Çocuk filmi öncesi sevişme sahnesi

  • GİRİŞ01.11.2012 09:28
  • GÜNCELLEME01.11.2012 09:28

(Beni almayabilirler ama birilerinin sitemizde yayınlanacak olan bu yazıyı kaile alacağından eminim.)

Ah be diyorum böyle zamanlarda... O an için bir yetki verilse ve ben olaya anında müdahale edebilsem. Yani kalabalığı yararak, emin adımlarla ilerleyip olay esnasında yapılması gereken ‘Doğru' ne ise yapabilsem...

Sinemalarda yeni bir çocuk filmi gösterime girmiş. Bizim ufaklık okuldaki arkadaşlarından duymuş. ‘Hadi gidelim' dedik.

Elbette gitmeden önce nedir ne değildir küçük bir araştırma yaptım. Gönlüm rahat, içim ferah sinemanın yolunu tuttuk.

Patlamış mısırlarımızı ve içeceklerimizi (asitsiz) alıp, koltuklarımıza yayıldık. Filmin başlamasına on dakika var. Bir öpücük kondu yanağıma, ‘Teşekkür ederim anne' dedi bir ses... Gayet huzurlu bir şekilde yaslandım arkama ve o da ne !

Sinema salonlarında, film başlamadan onbeş dakika önce vizyona girecek olan yeni filmlerin tanıtım görüntülerinin yayınlandığını herkes bilir. Hatta bu sebepten çoğu kez izlemek istediğiniz film de geç başlar.

Bu da öyle bir gündü işte...

Keşke, izleyeceğimiz çocuk filmi sadece geç başlamakla kalsa idi...

Salonda yaşları beşten onikiye kadar bir sürü çocuk, ellerinde yiyecekleri, meraklı gözlerle ‘Cesur' başlasın diye bekliyordu. Yeni tanıtımla birlikte, bir anda o minik yürekler şaşkınlık içinde, seslerini yutmuşcasına, far görmüş kedi misali donakaldılar .

Bir avuç gencin ergenlik çağından cinsel hayata geçişlerini güya eğlenceli halde anlatan bu filmin tanıtımında ‘Yatak sahnesi' dışında neredeyse hiçbir şey yoktu. Çocuklarını ‘Çocuk filmi' izleyecekler diye getiren anne ve babalardan homurtular yükselmeye başlamıştı ki;  ufaklığa  ‘Mısır çok yağlı, ellerimi yıkayıp geliyorum, bir yere ayrılma' diyerek yerimden kalktım.

Tanıtım başlayalı yarım dakika olmuştu sanırım. Bir on saniye de benim dışarı çıkmam sürmüştür. Kendimi filmin oynatıldığı odada buldum. Kimsecikler yoktu. Seslendim lakin duyan da olmadı. E bende, ‘Peki öyleyse, iş başa düştü' diyerek  beyaz perdeye yansıyan o minik objektifin üzerini avucumla kapattım. Salon bir anda karardı. Sesler devam ediyor ama görüntülerden eser yoktu. Neredeyse, 2 dakikaya  yakın elimi objektifin üstünden çekmedim... Ne kadar da uzun bir tanıtımdı. O dakikalar geçmek bilmedi sanki yada bana öyle geldi.

Öfkeliydim, muhattap bulamamıştım. Aklıma ilk gelen davranışı  koruma iç güdüsü ile gerçekleştirmiş ve sonra da salona geri dönmüştüm.

Kimse ne olup bittiğini anlamamıştı ama o güzel zihinlerde cinsellik dolu o sahnelerin çoğu da kalmayacaktı. Yani en azından ilk saniyelerden sonraki geri kalan sahnelerden söz ediyorum.

Bizim durumumuz kötünün iyisiydi  aslında. Çünkü başta göreceklerini görmüş, gözleri kocaman kocaman olmuş ve ekrana bakmakla bakmamak arası çekinge içinde kalmışlardı zaten. Yine de tamamını izlese idiler çok daha derin  yaralar alabilirlerdi diye düşünüyorum. İki dakikalık tanıtım onların tüm hayatını etkileyebilirdi.

Evet... Suçlu benim. Boşuna aranma bak burdayım. Sana söylüyorum Sayın Sinema Yetkilisi kardeşim!.

Yatakta partner seçmek için ooovv pitikare yapan genç kızların sahnesiyle başlayan ve yorgan altında çıplak devam eden bu tanıtımın başına gelenlerden ben sorumluyum. Salondaki onca çocuk, senin gelecek hafta satış rekorları kırmayı planladığın filmin tanıtımını benim yüzümden izleyemedi.

Eyvah eyvah, müşteri kaybettin...

Hımm... Acaba ‘Yetkili'; emir kulu mu olabilir mi? Yani onun yapacak birşeyi ya da söz söylemeye hakkı yok mu dersiniz?

Peki bu yatak sahneleri bol olan filmlerin tanıtımını çocuk filmlerinin aralarına sıkıştıranlar kimler öyleyse? Bu hangi aklın akılsızlığının mahsulüdür?

Bu tip durumlara maruz kaldığımızda bağlı bulunduğumuz belediyenin yönlendirdiği bölüme müracaat edip, şikayet yazısı yazmayı lütfen bir borç bilelim.

Bugün bana yarın sana... Bu kontrol dışı olaylar hepimizin başına gelebilir. Bunun nesi garip diyenler varsa şayet ki hiç sanmıyorum. Ağaç yaş iken eğilir... Bizlerin eğilmesine müsade etmediler.

Bari bırakın yeni nesil herşeyi zamanında ve olması gerekli olduğu gibi öğrensin.

Sesim değil ama yazım biliyorum ki yetkili kişilere ulaşacaktır. Şimdiden teşekkürü bir borç bilir, saygılarımı arz ederim.

Not: Geçenlerde birkaç okurumun ricası üzerine, çocuklarınıza gönül rahatlığı ile izleteceğiniz birkaç televizyon kanalı önerisinde bulunacağım. TRT Çocuk ve TRT Okul bunlardan birkaçı olmakla birlikte daha bu sabah ‘Küçük Hazerfan' diye tam donanımlı bir çizgi filmini gönül rahatlığıyla  izledik.

Serdem Coşkun - Haber 7

serdemcoskun@gmail.com

Yorumlar11

  • Mütebessim 11 yıl önce Şikayet Et
    çocuğun orada işi ne?. yıllar önce bir kere sinemaya gitmiştim, kötü bir filmdi, böylece kötü başlayınca bir daha da gitmedim. iyi ki de öyle olmuş! şimdi de tv izlemiyorum, internet üzerinden beğendiğim bazı şeyleri izlemek dışında. açıyorum dini içerikli radyoları, dinliyorum. tavsiye ederim. aşağıda burak bey de değinmiş, düşünüyorum da, çocukken izlediğimiz (çizgi) filmler farkında olmadan bizi çok kötü etkilemiş. yeni bir nesil, adeta o (çizgi) filmler ile şekillendiriliyor, kimsenin ruhu duymuyor..
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • burak 11 yıl önce Şikayet Et
    çocukluğum. 90'larda çocukluğum çizgi film izlemekle ve tv ile çok haşır neşir geçti fakat büyüdükten sonra anladım ki ben kendi çocuklarıma benim izlediğim çizgi filmlerini veya diğer filmleri hayatta izletmem.hala kendi üzerimde çocukluğumda izlediğim seyrettiğim filmlerin dizilerin etkilerini görebiliyorum.şimdiki çocukların ilerde nasıl birşey olacaklarını düşünemiyorum.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • mai katre 11 yıl önce Şikayet Et
    tercih ve duruş...doğulu/batılı. derlerki kişi ömrünün en kesif hakaretlerini eski inanışına eylermiş, en radikal düşmanlık bir mühdedinin eski dinine duyduğu imiş.tabi bu durum kişi/et/murdar ironisinden/paradoksu ile illet olarak farklı lakin hikmet açısından uyumlu..!modernite de böyledir,sizden olmayana,size ait olmayana döşenirsiniz ama elinize geçirdiğinizde ulularsınız..vahşi batının melek yüzlü sinema sektörü de bu mantık üzere..her şey tüketimin unsuru ise o vakit zararın neresinden dönmek hiçbir vakit masanıza gelmez,çocuklar da böyledir,aile de, kimlik te. batı günahtan tevbe etmek yerine günaha albenili giysiler giydirir, eşyayı da kelimeleri de buna araç eyler..batı kullan/at yenisini al der doğu ise tamir ve ıslah üzeredir zira tamir etmek sevabtır!
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • ali 11 yıl önce Şikayet Et
    sinemayı biliyorum. hatırlıyorum en son 25 sen önce gitmiştim. yaşımdayken gitmiştim. şimdi 43 yaşına gelmişim. kimbilir 25 sene gitmeyince neler kaçırmışımdır. vay be.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • melis can 11 yıl önce Şikayet Et
    sadece o kadarla kalmıyor... disneyin çocuk filmlerinde, subliminal mesaj denilen bilinç altını yönlendiren çok sayıda fark edilmeyen kareler bulunmakta. çocuk sahipleri lütfen internetten bu konuyu araştırın. size çok zararsız gibi gelen bir çocuk filmi içinde çok sayıda -gizli- zararlı sahneler bulundurabiliyor. dikkatinizi çekerim efendim.
    Cevapla Toplam 9 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat