Sistemleşmeyen eğitim sistemimiz

  • GİRİŞ25.11.2017 09:22
  • GÜNCELLEME27.11.2017 07:10

Örgün, mesleki ve teknik eğitim içerikli bir çok sempozyum, çalıştay, panel ve toplantılara gerek konuşmacı gerekse dinleyici olarak katıldım. Şimdiye değin herkesi aynı oranda memnun edecek; sendikaların, odaların, üniversitelerin ve diğer sivil toplum kuruluşlarının taleplerine cevap verecek, ortak bir mutabakatla ortaya çıkmış bir sistemin ihyası mümkün olmadı.

Ne yaparsanız yapın, memnun olanı ve olmayanı olacaktır. Konunun sebepleri üzerinde düşündüğümüzde karşımıza aşılması zor ama imkânsız olmayan bazı engeller çıkmaktadır. Bunun en önemli sebeplerinden birincisi; kadim tarihi ve kültürel değerlerimize karşı ideolojik bir bakış, ikincisi; merkeziyetçi bir yapının varlığı, üçüncüsü ise din eğitimi ve öğretiminden, değerler eğitimine karşı batılı laik ve seküler duruş, sistemi bir bütün olarak ele almanıza imkân vermiyor. Ayrıca çok iyi bir eğitim sistemi ortaya koysanız da eğitimci problemi ile karşı karşıyasınız. En azından şimdilik ıslahatçı bir bakışla değerlendirdiğimizde kitaplardaki ideolojik, ayrımcı, dışlayıcı, ötekileştirici ve aşağılayıcı unsurlara müsaade edilmemeli. Talim ve Terbiye Kurumu’nun müfredat programı perspektifinden hareketle konunun üzerinde ciddiyet ve hassasiyetle durduğunu söyleyebiliriz. Eğitimde devlet özgürlükleri genişleten, keşif ve icat gibi projelere kaynak ayıran, üretkenlik potansiyelini harekete geçiren, teşvik eden bir rol üstlenmelidir. Eğitim sistemimiz laik seküler bir yapı içinde olduğu için kimliksiz, kişiliksiz, batıcı, ateist zihniyet temelli insan yetişiyor. Okulun yetişemediği alanı da sosyal çevre, kitle iletişim araçları tamamlamaktadır. Yıllardır iktidarlar değişse de eğitim paradigması değişmiyor. Eğitim sistemine rağmen muhafazakâr inançlı kesimin varlığı, bazı sivil toplum kuruluşları ve ailenin desteğiyle gençlerimiz dini ve millî değerlerine sahip olabiliyor. Buna da denizde bir katre diyebiliriz.  Örneğin 10.000 kişinin devam ettiği bir üniversitede 100 kız öğrencinin başını örtmesi, 200 erkek öğrencinin dini değerlere bağlı olması Kemalist laik kesimin, “Cumhuriyetin yıkılacağı” endişesine neden olmaktadır.

Eğitim ve öğretimde başarıyı nasıl sağlarız sorusuna cevap aramak şöyle dursun, adı “Milli” olan bir bakanlığın ömrü, milli ve yerli olana küfür, hakaret ve dışlama ile geçti. Geri kalmışlığı, medeni dünyadan uzaklaşmasının adresi olarak gösterildi. “Eller Ay’a” “Biz yaya” denildi. Yerli ve tarihsel bütün değerlere karşı savaş açıldı. Ayrıştırarak, kutuplaştırarak, yoksullaştırarak küresel bir operasyonun bilerek bilmeyerek taşeronluğu yapıldı. Bu bir nevi seküler eğitim anlayışı ile gelecek tasavvuru ve kendisine ait olmayan bir toplum dizayn etme uğraşıydı. “Çoğulculuğu” tehdit olarak algılayan otoriter, merkeziyetçi, aydınlanmaya kapalı, “parlak geçmişi” bir kalemde silmiş, vesayetçi, kendi özdeğerlerini imhaya azmetmiş, saldırgan bir yapı. Popüler zihniyet köleliği. Adaleti değil, gücü varlık ve hak sebebi olarak gören emperyalist anlayış.

90 yıllık eğitim ve kültür hayatımız ABD ve Batı’yı taklitle geçti. Kes, kopyala ve yapıştır. Araştırma, inceleme, sorma, sorgulama ve geliştirme olmayınca gerileme ve çöküş kaçınılmazdır. Bilgiyi üreten değil tüketen konumundayız. Bilgiyi ve teknolojiyi üretemiyorsan, işleyemiyorsan güçlü ülke olmak yerine köle olursunuz.  Son on beş yılda bütçeden eğitime en büyük pay ayrılmasına karşın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle “Arzu edilen yere gelinmedi”. Sebebi hayatla örtüşmeyen sitemin kendisidir.

İlk emri “oku” olan, ilim öğrenmeyi emreden bir dinin, medeniyetin mensupları olarak neden bugün hem biz hem de İslam dünyası bu noktadayız? İşte irdelenmesi, sorulması, araştırılması gereken konu bu.  Ölçülebilir, denetlenebilir, sonuç odaklı önermeler de bulunulmasına acilen ihtiyacımız var.

Cumhuriyetin kurulmasıyla şekillenen eğitim sisteminin amacı, mevcut siyasi otoritenin kutsallaştırılması ve yeni bir toplum, “Ulus yaratma”,  ve toplumu terbiye etmeye matuftu. “10 yılda 15 milyon genç yarattık” ifadesi tam da bunu doğrulayan bir sonuçtur. Bu eğitim sistematiği birey olmayı, özgürleşmeyi, çeşitliliği ve seçme özgürlüğünü ortadan kaldırmaktadır. Eğitim sistemi dindar kitlenin taleplerine cevap vermedi. AK Parti iktidarında milli eğitim müfredatına Kuran-ı Kerim, Din Dersi, Siyer Dersinin eklenmesi devletin ideolojik rengini değiştirmedi. Osmanlıca’nın seçmeli ders olarak konulması/ okutulması tasviyesiyle bile bir sürü gürültü koptu. Özünde Türkçe olan Osmanlıcanın tavsiyesiyle 600 yıllık bir birikimden faydalanmanın önü kesilmiş oldu. Peki bize ne sağladı? Hiçbir şey.  Oysa Arapça, Osmanlıca, kadim kaynaklara inmemize, entelektüel bilgiye ulaşmamıza büyük bir imkân sağlayacaktır.  

Eğitim sistemimiz Cumhuriyetten bu tarafa hiç değişmedi. Böyle bir girişimde şimdiye kadar söz konusu olmamıştır. Bugünde aynı temel dinamiklere sahiptir. Gelişmemize katkısı olmayan bu eğitim sistemi artık değişmeli. Yaşadıklarımızla, değerlerimizle, kültürümüzle örtüşmeli, mütenasip olmalı. Eleştiriye kapalı bir yapı içten içe çürümeye mahkûmdur. Hayatta karşılaştığımız gerçekleri göz ardı edemeyiz. Gerçeklerle yüzleşmeliyiz ve toplumumuzun geleceği için çözüm önerisinde bulunmalıyız. 1940’lı yıllarda Avrupa Pedagojisi, aydınlanması ve ABD’nin eğitim sistemi Fulbright çıktılarını kopya ederek işe başladık. Böyle yapmakla ABD ve Batı seviyesine zıplayacağımızı/sınıf atlayacağımızı sandık. İşte böyle “eller Ay’a biz ise yaya” kaldık. Bugün ABD dahi teknolojide yazılım sistemini vermiyor. Bana bağımlı olacaksın diyor. Eğitimle ilgili hamasi söylemleri, bakış açımızı değiştirmeliyiz. Zengin bir geçmişe, kadim bir medeniyete sahibiz. Evrensel değerlerle yeni bir eğitim sistemi kurmalıyız. Ahlak ve zihniyet zemininde konuyu ele almalıyız. Tarihi ve kültürel değerlerimizin ortak paydasına, çeşitliliğine dayanmayan bir eğitim sistemi gelişmez, gelişmedi de. Ülkemiz bu bilgi, birikim ve tecrübeye sahiptir. Eğitimi okulla sınırlandırmak yanlıştır. Eğitim ailede başlar, okulda gelişir sosyal hayatta uygulama alanı bulur. Sanayi, inşaat ve hizmet sektörünün gelişmesi verimliliği, kaliteli ürünü üretmesi ve pazara sunması ile mümkündür. Bu anlamda işçiyi ve diğer çalışanı kapitalizmin modern köleliği görmek yanlış, tutarsız ve çağdışı bir zihniyettir.  Aileden ve anaokulundan başlamak üzere üniversiteye kadar çocuklarımız, gençlerimize; doğruluk, adalet, ahlak, estetik, zarafet, görgü ve karakter terbiyesi özümsetilmelidir. Gençlerimiz bu takdirde üretken bir medeniyet tasavvuruna sahip olurlar.

Gençlerimiz ahlaki değerlere sahip olup, her konuda “kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapmaz, kendisi için istediği bir şeyi başkaları içinde isterse” o takdirde farklılıklarımız; düşmanlık, gerginlik, sürtüşme, itişme ve kalkışma sebebi olmak yerine zenginliğimiz olur. Niçin gençliğimiz esrar, eroin, bonzai, içki, kumar, taciz, tecavüz illeti ile karşı karşıya? Bu toplumsal ve ahlaki bozulmanın sebepleri nelerdir? Bunların sebeplerini ve çözümlerini yerli yerine koyarak, yaşanan hayatın gerçeklerinden hareketle önleyici, kapsayıcı tedbirlerle önüne geçebiliriz.  Milli ve uzun stratejili yeni bir eğitim modeli için çok gayret gösterilmelidir. Bir milletin eğitimi o milletin geleceği ve varlığının teminatıdır. Rahmetli Nurettin Topçu: “Maarif davamız sadece teknik bir dava değildir. Lise öğretiminin her alanda bir ihtisasa doğru yürütülmesi gereklidir. Şayet bunu yapmazsak yetiştirdiğimiz nesiller; lise mezunları, üniversite mezunları olarak iki sınıfa ayrılacaklardır.” demektedir. Araştırma, inceleme, düşünme ve sorgulamaya kapalı bir düşünce sistemi entelektüel yetiştirmez. Eğitim ve kültür sistemimizde, “istediğimiz verimliliği alamadık” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan her defasında bu serzenişini ortaya koyuyor. Hükümet, her sene bütçede en büyük payı eğitime ayırmasına rağmen arzu edilen stratejik hedef yakalanamadı. Eğitimci kalitesini yükseltmemiz lazım. Öğretmenlik cazip hale getirilmesi gerekir. Verimliliğin ve kalitenin en temel faktörü eğitimci kalitesini yükseltmektir. Okulun modern araç-gereç ve laboratuara sahip olması ikincil öneme sahiptir. Planlama, stratejik hedef ve verimliliğe dayalı okul-aile, çevre ve basın işbirliği kalite ve verimliliği artıracak ve her okulun standardı aynı seviyeye bir süre sonra yükseltilecektir ve “kalite farkı” kapanacaktır. Bu iş azim ve kararlılığa bağlıdır.

Eğitim bir destinasyon, varış yeri değildir. Hayatın bizzat kendisidir.

Aşkla, şevkle ve irfanla gayret gösteren kardeşlerimin “Öğretmenler Günü”nü en kalbi duygularımla kutlarım.

Vesselam

Yorumlar14

  • Ekrem Ekici 6 yıl önce Şikayet Et
    Abi maşallah ! Bu ne birikim ? Dilimize tercüman,derdimize derman gibi olmuş. Yüreğine sağlık,kalemine kuvvet ! Selam Ve dua ile Allah'a emanet...
    Cevapla
  • Abdurahman Altay 6 yıl önce Şikayet Et
    yazınızı okudum sayın hocam. Aynen katılıyorum Dilinize sağlık. 90 yıllık eğitim ve kültür hayatımız ABD ve Batı’yı taklitle geçti. Kes, kopyala ve yapıştır. Araştırma, inceleme, sorma, sorgulama ve geliştirme olmayınca gerileme ve çöküş kaçınılmazdır. Bilgiyi üreten değil tüketen konumundayız. Bilgiyi ve teknolojiyi üretemiyorsan, işleyemiyorsan güçlü ülke olmak yerine köle olursunuz. Halbuki Dinimiz en üstün olmayı akletmeyi düşünmeyi hatırlamayı ibret almayı emrediyordu. ama iş yabancıların ve onlara yardım eden öz kültüründen uzak bozuk fikirler eğitim sistemine yerleştirilince netice ortada.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Lokman 6 yıl önce Şikayet Et
    Sayın Müdürüm yazılarınızı takip edip, okuyup ve okutuyoruz. Özümüze ve özdegerlerimize sahip çıkmayı Allah hepimize nasip etsin.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Nezir Demircan 6 yıl önce Şikayet Et
    Sayın Hocam,bu kadar figanlarınzın karşısında bana içten yanık bir ah-vah çekmek düşüyor.Evet,ülkenin tüm bütçesini eğitime ayırın,yanlışınızı görmedikçe bir netice alamazsınız.Malesef henüz o nokta yakalanmamıştır.Gayret büyük,dua edelim.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Mehmet Doğan 6 yıl önce Şikayet Et
    Evet Üstad, ah çekmekten başka imkanımız yok. Saygılarımı sunarım
  • aliçakmak 6 yıl önce Şikayet Et
    Altına imzamı atarım.Fakat bunu yapabilmek içn önce içimizdeki vatan hainlerini temizlememiz gerekiyor.Milletçe ahlakın,hakkın ve haklının yanında olursak,en az namussuzlar kadar sesimizi yükseltirsek başarabiliriz.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat