''Açılım'' ikilemi PKK tuzağı!

  • GİRİŞ30.05.2009 11:29
  • GÜNCELLEME30.05.2009 11:29

Barışçı çözüm açılımı” hususunda, bende, önseziden öte bir kanaat oluşuyor: Sinsi bir strateji uygulanmakta; PKK terörü devam ettirildikçe, Türk devleti, Türk halkı bezdirilecek... “Silahla bir yere varılmıyor” kanaatine vardırılacak! İstedikleri bu “kıvama” gelmekteyiz; Murat Karayılan’ın “barış önerisine” itibar etmek, onu muhatap almak, bunun işareti. Yakın zamana kadar, her şehit cenazesinde PKK’ya karşı, öfkemiz, mücadele azmimiz, artardı... Şimdi hissediyorum ki,  toplumda bu hırs azalıyor ve bezginlik hâkim oluyor. Önceki gün de altı yeni şehit haberi geldi; gene yandık, öfkelendik, ama galiba, aynı zamanda da bezginlik arttı... “Dursun artık bu kanlar bu şehitler” diyoruz... Ama nasıl?

Baykal’ın açılımı

CHP lideri Deniz Baykal da, sureta bir “kıvama” geldi  “açılıma” katıldı.

“PKK’nın dağıldığı, dağdan indiği, bir daha teröre kalkışmayacağı ortaya çıkarsa elbette o zaman gerekli siyasi, insani ve hukuki adımlar atılır” yani “af” düşünülebilir diyor.

Baykal, hepimiz gibi, bu sorunun çözülmesini samimiyetle ister. Ancak, anlaşılan onun zihninde de, toplumun-medyanın kafasında da bir ikilem var: “Önce silâhlar mı susmalı ve bırakılmalı, yoksa teröristi bunu yapmaya zorlayacak af gibi hukuki yöntemlere mi, başvurulmalı...” Öncelik hangisinde olmalı? PKK/DTP yutturmaca taktiği de burada. 

Baykal, PKK’nın silahları asla bırakmayacağını, bırakır gibi yapıp, bırakmayacağını, herhalde çok iyi bilir, Ama belki de bu “olmayacak duaya, bile bile âmin” diyor. Çünkü ortam o ki, bu  “açılıma”  karşı çıkanlar, “barışa engel olmakla” suçlanıyorlar. Maalesef TSK da, bu töhmetin altında kalmak istemiyor!

Taktik hatası

Ancak tam bu sırada PKK/DTP, “barış stratejisini” yürütürken, iki büyük taktik hatası yaptı. Askerlerimizi öldürmeye devam etti. Bu eylemler Türkleri bezdirmek amaçlarının bir parçası. Muhtemelen aksi tesir yapacağını hesap etmediler.

Fakat daha büyük hataları, Murat Karayılan’ın Times yazarına söyledikleri. Bu iki başlı Karayılan diyor ki; “Kürtler savaşa devam etmek istemiyorlar. Kürt sorununun daha fazla kan dökmeden çözülebilmesi için Türkiye, kendi yerel parlamentomuzu kurmamıza izin versin...”

Yani önce Apo’yu da kapsayacak  “genel af”,sonra Türkiye’nin eyaletlere bölünmesi! Her halde, Botan eyaletinde (Eski Diyarbakır ve civarı) Kürt Parlamentosu!

Ve Karayılan diyor ki: “PKK militanlarına 1 Haziran’a kadar pasif savunma içinde bulunmaları emrini verdim. Bir savaş var. Hem Türk, hem de Kürt halkları bundan zarar gördü. İki tarafın da birbirini affetmesi gerekiyor. Buna herkes, Öcalan da dâhil olmalı... Türkiye, iki yoldan birini seçmeli. Eğer bizim barış teklifimizi seçmez ve bize saldırmaya devam ederse, tabii ki biz de elimizden gelen tüm imkânlarla kendimizi savunuruz. Buna, misilleme de dâhildir.” Türkiye sonunda PKK’nın, Kürt sorununa çözümün gerçek parçası olduğunu kabul etmek zorunda.
Bu sözlerin aksi sedası, içeriden Ahmet (nasıl-neden) Türk’ten... O da yedi şehidimizin ardından timsah gözyaşları döküyor. “İnsan yaşamını sona erdirmeye yönelik eylemleri tasvip etmedik. Haftalardır askeri operasyonların durmasını söylüyorduk... Ancak bu olmadı... Her kim ki demokratik bir çözümden yana ise, elini tetikten çekmelidir...”
Ve Ahmet (nasıl-neden) Türk, bunları söylerken, eş başkanı Aysel Tuğluk açıkça, “PKK bizim tabanımızdır”  diyor ve DTP’liler, Apo ile işbirliği halinde oldukları için tutuklanıyor!

Gördünüz mü “aba altından sopa göstermeyi” ve “Vehbi’nin kerrakesini”! Barışçı çözümün nerelere varacağını? Herhalde ülkeyi yönetenler Cumhurbaşkanın olacağını vaat ettiği “iyi şeylerin”, T.C. ve Türk Milleti için, hiç de iyi şeyler olmayacağını anlamışlardır! Anlamadılarsa ve “açılıma” devam ederlerse bu da, gafletten öte bir şey olur! PKK, Türkiye Cumhuriyetine karşı mücadeleden vazgeçer mi? Hem de ülkenin “Ergenekon kapsamında” , bölünmüş olduğu en zayıf zamanında! Ve “Büyük Kürdistan”  gerçekleşirken! Tabii “Barış”, ama nasıl bir barış? Ve ne pahasına? Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan, önce bu sorunun cevabını vermeli ve sararan kırmızı çizgilerin, nereye kadar geri çekileceğini söylemelidirler. Bu çizgiler, sakın, Ankara’da, Barzani’nin, Talabani’nin, ayaklarının altına serilecek kırmızı halılar olmasın!

Altemur KILIÇ - YENİÇAĞ
altemurkilic@ttmail.com

Yorumlar14

  • gökhan aygün 15 yıl önce Şikayet Et
    ALTEMUR. Cenabı ALLAH sana ve senin gibi olanlara akıl, fikir ve biraz da empati yeteneği versin. Serdar Akinan, Emin Pazarcı, Fikret Bila, Ali Sirmen, Arslan Bulut, Hulki Cevizoğlu, Mustafa Balbay, Emin Çölaşan. Sizi yalancılar ve ikiyüzlüler
    Cevapla
  • Atsız Kaharaman 15 yıl önce Şikayet Et
    HAklısınız. Sayın Kılıç size katılıyorum.PKK bitmişti Çiller zamanında bunlar geldi terörü iyice azdırdı.Barış marış derken hainler davamlı katliam yapıyor bizler ağıt yakıyoruz.
    Cevapla
  • harun öztürk 15 yıl önce Şikayet Et
    tam bir kafacasci. ya su günümüz sisteminde hala böyle kafa tascilar yazarlik yapiyor nasilis anlamadim gitti bey efendi avrupada sinir denen bir olay kalmadi sen hala savas cigirtkanligi yapiyon
    Cevapla
  • kutbi mirza 15 yıl önce Şikayet Et
    bu yaşta hala neyin kini bu. yazarın amacını gerçekten anlamıyorum bu yaştaki bi insanın savaştan ne gibi bi çıkarı olabilir nedir bu savaş çığırtkanlığı bırak bari biz hayatımızın geri kalanını barış içinde yaşıyalım belki torunların düzgün demokratik bi ülkde yaşar senin gibiler susarsa...
    Cevapla
  • yorumluyorum 15 yıl önce Şikayet Et
    kılıçalinin soyu. haber 7 bu adam kim ki,yazılarını burda yayınlıyorsunuz.bu adam istiklal mahkemelerinin başkanı olan kılıçalinin torunudur.o kılıçpaşaki sokakta mahkemeler kurararak yüzlerce kişininin ölümüne ve zindanlada çürümesine sebep olan faşistin biridir.haber 7yi bu adamın yazısına yer vermesinden ötürü kınıyorum
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat