Değişimin sancıları

  • GİRİŞ11.08.2017 10:35
  • GÜNCELLEME12.08.2017 09:11

Millet olarak içeride yaşadığımız acılar, sancılar ve siyasal gerilimler ile dışarıdan gelen sindirme, yıldırma oyunları, baskı ve tehdit operasyonları geçmekte olduğumuz çok önemli bir tarihi süreclerin göstergesidir. Tüm bunların her biri önemli anlamlar yüklü tarihi bir dönüşümün sancıdır.

Türkiye artık geçmişte yaşanmış acı ama gerçek o talihsiz mankurtlaştırma ve vesayet dönemini kapatmaya çalışırken içimizdeki yerli münafıklar inat ve ısrarla budönüşüm ve değişime karşı çıkmayı kendileri için en kutsal görev biliyor.

Bazıları inkarın, küfrün ve emperyalizmin ülkemizdeki temsilciliğini ve taşeronluğunu yapadurursun biz şimdiye kadar acı tatlı yaşadığımız hatıraları geride bırakmak, ama onların her birinden dersler çıkararak hep ileriye doğru bakmak, ileriye doğru yürümek ve gelecek zamanlara hazırlanmak ve kurulmak zorundayız.

Ülkemize içeriden ve dışarıdan yapılan saldırılar, darbeler, kriz ve bunalım operasyonlarının her biri milletin iman dolu göğsüne çarparak geri tepmekte olduğunun da şahitleriyiz. Milletimize ve Ülkemize yönelen her türlü saldırı acı birer hatıra ve umutsuz, kronik birer vakıa olarak tarihe geçmeye devam ediyor.

Yaşadığımız sıkıntılı süreçlerin önemi bazıları için tam olarak farkedilemese de bu süreç gelecekte daha iyi anlaşılacaktır.

15 Temmuz milletimizin yaşadıkları tüm acılara, baskılara, her türlü teröre, darbecilere, yerli münafıklar ile hainlere, iç ve dış düşmanlarımıza karşı özgürlük ve bağımsızlık adına ortaya koyduğumuz büyük bir kıyam hareketi olarak anılacaktır.

16 Nisan seçimleri Türkiye siyasal Tarihinde önemli bir miladın başlangıcıdır. Milletin tek yürek, tek yumruk olması yıllarca süregelen zulme ve despotizme, darbecilere, vesayetçilere ve devlet terörüne karşı verdiği bu mücadele gelecek zamanlarda olma ihtimali olan tüm darbelere ve darbecilere milletimizin apaçık bir uyarısıdır.

Bir daha millete rağmen  ve millete karşı mücadele eden asker- bürokrat, her kim ve güçse bundan sonra atacağı adımlarda, darbelerle millete terör estirmeye kalkışırken ayağını denk almak ve adımını hesaplı atmak, milletle çatışmayı göze almak zorundadır.

Milletin iradesine kafa tutanlar tepeden inme yönetimi elegeçirmeyi düşünenler darbeciler tanklarıyla, toplarıyla, uçaklarıyla beraber milletin ayakları altına alınıp linç edilmeyi göze almak mecburiyetindedirler.

Artık yok öyle darbe oyunları; ‘’Yağmur yağdı, saha çamur, maç tehir…’’’’ Milletimiz kokuşmuş bu batılı, haçlı ayak oyunlarını artık yemiyor. Kuklaları da kuklacıları da iyi tanıyor.

Değişimin taraftarı olanlar herşeyden önce iktidar sarhoşluğundan, makam ve mevki hırsından, ihale ve rüşvet bataklığından, lüks, rehavetten, vurdumduymazlık hastalığından şiddetle uzak durmak zorundadırlar.

Unutulmamalıdır ki  adaleti ayaklar altına alan, günahkar, zalim bir iktidarla, toplum veya orduyla hiçbir alanda başarı kazanılmaz. Zorla zorbalıkla kazanılan her savaş  başarı ve zafer değil, bir yenilgi ve hezimetin kendisidir.

Bazen zafer kazanmak, feth etmek, başarmak kolay olabilir.Ama esas zafer binlerce insanın alın teri ve kanla elde ettiği kazanımların sürekliliğini sağlamak ve bu alınan kaleleri bir daha kaptırmamak, onların geleceğini garantiye alacak mekanizmayı ve sistemi oluşturmakla olur.

Türkiyede bu çörümüş, kokuşmuş vesayet sistem kökten değiştirilmelidir. Siyaset, siyasi ahlak ve  alışkanlıklar baştan ayağa yenilenmeli, yeni sistem kendi ahlak ve maneviyatımızla, tarih ve kültürümüzle, özümüz ve medeniyetimizin değerleriyle ete kemiğe büründürmelidir.

Tepemizde yıllardır süregelen batının balyoz gibi baskılarını, siyonizmin sırtımızda şaklayıp duran kamçılarını ancak o zaman deklem dışı bırakabiliriz.

Arif Altunbaş - Haber 7

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat