İran'a Mursi tokadı!

  • GİRİŞ01.09.2012 08:33
  • GÜNCELLEME01.09.2012 08:33

Uluslararası sistemde iki kutba da itiraz ederek yer edinen ve 120 ülkenin üyesi olduğu hareketin toplantısına Mısır Cumhurbaşkanı Mursi'nin katılacak olması da İran için iki açıdan çok önemliydi: Birincisi, 1979'daki devrimden sonra ilk kez bir Mısır devlet başkanının Tahran'ı ziyaret edecek olmasıydı. İkincisi, 'Arap Baharı' sonrası seçilmiş bir liderin Tahran'a gelmesiyle, rejimin Suriye'de Baas'ın yanında yer alarak kaybettiği prestijinin az da olsa telafi edilecek olmasıydı.

İran bu fırsatı iyi değerlendirmeyi planlamıştı. Dini lider Hamaney, yaptığı konuşmada nükleer silaha karşı olduklarını anlattı; Siyonist İsrail'e yüklendi; dünya sistemindeki adaletsizliğe dikkat çekti; Filistin meselesine, Sabra ve Şatilla katliamlarına değindi; ama Suriye'den, Hama'dan, Dera'dan hiç söz etmedi.

İran'ın zirveyi fırsata dönüştürme çabasına en büyük darbe ise Mısır'daki muhalefetin ve ABD'nin itirazlarına rağmen Tahran'ı ziyaret ederek İran'ın övgüsünü alan Mursi'den geldi. Devrimin gücüne ve halktan aldığı güçlü meşruiyete dayanan Mursi'nin Suriye'ye dair söyledikleri, İran rejiminin bu konudaki tutarsızlığını bir daha tüm dünyaya gösterdi. O kadar zora girdiler ki, çareyi Mursi'nin konuşmasını makaslayarak veya tercümesine müdahale ederek medyaya yansımasını önlemeye çalıştı. "Zalim Suriye rejimi karşısında Suriye halkının yanında olmak insanlığımızın ve imanımızın gereğidir." diyen Mısır Cumhurbaşkanı Mursi, 'meşruiyetini yitirmiş baskıcı rejime karşı Suriye halkıyla dayanışma halinde olmanın ahlaki bir görev' olduğunu vurguladı. Konuşma, Bağlantısızlar Zirvesi aracılığıyla Suriye politikasında uluslararası kamuoyunun desteğini aldığı mesajını vermeye çalışan İran'ı şoke etti. İran Dışişleri, Mursi'nin sözlerini kınadı ve 'mezhepçi' olarak niteledi. İran resmi medyası konuşmayı göz ardı etmeye çalıştı. ABD'ye rağmen Mısır'ı ziyaret ettiği için bir gün önce göklere çıkarılan Mursi anında "NATO'nun adamı" ilan edildi. Dışişleri Bakanı Velid Muallim liderliğindeki Suriye heyeti de Mursi'nin bu sözleri üzerine salonu terk etti.

Suriye'ye sıçrayana kadar 'İslami uyanış' diyerek 'Arap Baharı' devrimlerine destek veren İran'ın Suriye'de Baas'ı desteklemesi, devrim liderlerince ilk kez eleştirilmiyordu. Tunus'ta Bin Ali'nin devrilmesinden sonra halkın iktidara taşıdığı EnNahda da İran'ın Suriye siyasetini hep eleştirdi. Hareketin lideri olan Gannuşi, kendisiyle yaptığımız görüşmede İran'ın yanlış yolda olduğunu söylemişti. Bu konu sorulunca şöyle diyordu: "Suriyeliler özgürlük için her gün yüzlerce yaralı ve onlarca şehit veriyor. Ben inanıyorum ki Esed yönetimi de mutlaka devrilecek ve zafer Suriye halkının olacaktır. İran ve Hizbullah da Suriye rejimine verdiği desteği artık çekmelidir. Esed'i değil; Suriye halkını desteklemelidir. İran çıkarını düşünüyorsa Esed yerine halka destek versin. Arap diktatörler 50 yıldır Filistin'i özgürleştireceklerini, Arapları birleştireceklerini söyledi. Ama ne Filistin özgürleşti ne Araplar birleşti. Diktatörlükler bölge halkları için çözüm değil bizzat problemdir."

Aslında Gannuşi, Mursi gibi değişimden yana liderlerin Suriye konusundaki bu tutumu, İran'ın ne kadar yanlış yolda olduğunu gösteriyorsa Türkiye'nin o kadar doğru siyaset izlediğinin en önemli delili.

Yazının devamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz

Abdülhamit Bilici - Zaman

Yorumlar3

  • darbeleredurde 12 yıl önce Şikayet Et
    bu bakış açısı sakat. ben yaklaşık 25 yıl böyle baktım,böyle değerlendirdim.yani iran aleyhinde yazan çizen herkesi israil-abd eksenine oturtmak çok sakat.hadi bir başlangıç yap mesela mursinin dört halife için ettiği dua neden makaslandı diye sor.muhaliflere destek verilmesine ilişkin konuşması neden çarpıtıldı.düne kadar iltifatlarla kahraman ilan edilen mursi bir konuşmayla nasıl natocu oldu,siyonis oldu ?buna bir cevap ver veya eleştiri getir.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • ali bozkurt 12 yıl önce Şikayet Et
    muhammedi adlı yorumcuya. zaman gazetesi okumam genelde. yazarıda pek bilmem. ama çok doğru yazmış. abd ve israil iranı sürekli hedef gösterir. hemde 1979 dan beri.. ancak irana yaptıkları bir şey yok. iranın hiçbir işini bozmazlar. ama türkiyenin başına istiklal savaşı, 1960 darbesi. 1980 darbesi, sağ sol savaşı ve pkk terörü..... bak aslında kimin düşmanıdırlar. bizim filistin davasına desteğimiz iranın desteğinin yüzler mislidir. ancak abd ve israil iranı reklam eder. belki ümmeti muhammedi parçalamanın yolu iranı büyütmekten geçiyordur. ayrıca israil ve abd nin derinleri suriyede esedin yıkılmaması için gayret sarfediyor. fransanın derinleride aynen öyle... şimdi iran kimin safında..idrakine....
    Cevapla Toplam 11 beğeni
  • Muhammedi 12 yıl önce Şikayet Et
    bu yazı mükafatsız kalmamalı. hemen abd ve israil yetkililerini bilgilendirmek lazım. onların isteği doğrultusunda yazanları ödüllendirmeliler. belki de ödüllendirmişler çoktan..
    Cevapla Toplam 5 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat