Milleti ve devleti kandırarak sülük gibi sömürmek, yalan ve iftiraların üzerine bir toplum kurmak, illegal yöntemlerle devleti ele geçirmeye çalışmak, devlet içinde devlet olmak, yıllarca bu rüyaya kavuşmak için 40 yıl dur durak bilmeden robotlaştırılmış binlerce genci devletin en mahrem yerlerine yerleştirmek, kuzu gibi görünmek, kurt gibi davranmak dürüst bir insanın ve cemaat’ın davranışı olamaz.

Tek taraflı, gizli hesaplar üzerine ortaklık kurmak şeytan ile ortaklık yapmaktan farksızdır. Ortaklık karşılıklı hak ve hukuka dikkat etmek, kardeşlik köprüsü kurmak ve o köprü üzerinde el ele kol kola yürümek demektir. Yoksa onun adı hilebazlık, sahtekarlık, ikiyüzlülük, içi başka dışı başka karanlık bir yapı olur.

Hem ortak olmak, hem ortağın arkasından fırıldaklar çevirmek, keseri kendi tarafına yontmak, ortağını amacına ulaştıracak araç olarak kullanmaya çalışmak bir müslüman ahlakına ve ortaklık anlayışına sığmaz.

Hilebazın oyunu meydana çıkınca yavuz hırsız gibi ortalığı velvele katar, zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışır, ne kadar kaypak karaketer örneği varsa maharetle sergilemek için çabalar... Başbakan Erdoğan’a karşı FETÖ’nün savaş ilan etmesi, ellerinden ne kötülük ve ne kadar ihanet geliyorsa denemeleri... Bir daha, bir daha ve son olarak 15 Temmuz ihanet darbesi… Hepsi de Allahın cc izniyle başarısızlığa uğraması, her şeyi ellerine yüzlerine bulaştırmaları düşünen her insan için binlerce ibretlik sahnedir.

Kendi emelleri ve arzularına göre ERdoğanı kullanamayacaklarını anlayınca onu Firavun ve Yezit ilan etmeleri, zalimleri övüp başlarının üzerine çıkartmaları, hainleri desteklemeleri onları da resmen hain haline getirdi. Ateistler, Kemalistler, Komünistler hatta PKK ve yandaşlarıyla anlaşıp birlikte çalışmaları, uluslararası şer güçler ve onların medya ordularıyla Türkiye’ye saldırmaları ihanet boyutunun nerelere kadar uzandığını gösteriyor.

Ne yaptılar ise, Allahın iradesi karşısında tuz buz oldular. Her seferinde Hakkın duvara çarptılar. Her seferinde kendi kendilerine zarar verip kendi gölgeleriyle savaştılar. Mağlup ve perişan, rezil ve rüsva oldular.

Milyonlarca müslümanın fedakârlığı, emek ve alın teri ile meydana getirdiği, kırk yılda inşa ettiği bir yapı, cemaat liderlerinin kin, öfke ve şahsi ihtiraslarına kör, dilsiz ve sağır bir cemaat tabanı tarafından göz göre göre boğduruldu. Kendilerini beğenme, kibir, cemaat tutuculuğu, tarafgirlik, güç sarhoşluğu 40 yıllık bu yapıyı kurdun ağacı içeriden kemirdiği gibi 40 günde kemirip bitirdi.

Tepeden aşağıya inen itirazsız bir itaat zinciri, otokritik ve özeleştiriden uzak çarpık bir cemaat anlayışı ve karanlık bir cemaat yapılanması ibadet aşkıyla çalışan tabanını da fasit ve karanlık bir döngünün içine düşürdü, robotlaştırdı ve sonunda telef etti.

FETÖ’ye bağlı holdingler, şirketler, gazeteler, televizyonlar devletin kontrol mekanizmalarınca teker teker denetlenmeye başlayınca Hoca efendi Krallığı,

Ağabeyler saltanatı bir anda telaşa düştü. Hep birlikte hezeyana kapıldılar. Ellerinden elma şekeri alınan çocuklar gibi huzursuzlanıp yaramazlık yapıp ağlamaya başladılar.

Şimdi, bütün bu olan bitenlerden ve darbeden sonra hala bazılarının akılları başlarına gelmemişse, hala bunca hezimet ve rezaletlere rağmen, hayal âleminde gezindiklerinin farkında değillerse ve hiçbir şey olmamış gibi mağdur edebiyatı yapıp ağlayıp, sızlayıp, orada burada mızıldayıp duruyorlarsa yapılacak bir şey yok.

Dünyanın hiçbir yerinde yok böyle bir mürailik, iki yüzlülük, sahtekarlık. Yok böyle bir bağnazlık, tutuculuk, egoistlik, cemaatçilik. Artık ağlamak, sızlamak zamanı değil. Pensilvanya’nın sahte mehdisi resmen bu millete bu ülkeye ve ülke insanına hesap vermek zorundadır.

Bu millete karşı darbe yapan, bu millete savaş ilan eden her kim olursa olsun, o savaşın neticelerine katlanmak zorundalar. Cemaatini hainlere, istihbarat örgütlerine peşkeh çektiği için, binlerce insanı kandırıp intihara sürüklediği için kendini mehdi sanan bu sahtekar adam bu millete hesap vermek zorundadır.

Bu cemaatin tabanı gerçekten samimi ise artık bu hainler gemisini terk etmek zorundadır. Aksi takdirde olan biten her şeyin ortağı ve sorumlusu olduklarını, bu yüzden başlarına gelecekleri de kabul etmiş olacaklardır.

Arif Altunbaş / Haber 7
arifaltunbas@hotmail.com
Twitter @arfaltunbas