Bugün 28 Şubat
- GİRİŞ28.02.2009 10:02
- GÜNCELLEME28.02.2009 10:02
Bugün 28 Şubat 2009. Cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından birinin 12. yıldönümü... Ve bugün, gene “gemi azıya alan” gericiler, TSK’nın, o zamanki tehlikeli gidişata engel olmasını, kara bir sayfa olarak göstermek peşindeler. Önceki gece “mâlumdan malum” “fasıl heyeti” mensubu Fehmi Koru, Kanal 24’ün özel programını sunarken, “Şimdi bu olayların tekerrür etmemesi sürecini yaşamaktayız” dedi ve böylelikle de, kendisini ve Recep Tayyip Erdoğan’ı ele verdi. Murat ettiği bu süreç, “Ergenekon süreci!” Bu süreçte ülkeyi irticadan kurtaran 28 Şubat 1997 sürecinin intikamı alınmak isteniyor. Ve Erdoğan’ın deyimiyle bu süreçte “sonuna kadar” gidilecek!
Karadayı Paşa’dan intikam
Şu sırada, zamanın Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın ses kayıtlarının -ne sihirdir ne keramet- ortaya sızdırılması tesadüf mü? Yoksa intikam mı?
“Encümeni Daniş” aslında “âkil-Bilge Adamlar Heyeti”... Toplantıları kapalı. Cumhurbaşkanına, başbakanlara güncel sorunlar ve tehlikeler konusunda, “zata mahsus” raporlar verdiği, herkesçe öteden beri biliniyor. Ama, şimdi, sanki “Ergenekon’un Üst Konseyi” imiş gibi gösterilmesinin sebebi de mâlum: Zira Encümen 1997’de 28 Şubat’tan önce gerçekleri -gericilerin oyunlarını- görmüş. İrticanın ayak seslerini duymuş ve bunları zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e rapor halinde bildirmiş. Karadayı Paşa da emekli olduktan sonra Encümeni Daniş’in tabii üyelerinden biri! Gördünüz mü “tehlikeli ilişkileri” ve Ergenekon “karalamasını”?
Refah Partisi, 1995 genel seçimlerinden az farkla da olsa ikinci DYP ve üçüncü olan ANAP’ın önünde birinci parti olarak çıkmış, iktidarı ele geçirmişti. Lideri Necmettin Erbakan özlediklerı rejim “Kanlı mı olacak, kansız mı” derken ve “kadayıfın altını” kızartırken, 28 Haziran 1996’da TC Başbakanı olmuş, 8 Temmuz’da güvenoyu almış, “irtica kadayıfının altı” kansız demokrasiyle “kızarmaya” başlamıştı.
Unutanlar varsa, 1997 yılında 28 Şubat müdahalesini gerektiren olayları kısaca hatırlatalım. Başbakan Erbakan’ın İslam Birliği kurmak çabası cümlesinden ziyaret ettiği Libya’da Kaddafi çadırında, Kaddafi’nin ağır sözlerine karşılık vermeden muhatap olması... (Hatırlatalım; şimdiki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, o zaman Refahlı olarak “çadırda” konu mankeni idi). Başbakanlık Konutu’nda verilen iftar yemeği... Ve bir sürü diğer ayak sesleri... Taksim ve Çankaya’ya cami yapılması, Ayasofya’nın camiye çevrilmesi teşebbüsleri... Laikliğin tartışmaya açılması... Ve iki önemli olay; İstanbul’da RP’li Sultanbeyli’de Atatürk heykeli dikilmesini isteyen 2. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Doğu Silahçıoğlu’na, Belediye Başkanı Nabi Koçak’ın engel olması (sonunda Tuğgeneral Doğu Silahçıoğlu, belediyeye rağmen Sultanbeyli’ye Atatürk heykelini dikti). 10 Ocak 1997’de Sincan Belediyesi Kudüs Gecesi düzenledi. Belediye Başkanı Bekir Yıldız ve İran elçisinin misafir olduğu gecede sahneye konulan cihat oyunu! Ve bunun üzerine 4 Şubat’ta Sincan’da tankların anlamlı “geçişleri”.
Ve karar
28 Şubat 1997’deki MGK kararları hükümete bildirildi. Kararlarda, laiklik için yasaların uygulanması istendi, tarikatlara bağlı okullar denetlenmeli ve MEB’ye devredilmeli, 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmeli, Kur’an Kursları denetlenmeli, Tevhidi Tedrisat uygulanmalı, tarikatlar kapatılmalı, irtica nedeniyle ordudan atılanları savunan ve orduyu din düşmanıymış gibi gösteren medya kontrol altına alınmalı, kıyafet kanununa riayet edilmeli, kurban derileri köktendincilere verilmemeli, Atatürk aleyhindeki eylemler cezalandırılmalı deniliyordu.
Böylelikle 28 Şubat süreci başlamış oldu... Neticede Erbakan ve hükümeti 30 Haziran 1997’de istifa etmek zorunda kaldı! Adına ne derseniz deyin, “balans ayarı”, “postmodern darbe”, “andıç”... Bu hareket TC’yi büyük bir felaketin eşiğinden döndürmüştü.
En sonunda sorulacak ve cevaplanması gereken soru şudur: 28 Şubat müdahalesi yapılmasaydı ne olurdu ve Türkiye nerede olurdu?. Fehmi Koru, “Bundan sonra 28 Şubatlar olmasın” diyor. Ancak “olmasaydı” neler olurdu, nerede olurduk? Fehmi vb.. istedikleri yerlerde! Ve de başka bir soru; “12 yıl sonra bu noktaya neden ve nasıl getirildik, bundan sonra neler olacak?”
Altemur Kılıç - Yeniçağ
altemurkilic@ttmail.com
Yorumlar26