Susarak konuşan adam
- GİRİŞ25.10.2019 09:50
- GÜNCELLEME28.10.2019 09:10
Cins insanlar, cins atlara binerek sürdürürler koşularını. Nereye , nasıl ve neden koştuklarının bilincinde sürürler atlarını dolu dizgin zamanın rahminden ufuklar ötesine doğru. Zaman, bir gelişme ve olgunlaşma tezgahıdır
Nuri Pakdil’i anlamak için onun hayat boyu sürdürdüğü ve asla terketmediği, ara vermediği mücadele koşusunu iyi okumak ve anlamak lazım.
İmam Hatip Lisesi son sınıfta Mehmet Akif İnan Hocamın değerlendirmesi için kendisine verdiğim bir şiirimi hoca Nuri Pakdil ağabeye de göndermiş. Sonra Nuri ağabey o şiiri Edebiyat Dergisinde yayınladı. Akif Hocanın bana ;’’Arifciğim. Nuri Ağabey senin şiiri Edebiyatta yayınlamış, bak işte burada’’ diyerek elindeki Edebiyat Dergisini gösterdi. Nuri Ağabeyin adını ilk olarak o zaman duydum. ‘’Umut’’ kitabıyla tanıştım fikir ve düşünce dünyasıyla…
Daha önce hece vezniyle şiir denemelerim olurdu, Karacaoğlan usulü. Bilmem kaç samandefteri dolusu şiir denemelerim vardı uçarı gençlik yıllarıma ait...12 Eylül darbesi sonrası ağabeyimin korkudan samandamının tavanı arasına sakladığı kitaplarımla birlikte farelerce kemirildiğini 20 yıl sonra, Türkiyeye döndüğümde farkettim. Darbelerin sadece insanlara değil kitaplara, kalemlere, şiir defterlerine de darbe vurduğunu gördüm.
Yıllar sonra Avrupadan dönüp Ankarada görüştüğümde Nuri Ağabey; ’’Hala, Firavuna karşımısın’’ dediğinde irkildiğimi, ne demek abi dediğimi hatırlıyorum.
Nuri Ağabey az konuşan, çok düşünen ince ince eleyip sık sık dokuyarak yazan kelimeleri titiz ve dikkatlice seçen soylu bir kalemdi. Gençler olarak çoğumuz onun yazdıklarından çok fazla şeyler anlamazdık.Bu bizim onun dünyasını keşfedemediğimizden kaynaklandığını daha sonra anladık. Ama Kitaplarını okuyunca bir kaç tanıdık militan kelime veya cümle bizi kitaba bağlar ve yazarına yaklaştırırdı. Birçok arkadaşımızın ne demek istediğini tam olarak anlamadan onun kitaplarını baştan sona defalarca okuduğunu biliyorum. Sezai Karakoç’un şiirinde; ‘’Taha’nın bir kavis görmesi…’’ gibi bir şeydi bu.
Zamanla onu anlamaya başlayan, anlamaya çalışan veya anlayan insanların başlangıçta neden anlayamadıklarını da biliyorum. 1.si medeniyet persfektifinden uzak oluşumuzdan kaynaklanan bir yozluktu bizimkisi. 2.si bizim uydurukça dediğimiz Türk dil kurumunun ürettiği, türettiği kelimeleri ısrarla kullanmış olması onun anlatmak istedikleri ile bizim anlayışımız arasında peşin bir hüküm, görsel ve suni bir engel oluşturuyordu.
Nuri Ağabeyin yeni türetilen kelimeleri ısrarla kullanmış olmasının ve bunda direnmesinin elbette kendine göre bir sebebi ve hedefi vardı. İslam medeniyet ve kültürünün yok sayıldığı, hatta; gericilik ve yobazlık olarak görüldüğü bir sistemin içinde, müslüman edebiyatçılar ve sanatçıların da boy göstermesi, çoğalması, baskı ve zulüm dönemlerinde bile olsa, onların lisanı ile kendi fikir, düşünce ve doğrularımızı yazmamızın, anlatmamızın zaruretine inanıyordu. Ve o böyle bir zoru başardı.
Buna rağmen ceberut bir rejim ve sistemin dar kalıpları içinde de olsa büyüklerimiz yazabildikleri kadar yazmışlar, yazamadıkları zamanlar ve dönemlerde susarak konuşmuşlar ve dertlerini dağlara, taşlara, nehirlere, denizlere anlatmışlardır.
‘’Susarak anlattım bütün gizliyi
Sakladım duygumu ben konuşarak
Bir acı tarlası sessiz yüzünde
Aşkı yürürlüğe koyma savaşı
İçimde bir düzen kaynaşmaktadır
Büyük ve çekingen bakışlarından
En iyi anlatış artık susmaktır
Anladım bunu ben seni bilince’’ ( M. Akif İnan)
İçinde kaynayıp duran bir düzenin gizliliğini bir sır gibi yüreğinde saklayarak susan, susarak konuşan edebiyatımızın ve düşünce meydanımızın kalesi idi Nuri Pakdil. ’’ Ahit Kulesi, Kalem kalesi, Biat, Umut, Bağlanma ve daha nice eserlerin sahibi GÜZEL ADAM arkasında şanlı bir direniş ve kavga bırakarak, o da; ‘’Sebep Ey’’ şairi Erdem Beyazıt, ‘’Kudüs’’ Şairi M. Akif İnan ve Zarif İnsan Cahir Zarifoğlu gibi beyaz bir ata binerek nehrin öteki sahiline geçti.
Mekanları cennet ve Komşuları Hz. Muhammed sav olsun! Cephemizin anti Firavunist, anti faşist, ve anti emperyalist kaleleri 7 GÜZEL ADAM’ ın numuneleri…
Cepheniz; cephemizdir, kavganız; kavgamızdır Allahın izniyle… Hicretiniz kutlu olsun!
Arif Altunbaş, Haber 7
Yorumlar4