Sizce kârda mıyız, zararda mı?

  • GİRİŞ22.06.2025 09:41
  • GÜNCELLEME22.06.2025 12:03

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun önceki gün gazetecilerle bir araya geldiği toplantının Yap İşlet Devret modeli de gündemiydi. Toplantının soru cevap bölümünde Uraloğlu’na; kamu özel sektör iş birliğiyle yapılan projelerin sözleşme süreleri bittiğinde ne olacağı soruldu.  Malum YİD’ler özellikle muhalefetin eleştirileri oklarını yönelttiği bir mesele; “şu kadar garanti para ödendi, şu kadar araç geçti… Devlet zarar ettiriliyor...” minvalinde uzayan tartışmalar var.

Haklılık payı var mı?

Ben şahsen bu yöndeki eleştirilerin haksızlık olduğunu düşünüyorum. Hatta bizim ülkemiz gibi ülkelerde yatırımların aksamaması ve gecikmemesi için bu modelin doğru olduğunu savunanlardan biriyim.

Ülkenizin kaynakları sınırlıysa bu projeleri başka şekilde yapamazsınız. 

Yıllar geçip gidiyor, yapılacaklar yığılıyor. 

Biz bunu geçmişte fazlasıyla yaşamış bir ülkeyiz.

Sayın Bakan’ın Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yapılan Yap-İşlet-Devret projeleri ile ilgili verdiği bilgileri geçmişteki ıskalamaları hatırımda tutarak dinledim.

YAP-İŞLET-DEVRET MODELİYLE 70 PROJE

Doğru zamanda doğru yatırımların yapılması, doğru adımların atılması gerçekten önemli… Kamu kaynaklarının verimli kullanılması, heba edilmemesi de elbette aynı şekilde...

Nereye ne yapılacağı, ne zaman yapılacağı öyle hemen karar verilen konular değil. Hepsi uzun yıllar çalışılıyor, ölçüp biçip planlanıyor. Bakan Uraloğlu bu konuda da yolların kapasitesinin hangi yıla kadar yeteceğinin sürekli takiplerinde olduğu bilgisini veriyor. İhtiyaç hissedilen noktalar hızlıca yatırım planlamasına alınıyormuş. Mesela; Bolu Dağı bölgesinde yakın zamanda yeni bir projeye ihtiyaç duyulma sınırına yaklaşıyormuş.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ve Haber7 GYY Osman Ateşli

Asıl konumuza dönelim;

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı uhdesinde 70 civarında Yap-İşlet-Devret projesi hayata geçirilmiş bugüne kadar.

 7 tane otoyol, mega proje olarak anılan köprüler, tüneller, bu otoyolların üzerinde bulunan dinlenme tesisleri, havalimanları, vs… 

YAP-İŞLET-DEVRETLE 51 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM, 32 MİLYAR DOLARLIK KAZANIM

İrili ufaklı pek çok projenin hayata geçirildiğini biliyoruz. Galataport, Tersane İstanbul'u da sayarsak yaklaşık 51 milyar dolarlık yatırım yapılmış kamu-özel iş birliğiyle…
Gerçekten katma değer sağlayan önemli işler. 

Bakan Uraloğlu, “Bu projeleri bugün yapmaya kalksak devlete maliyeti 83 milyar dolar" diyor. 

32 milyar dolar hiç fena bir kazanım değil. 

Ağustos 2019 tarihinde hizmete açılan İstanbul-İzmir Otoyolu örneğin. Evet şu anda vatandaşa almış olduğu hizmet pahalı geliyor. Bu yöndeki eleştirilere de eyvallah. İstanbul’dan İzmir’e üç buçuk dört saatte gidilebilir hale geldi.

 Yapılmadan önce bu mesafe sekiz buçuk saatti. Bugün bu yatırım yapılmasaydı iki şehir arasındaki mesafe, oluşacak araç yoğunluğu da işin içine katılırsa 13 saate çıkabileceğini söylüyor Bakan Uraloğlu.

Ben şahsen vakit, nakit ve yakıt mukayesesi içinde bu otoyollardan ciddi manda faydalanıyorum. Devlete katkımız olsun diye geçtiğim zamanlar bile oldu.

Bakan Bey, meselenin başka bir yönüne daha dikkatimizi çekiyor; Bu güzergâh yapıldıktan sonra on iki tane organize sanayi bölgesinin bu güzergaha yakın yerlerde konumlandığını öğreniyoruz. Bu tarz büyük yatırımlar lojistik ve üretimi de şekillendiriyor, yan avantajları da beraberinde getiriyor.

Bu yatırımların birkaç sene sonra tamamen kamuya mal olunca ne kadar ciddi kazanımlar olduğu daha iyi anlaşılacak elbette… Önemli olan bugünden bunun anlaşılabilmesi… Kavga gürültü kopartılan nice önemli projelere yönelik saçma sapan tepkiler unutulmuş değil.

Bakan Uraloğlu “İstanbul-İzmir Otoyolu’nu 2035 yılında bakımları yapılmış bir halde teslim alacağız.” diyerek başladı cümleye.

2028 yılından itibaren bu projelerin devlete geçeceği tarihleri sıraladı;

Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve devamındaki bir kısım otoyol 2028 yılında, Kuzey Marmara Otoyolu’nun tamamı 2029 ve 2030 yıllarında devlete geçmiş olacak. Menemen-Aliağa-Çandarlı Otoyolu’nu 2030 yılında, yine Ankara-Niğde Otoyolu 2035 yılında, Çanakkale Köprüsü ve otoyollarını 2034 yılında devralınıyor. 

En nihayetinde; 10 yıl, 15 yıl, 20 yıl anlaşmaya varılan sözleşmeye göre firmalar bu projeleri yapıyor. Zamanı dolduğunda devlete teslim ediyor.

Haklı olarak “Karlı mıyız değil miyiz?” diye soruyor Bakan Bey de. “Doğru yatırım, zamanında yapılmış yatırımdır.” diyor.

Yapılan kazanıma dönüşüyor, devlete kâr kalıyor.

Bakan Uraloğlu rakamlar üzerinden konuşmayı seviyor.

Çanakkale Köprüsü ve 101 kilometrelik bağlantı yolunu örnek olarak gösteriyor. 2 milyar 534 milyon euroluk bir yapım bedeliyle inşa edilmiş. Bugünün fiyatıyla bedeli 4 milyar euronun üzerine çıkmış. 

Geçmişte bu projelerin her biri ayrı tartışma konusu yapıldı. Daha da ötesi, Gezi eylemlerinde yapılmaması şart olarak öne sürülen projelerdi birçoğu.

Bugün artık İstanbul Havalimanı'nı tartışılmıyor, Yavuz Sultan Selim Köprüsü tartışılmıyor. Avrasya Tüneli, Marmaray, Osmangazi Köprüsü eskisi gibi polemiklere konu edilmiyor. Niye? Buna doğru zamanda yapılan doğru yatırımlar olması diyebiliriz. Vatandaşa önemli bir kolaylık sağladı.
Yapılış şekli, planlaması elbette makul düzeyde tartışılabilir.

Bu yönüyle yapılış yöntemiyle ilgili modelleri de devletin imkanlarına ve o günün şartlarına bağlıyor Uraloğlu.

Farklı yöntemlerle de yapılabileceğini ifade ediyor; Devlet bütçesi yeterince kaynak varsa oradan yapılıyor. Buna örnek yapılan yatırımlar çok. 

Hastaneler, sağlık merkezleri, okullar, kamu binaları, barajlar, millet bahçeleri, kütüphaneler, stadyumlar… Birçoğu bu modelle yapıldı.

Eğer o gün bu yapılar yapılmamış olsaydı, depreme dayanıklı hale getirilmemiş olsaydı, bugünün problemi olarak karşımızda duruyor olacaktı.

Ama bazı mega yatırımlar var ki ülkemiz ölçeğinde düşündüğünüzde milli bütçeden yapmak kolay değil. 

Bakan Uraloğlu da, “Adana 15 Temmuz Köprüsü’nü -büyük bir köprüdür- yapamazsınız. Beğendik Botan Köprüsü'nü yapamazsınız. Bitlis Çayı Viyadüğünü yapamazsınız. Zigana, Ovit Tünellerini yapamazsınız. KOP Tüneline başlayamazsınız.” şeklinde bunları sıraladı. 

İmkanların elvermediği bu gibi durumlarda Yap-İşlet Devret modeli devreye giriyor.
Üçüncü bir alternatif düşük faizle dışarıdan bulunan cazip kredi imkanlarını kullanmak. Ki bu da devletin ve belediyelerin başvurduğu yöntemlerden…

Aynı şekilde iş birliği yaptığımız ülkeler de Türkiye’den benzer destekleri zaman zaman alıyor. Mesela; Bakan Uraloğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından çarşamba günü Bulgaristan’a gönderilmiş. Bulgaristan Başbakanı ve heyeti ile görüşmüş. 280 kilometrelik otoyolun Türkiye tarafından Yap İşlet Devlet modeli ile yapılarak teslimi projesinin görüşmesini yapmış.

Dönelim projelerin devlete devredilme sürecine;

Burada bu projelerin kamuya mal olduktan sonra nasıl işletileceği sorusu ayrıca önemli;

Ben şahsen ücretsiz olmasa bile daha makul ücretlerle vatandaşların bu hizmetlerden istifade edecekleri düşüncesindeyim.

Yeniden işletilmesi için ihaleye çıkarılsa bile bugünün astronomik olduğu düşünülen rakamların benzerinin vatandaşa yansıyacağını düşünmüyorum.

Bakan Uraloğlu, o gün geldiğinde tamamen ücretsiz işletilmesi, makul ücretlerle Karayolları Genel Müdürlüğü ya da ihale edilecek özel işletme tarafından makul ücretlerle işletilmesi formülünün de konuşulabileceğini belirtiyor.

Asıl önemlisi, 2034 yılına gelindiğinde; Ulaştırma Bakanlığı'nın ödenek ihtiyacının kalmamış olması kamu kaynaklarının rahatlamış olması en önemli kazanım olarak karşımızda duracak.

Ülkemiz, deprem, savaşlar ve üst üste çıkan uluslararası krizler sonrası ihtiyatın öncellendiği durumlarla karşı karşıya kaldı. Yatırımların sekteye uğrayıp uğramayacağı toplumda olduğu kadar yönetenlerde de soru işaretlerine dönüştü. Yazıyı, “doğru zamanlama neye göre hesaplanıyor” sorusuna cevap olacak bir örnekle bitirelim.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bulunduğu toplantılarda tasarruf tedbirleri hatırlatıldığında projelerin öncelik sırasına göre değerlendirilmesini konusunda tavsiyelerde bulunuyormuş.

Yapılması gerekenin asla ihmal edilmemesi ise en önemli talimatı olurmuş her seferinde.
Tasarruf tedbirlerinin dışında tutulan deprem bölgesi ile ilgili hiçbir kısıtlamaya gidilmemesi de bu talimatın eseri.

250 bin konutu iki yıl gibi kısa sürede, kılın kırk yarıldığı imkanlarla inşa etmek hiç de kolay olmasa gerek. Ülkemizin şartlarını anladığınızda ikna olmak zor olmuyor.
Geriye toplumu da mevcut şartlarda kaynakların en verimli kullanıldığına ikna etmek kalıyor.

Hepsi için emeği geçenlerden Allah razı olsun.

Osman Ateşli – Haber7

osman.atesli@haber7.com
x: @oatesli

 

Yorumlar14

  • Dobra 3 saat önce Şikayet Et
    Bu model en hayırlısı. Ülkedeki özel sektör sermayesi tavan vaziyette. Devlet vergiyi dahi alırken sıkıntı yaşıyor birçoğu mallarını yurtdışına kaçırdı. En azından Türkiye’de yatırım yaparlar bir bağlantıları kalır. Türkiye’den Kıbrıs a da köprü yapılsın. Hem Kıbrıs için hem de Türkiye için çok önemli bir yatırım olur . Ya da su altı tüp geçit .
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Aksa tufani 4 saat önce Şikayet Et
    Çok güzel Yazi ....
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • Kamil 4 saat önce Şikayet Et
    Köprüler ve paralı otoyollarda toptan ödeme sistemi uygulamalıyız . Kalkınma Yolu inşası sonrası , Avrupa ve Irak Lojistik Şirketlerinin TIR trafiği artacaktır . 30 yıl süreli otoyol ve köprü geçiş ücretlerini , Avrupalı ve Arap Şirketlerden peşin olarak tahsil etmeliyiz .
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Doğrucu Davut 4 saat önce Şikayet Et
    Altı yedi yılda kendini amorti eden yatırımlarda niye fazla ödüyoruz bunu anlamıyoruz....
    Cevapla
  • MERT 4 saat önce Şikayet Et
    Sayın Bakanım, bu yatırımların değerini GETİRİLER, HIRSIZLAR, RÜŞVETCİLER, SAHTEKARLAR GÜRUHU anlayamaz. Onlar ancak LAYLAYLOM KONSERLERİNDEN anlarlar.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat