Öğretmen dert babası mı?

  • GİRİŞ28.09.2012 09:16
  • GÜNCELLEME28.09.2012 09:16

Bu asla sıradan bir vaka değildir ve üzerinde ciddi manada düşünülmesi  ve “gençlik nereye gidiyor” bağlamında tartışılması gereken önemli bir hadisedir. Eğitimde şiddet önceleri özellikle Amerika ve gelişmiş ülkelerde kendini gösterdi ve en nihayetinde bizim ülkemize de böyle sayısız  örneklerle rengini belli etmiş durumda!

İtibarsızlaştırılan öğretmenlik mesleği artık çoluk çocuğun elinde kan ağlıyor. İlköğretim kurumlarında olmayan disiplin mekanızması, liselerdeki göstermelik tamemen öğrenci lehine ve dostlar alış verişte görsün kabilinden hazırlanan disiplin yönetmenliği okuldaki huzur ve sükunu sağlamada caydırıcı olmaktan çok uzaktır!

Öğrenciler sürekli kendi lehlerine alınan tedbirlerle korunmuş olmuyor aksine bu sınırsız özgüven onları saygısız, patavatsız, bencil, görgüsüz ve saldırgan bir tutumun içine itiyor.  Henüz kendi kişiliğini bulmamış ve ruh dünyasını şekillendirmemiş olan bu yaşlardaki  çocukların böyle her sinirlendiklerinde etraflarına saldırması ve şiddet uygulaması artık ülkemizde çok rastlanan bir durum olarak karşımızda duruyor.

Türk Gençliği öfke nefret kusuyor!

Yıllarca sınav cenderesinde sıkışan ve  en güzel çocukluk yıllarını kaygılarla yitiren ve önünde de yine düzinelerle sınav bulanan bir gencin ümitvar olması, neşeli olması ve sabırlı olması çok zor olsa gerektir.

Manevi duygulardaki aşınma, ailelerin çocuklarıyla yeterince ilgilenmemesi, kitle iletişim araçlarındaki şiddete yönelik program ve diziler, ders müfredatlarının sıkışık olması gibi sayısız onca  unsur çocukları dört bir yandan kıstırınca bu tür acı vakalar maalesef bizim de kapımızı çalıyor!

Şimdi öğrencisinin bıçak darbeleriyle hayatını yitiren öğretmeni kim geri getirebilir?  Geride bıraktığı ailesinin acısını kim dindirebilir?

İşin en vahimi bu öğrenci reşit olmadığı için muhtemelen önemli cezalar da almayacak! Belki de birkaç yıl sonra salıverilecek!

Böyle olmaz, olmamalı da!

Artık okullarda güvenlik birimlerinin olması gerekir! Okullarda güvenliği höbetçi öğretmenler sağlamaktadır ve günün şartlarına çok uygun bir durum değildir bu. Hem öğrencilerin her türlü güvenliği için, hem ani gelişen bu tür durumlar için  okul için güvenlik birimleri oluşturmak ülkemizde şart olmuştur. Yani okullara artık öğretmen, idareci ve müstahdem atanırken birkaç tane de güvenlikçi atanmalıdır!

Basına yansıtılmadan kapatılan ve her gün sayısı binleri bulan bir çok vakanın yaşandığı okullarımızda bu durum caydırıcı olacaktır. Nöbet tutmak öğretmenin asli görevleri arasından çıkarılmalıdır ve öğretmen sadece sınıfında eğitim öğretim işleriyle ilgilenmelidir.

Öğrenci aşık olur sevgilisinden ayrılır derdini öğretmen çeker, öğrenci ailesiyle sorun yaşar sıkıntısını öğretmen yaşar, öğrenci bunalıma girer hakareti öğretmene basar, öğrenci saygısızlık yapar cezası öğretmene çıkarılır, öğrenci okul basar fatura öğretmene kesilir, öğrenci bıçak çeker öğretmen hayatıyla öder!

Peki bu öğretmen dert babası mı?

Onun sıkıntısı, derdi yok mudur? Çoluk çocuğu, bir ailesi yok mudur? Duyguları, onuru, özel bir hayatı olduğu nedense kimselerin hatırına gelmez. Okullarda canhıraş çalışsa, didişse ve kendini feda etse kimseler tebrik edip bir aferin demez! Ancak günün birinde insani bir hata yapsa, bir zaafa düşse anında yakasına yapışıp hesap sorarlar!  Çifte standardın en katmerlisi öğretmene çekilir her nedense!

Basında hergün manüpüle edilmiş zam haberleriyle, şişirilmiş maaşlarıyla gündeme gelirler ve bir de vatandaş tarafından “vay gözü gönlü doymaz meslek erbabı” damgasını yerler.Velinin  kendisi iki çocuğuna tahammül edemezken tatillerde saçını başını yolarken öğretmenin başına elli-altmış öğrenciyi birden yığar ve ondan “Sevgi, şefkat ve merhamet” bekler!

Kendilerine ait bir odaları ve masaları, kitaplığı yoktur okullarda! Bir çekmece büyüklüğünde dolap gözü okulda kendisine tahsis edilmiş tek yerdir! Öğretmen odaları altında bir salonda teneffüs aralarında uğradığı bir başka mekanı da yoktur!

 Dersi bitince eve gitme nedeni budur zira okulda kendisine ayrılan bir mekanı, bir odası ve masası yoktur… Kendisini nerede ve nasıl geliştireceğini de bir Allah'ın kulu söylemez veye söyleyemez!

Sahi nedir bu öğretmen, kimdir?

Sınırsız gücü olan ve tahammül sınırları kanunla çizilmiş ve sinirleri alınmış olağanüstü bir varlık mı bu öğretmen? Görünüşte MEB'e bağlıdır ama kazın ayağı hiç de öyle değildir zira bütün iş ve işleyişlerini İçişleri Bakanlığı'nın kural ve kaidelerine göre belirler.

Her resmi toplantının olağan dolgu malzemesi olarak kullanılırlar öğrencileriyle birlikte. Kendileriyle aynı eğitime tabii insanlardan olmadık buyruk ve emirler alırlar. Görev alanlarına girmediği halde gidip her türlü resmi toplantının sunum, açılış ve merasiminde yardımcı personel vazifesi görürler!

Ve en sonunda sorunlu bir öğrencinin bıçak darbeleriyle hayattan koparlar!

Yani Türkiye'de öğretmen olmak çok zor!

Hem de çok….

Muhabbetle Kalınız!

Meryem Aybike Sinan/ Haber7

meryemaybike@gmail.com

Yorumlar4

  • ali velioglu 11 yıl önce Şikayet Et
    teşekkürler. "basında hergün manüpüle edilmiş zam haberleriyle, şişirilmiş maaşlarıyla gündeme gelirler ve bir de vatandaş tarafından “vay gözü gönlü doymaz meslek erbabı” damgasını yerler." tespitiniz için de kutlarım. bu tip haberlerden sonra okulumuzdaki hizmetli 1845 tl maaş alıyor, ancak en az 15-20 öğretmenin maaşı bu hizmetlinin maaşından az dediğimde kimse inanmıyor. geleceğimizi yetiştirecek, canımızın parçasını emanet ettiğimiz öğretmenlere hizmetliden az değer veriyoruz. yetiştirdiği hakim "vicdanım ile cüzdanım" dediğinde öğretmenin maaşından daha fazlasını iyileştirme zammı olarak alıyor. trajikomik bir durum. bir öğretmen olarak yine kusurun çoğunu kendimizde buluyorum. öğretmenini seven, saygı duyan bir siyasetçi, bürokrat, asker, vatandaş vb. yetiştiremiyoruz ne yazıkki.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • demokrat 11 yıl önce Şikayet Et
    tek kelime ile nefis bir yorum. aybike hanım sizi kutluyorum gerçekten de öğretmenlerin bir çok sorunu olduğu gibi yazmışsınız. eksiği van fazlası yok bu yazının. çok teşekkürler.
    Cevapla Toplam 13 beğeni
  • Doğrucu Davut 11 yıl önce Şikayet Et
    çok doğru bir yazı. gerçekten de çok doğru bir yazı olmuş. kaleminize sağlık...
    Cevapla Toplam 14 beğeni
  • turgut1 11 yıl önce Şikayet Et
    ikra bismi rabbikellezi halak' emrinden yoksunluk. okuyan ve okuturken okuyanlar eğer ki rabbi adıyla yapmazlarsa...şeytanların adıyla okuyup okutacaklarından bela ve musibetler noksan olmayacaktır..sınavının derdinde olan öğrenci öğretmen bıçaklamaz...mutlu ailede mutsuz çocuklar yetişmez..büyüklerine saygıyı öğrenen çocuk öğretmenini daha bir büyük bilecektir...öğrenmeye ve öğretmenine edebli davranma toplumumuzun kaybettiği dğerler arasına girmektedir..öğrenme isteğinde olan öğrenci ve öğretme isteğinde olan öğretmen karşılaşmalıdır..askeriye ve okullarda her çeşit vatandaş mevcuttur..yinede büyük ödev bu mesleği icra edenlere düşmektedir..uyuşturucu kullanımı,aile içi huzursuzluk,boşanmış ebeveyn çocukları,üvey evlat olma,baba veya annenin hapis ortamında olması,yetim öksüz haller gbi hayatın bir çok istenmeyeni çocuğu yalnızlığa suça meyle yöneltebilir..rabbini bilmeyen şerri bilecektir..şeytanlar boş durmaycaktır.
    Cevapla Toplam 10 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat