlar da bizde oldugu icin Allah'a şükürler olsun.
    Cevapla
  • Nezir Demircan 6 yıl önce Şikayet Et
    Sayın Hocam, dediğiniz gibi gelişen ve büyüyen bir Türkiye istemiyorlar.Belli ki Osmanlının azametinden bihaberdirler.İnşallah daha çok bilmedikleri şeyleri onlara aheste aheste öğreteceyiz.Vesselam.
    Cevapla
  • Fadime Ekici 6 yıl önce Şikayet Et
    Dün Rahmetli Erbakan'a düşman olanlar bugün de Erdoğan'a düşmanlar. Niçin? Çünkü Müslümanlar.
    Cevapla
  • Ahmet sarıhan 6 yıl önce Şikayet Et
    Sayın hocam alla sizlerde ilelebed razı olsunsizlet çok güzel ve gerekli bir şekikde yazmişsiniz avrupa birliği hırıstiyan katolik kiliseler birliği onalar canlı canlı kız çocuklrını toprağa gümen dedelerinin torunları kültürleri belidir terorün fabrikasıda ham made ayni malzemeden oluşur ama model farkı var abd terorü imal etmese silahını nasıl satar orta doguya basıl gelir allahu azimişan sayın recep tayip erdoğana sıhati afiyet versin hain ve kem gözlerde korusun sayğılarımla
    Cevapla
  • Servet Doğan 6 yıl önce Şikayet Et
    Biz istemekte istemeseler zaten avrupa birliğine bizim gibi müslüman bir ülkeyi sormazlar. Çünkü bu oluşum bir haçlı birliğidir. Elinize kaleminize sağlık sayın hocam.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat