Öğrenci parayı seviyor! Suçlu kim?

  • GİRİŞ17.10.2011 07:35
  • GÜNCELLEME17.10.2011 07:35

MEB’in 21.yüzyıl öğrenci profilini çıkarmayı amaçladığı anketten çok ilginç veriler ortaya çıkmış. Başarı, sevgi, para, huzur, değer gibi konularda öğrencilerin ve öğretmenlerin verdiği cevaplar tamamen birbirinden zıt ve birbirini yalanlar biçimde.

Bu ankete göre 26 ilden 25 bin lise öğrencisi, 11 bin öğretmen 2 bin yönetici görüş bildirmiş. Bu ankette en dikkat çekici soru ise öğrencilerin “ “namus” hususunda vermiş oldukları cevaplar. Yüzde 86,5 namus için “çok önemli” derken; kızlar yüzde 89, erkekler yüzde 83 oranında namusu çok önemli olarak görmüşler. Buraya kadar hoş ve güzel, ne var diyeceksiniz ama öğretmenlerin görüşleri o kadar ters orantılı ki kim doğruyu söylemiyor acaba diye sormadan edemiyorsunuz.

Aynı ankette öğretmenler öğrencilerin yüzde 11,7’si için namusun “çok önemli” olduğunu, yüzde 42,8’i için “önemli” olduğunu söylemiş. Yani öğretmenler namus konusunda öğrencilerinin ankette doğru cevap vermediğini ve gerçekleri sakladıklarını düşünüyor. İlginç değil mi?

Yine aynı ankette öğrencilerin yüzde 7’si paraya değer verdiğini söylemiş ancak öğretmenlere göre öğrencilerin yüzde 53’ü parayı hayatında ilk sıraya koyuyor. Başarı paradan sonra geliyor. Huzur ise öğrencide yüzde 29,4, öğretmende yüzde 5,6 civarında çıkmış.

Bu verilere baktığımızda ortaya çıkan tabloda öğrenci gerçekleri söylemiyor, öğretmen öğrenciyi yalanlıyor.

Bu ilginç rapor Türkiye’de öğretmen ve öğrenci profilini de gözler önüne seriyor bir bakıma. Değerler felsefesi bakımından sorunlu bir tablo olmasının yanı sıra öğretmenin öğrenciye bakışının da iç açıcı olmadığı yönünde bize birtakım ipuçları veriyor.

Öğretmen, öğrenciye güvenmiyor, tanımıyor, algısı önyargılı.

Öğrenci gerçekleri saklıyor, toplumun önem atfettiği hususlarda inanmadığı halde inanmış gibi görünüyor. Şimdiden takiyye yapan bir öğrenci profili çıkıyor ortaya.

Bu iç karartan verilere göre eğitim sisteminin 21. yüzyıl şartlarına uygun hale getirilmesi için ivedilikle lüzumlu çalışmaların yapılması elzem görünüyor. Bu yüzyılın ihtiyacı olan gençliğin yetiştirilmesi hususlarında, demokratik ve özgüvenleri gelişmiş, değerler skalası yüksek bireyler için MEB’in dev adımlar atması ve acil önlemler alması gerekiyor.

Öğrencinin parayı sevdiğini söyleyen öğretmenler doğru söylüyor olabilir mi?

Günümüzde öğrencilerin üniversitede gitmek istedikleri bölümlere baktığımızda, ortaya koydukları kariyer planlarına göz attığımızda yeni neslin gerçekten de parayı çok önemsediğini görürüz.

Yeni nesil olmak için değil “oldu desinler’ densin diye okuyor.

Yeni nesil, yetenekleri doğrultusunda değil, geçer akça hangi meslek ise oraya kümeleniyor.

Yeni nesil, mesleğini çok para kazanma arzusuyla seçiyor.

Yeni nesil, markacı, rahatçı, egoist, tamahkâr, doyumsuz ve çocuksu!

Yeni nesil idealsiz, ideolojisiz, duyarsız ve tahammülsüzdür.

Yeni nesil sanatı sevmiyor, edebiyatı gereksiz buluyor, şiiri bilmiyor, müziği sevmiyor, romantizmi tanımıyor!

Yeni nesil, hayattaki her şeyi kendi yararına istiyor.

Yeni nesilde acıma duygusu, merhamet, şefkat ve adalet duygusu zayıf. Yeni nesil hedonik zevklere tapıyor.

Yeni nesil sadece görünenle ilgileniyor, içselliği değerli görmüyor.

Yeni nesil, suni gündemlerle hayatını geçiriyor.

Sosyal medya bu nesil tarafından abur cubur bir şekilde kullanılıyor ve bilgi kırıntısı olmayan geyiklerle zaman heba ediliyor.

Yani, öğretmenlerin büyük çoğunluğu böyle düşünüyorsa yeni nesli yetiştirme, yönlendirme, eğitme konusunda ciddi meselelerimiz var demektir.

Tepeden tırnağa hepimiz suçluyuz!

Başarılı ve zeki çocuğunu ileride çok para kazanacağı mesleklere yönlendiren anne baba, öğretmen, yönetici de suçlu. Zeki ve başarılı bir öğrenci neden ilahiyat,  tarih, edebiyat, sanat tarihi, felsefe gibi bölümleri tercih etmez dersiniz? Çocuk istese bile anne baba istemez!  Çünkü bu bölümleri bitirdiği zaman büyük büyük paralar kazanmayacaktır, önemli makamlar kendisine sunulmayacaktır da ondan.

Oysa az gerilere baktığımızda bir zamanlar en zeki ve başarılı çocukların sosyal bilimlere yönlendirildiğini, musikiyle, edebiyatla, felsefeyle ve tarihle uğraşan insanların zeki ve tanınmış aile çocukları olduklarını görüyoruz.

İlkokul birinci sınıfa başlayan çocuğa ilk sorumuz  “ne olacaksın?” sorusudur! Eğitimin sadece meslek seçmek ve para kazanmak olarak algılandığı bir memlekette kaliteli insanlar yetiştiremezsiniz, dava adamları çıkaramazsınız.

“Oku adam ol” yerine “oku çok para kazan” anlayışı getirilmiş ve hedefi sadece para kazanmak olan, kendi egolarının tatminini sağlamak için çalışan ve sadece kendini düşünen bir nesil yetiştirirsiniz.

Yani bir kere eğitime bakışımız marazi ve sorunludur bu ülkede. Edebiyat dersinde estetik kaygı, duygu, deruni güzellik kazanmak yerine öss’de lazım olacak kadar soru çözmeyi hedef edinen, tarih bilincini kazanmak yerine boş nazarlarla soru kaçırmamaya odaklanan ve tarih merakı sıfırlanmış, matematik felsefesinden çok formüllerle ezbere soru çözen bir nesil mi bu ülkeyi gelecekte inşa edecek!

Bu eğitim sorgulanmaya, tartışmaya açık bir eğitimdir.

Bu anlayış bizi daha yıllarca çıkmaz sokaklarda gezdirir böyle.

Para, eğitimin birinci koşulu olmamalıdır.

Öğretmeniyle, öğrencisiyle, velisiyle yöneticisiyle herkes bunu böyle bilmeli!

Öyle değil mi?

Muhabbetle.

Meryem Aybike Sinan / Haber7
meryemaybike@gmail.com

Yorumlar13

  • Metin Yazar 12 yıl önce Şikayet Et
    Ya sabır. İlim,irfan,terbiye ocaklarından çıkan öğrencilere öğrenci demek için bin şahit lazım. Bunlar acaba kabalaşmak,hayvanlaşmak,azgınlaşmak için mi okula gidiyorlar? Ne konuşmaları konuşma, ne yürümeleri yürüme,ne oturmaları oturma,ne kalkmaları kalkma.Son derece kabalar.Yürürken insan gibi değil öküz gibi yürüyorlar.Yol ve yer verme diye bir şeyden haberleri bile yok.Medeni ve insani davranışların okuldan önce evde verilmesi gerekiyor.Demek ki bunların anne ve babaları da öküz.Geçen gün otobüste ondört yaşlarındaki sırtı çantalı çocuk azmanına rastladım.Hayvan gibi cüssesi ve sırtındaki semeriyle arkaya tarafa doğru yara yara ilerledi ve boşalmakta olan hızla yere önündeki kadını yana iterek lap diye kendini bıraktı.Halbuki oraya o kadın oturmaya çalışıyordu.Dayamadım,gözüm döndü kalk ulan it dedim,yine ben kötü oldum,bir gence nasıl hakaret edermişim. İnsan silahı çekip bir kişiyi vurduğunda artık ikinci üçüncü dördüncü fazla farketmezmiş.Benimki de öyle oldu.Allah sabır versin herkese
    Cevapla
  • Metin Yazar 12 yıl önce Şikayet Et
    Pisliklerle uğraşılmaz.. Azmış kudurmuş öğrenci müsvettelerini okullarda tutmak için ısrar etmenin yararı değil zararı var.Bunlar zaman içinde düzeleceklerine,okuyup adam olacaklarına,okuldaki diğer çocukları da bozuyorlar.Bu sözde öğrencilerin yerleri okullar değil pskiyatri klinikleridir.Bu azgınları okullarda tutmaz,kapının önüne koyarsak,bunlar daha kötü olur,milletin başına bela kesilirler diye düşünenler diğer öğrencileri neden düşünmüyorlar.Bu azgınlar için azgınlıklarını deşarj edecekleri başka mekanlar,başka yöntemler bulmak gerekiyor.Eğitimciler biraz da bunu kafa yorsunlar.
    Cevapla
  • Metin Yazar 12 yıl önce Şikayet Et
    Eşeklik baki kalıyor.. Herşeyi eğitim sistemine yüklemek doğru değil.Bu mantıkla sanki bu çocuklar evlerinde çok iyi aile terbiyesi alıyorlarmış da okulda aldıkları eğitim onları bozuyormuş gibi bir anlam çıkıyor. Çok insan tanıdım bunlar dışarıda neyse evde de aynılar.Çocuklar evin çocuğu değil adeta kralı,ana ve babaları da onlara palyoçoluk yapan insanlar. Bazı evlerde küfür kıyamet gırla gidiyor.Hiç kimsenin kimseden utanması sıkılması yok. Çocuklar,gençler sokakta,köprü altında,kahve köşelerinde arkadaşlarıyla nasıl konuşuyorlarsa evde de öyle konuşuyor ve haraket ediyorlar.Bu çocukları şımartan,tepelerine çıkartan,yüzsüz ve yılışık yapanlar anne ve babalarıdır.Öğretmenler ne yapsın bu azgınlara? O anne ve babalar eğitimli,tahsilli olsalardı bu çocuklar da azgın olmazlardı diyecek olanlar hiç ağızlarını açmasınlar. Doğru dürüst okul yüzü görmemiş bir boyacının,bir çobanın evladı insan insan evladıyken,bir mühendisin çocuğu azgın olabiliyor.İnsanlık,adamlık okulla,diplomayla ilgili bir şey değil.
    Cevapla
  • fatih karaca 12 yıl önce Şikayet Et
    ön yargı!. sayın editör acaba gerçekleri yazdığım için mi yayınlamıyorsunuz?sayın yazarsınıf ortamında fermuarını açan öğrenci hiç mi görmediniz?sayın yazar sınıf ortamında hemcinslerini ve karşı cinsi taciz eden hiç mi görmediniz?vs. vs.
    Cevapla
  • Ahmet Ar 12 yıl önce Şikayet Et
    AH!. Ben de öğretmenim. Bazen ümitlerimi kaybediyorum. Hislerim başlıkta. Teşekkür ederiz Meryem Hanım.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat