Sadece; kendi inanç, iman ve gücüne dayan!

  • GİRİŞ04.09.2020 08:47
  • GÜNCELLEME05.09.2020 09:54

Allah ve Rasulüne sırt çevirerek Kıblemizi batıya döndüğümüzden bu yana; ne Türkiye ve ne de İslam Aleminin iki yakası bir araya gelmiyor, düşmanlarımıza karşı da onurlu ve şahsiyetli bir duruş sergiliyemiyoruz.

 

 

İnsan sırtını Hakka ve hakikate döner, yüzünü ve Kıblesini Rahmani olana değil de şeytani olana çevirirse; onun için başka bir musibete gerek yok. O belayı kendi eliyle bulmuş demektir. İhanetin çukurunda nesiller boyu çırpınıp durur. Kıblesi değişen müslüman  bir milletin geleceği de içinde bulunduğu duruma göre şekillenir. O, artık Hakkın ve hakikatin izinden çıkar karanlık, çıkmaz bir yola  sapar. Hz. Musa'ya isyan eden Beni İsrail’in Tih çölünde serserice dolaşıp, gerçekten Allah'a iman eden bir nesil yetişinceye kadar 40 yıl kör bir döngü etrafında dolap beygiri gibi dolaşıp durduğu gibi.

‘’Siz, Allah'a ve rasulüne yardım ederseniz; Allah'ta sizin ayaklarınızı düşmanlarınıza ve zorluklara karşı sabit tutar’’. Sizi zalimlerin, kafirlerin ve emperyalistlerin saldırı ve düşmanlıklarından, münafıklık, hile ve oyunlarından korur ve muhafaza eder.

 

 

Bugün iç ve dış düşmanlarımızın hep birlikte söz birliği yaparak üzerimize üzerimize gelmeleri, Türkiye’yi 2. bir Sevir ve Lozan tuzağına düşürmek istemeleri vatan ve milletimize karşı olan husumetleri, yükselen ve güçlenen Türkiye'nin ülkesinde ve coğrafyasında kazandığı itibar ve güçlenmesinden dolayıdır.

Kardeşlerimizle ve coğrafyamızla meydana gelen bu kucaklaşma, yeniden et ve tırnak gibi bir vücut olma hareketi peşinde büyük bir güç, kuvvet ve sinerjiyi doğuracağı, İslam ülkelerini ve dünya mazlumlarını kanatları altına altına alacağı muhakkak. Bu özlenen ve beklenen birliktelik özellikle emperyalist, işgalci, kolanyalist batı devletlerinin sömürü ve menfaatlerinin  de önünün kesilmesi anlamına geliyor. Doğusu ve batısı, kuzeyi ve güneyi ile tüm süper şeytanları ve onların İslam coğrafyasındaki BAE, Mısır, Suud… gibi gasıp, fasık, darbeci ve emperyalizmin uşağı iktidarların da sonunu getireceğinden petrol ağaları olağanüstü bir panik ve korku içindeler. Bunun için Türkiye'ye karşı hepsi azılı birer düşman olarak davranıyor, bölgemizdeki şer güçleri finansa ederek  fitne ve fesadın başını çekiyorlar.

Türkiye Sevr ve Lozan'da planlanan askeri, siyasi, ticari, ekonomik ve kültürel kuşatılmışlığın zincirlerini ve prangalarını kırdıkça eski ve yeni düşmanların hepsi birden devletimize ve milletimize karşı yüzyıl önce Çanakkale'de olduğu gibi bugün de;  aynı düşman cephede birleşiyorlar. Sömürgecilerin Paris'te, Londra'da ve Berlin'de içki masalarında şerefine kadeh tokuşturarak bir asır önce hazırladıkları işgal ve istila planları bozuldukça, başta; Fransa olmak üzere tüm emperyalist batı ülkelerinin bir anda Türkiye düşmanı kesilmelerinin sebibi bundan.  

Anayasa ve kanunlarımız, sistem ve düzenimiz,kurum ve kuruluşlarımız gibi devletin iskeletini, iç ve dış politikasını,  geçmişe ve geleceğe bakışını, milletine ve kültürüne verdiği değerleri belirleyen kriterlerimiz ve ölçülerimiz yerli ve millileştikçe başta; Türkiye'de muhalefet adını verdiğimiz batı kuklası parti ve politikacılarla bütün yerli ve yabancı düşmanlarımızı kökten huzursuz ediyor. Bugün; Ege ve Akdeniz'deki sıkıntılarımızın bir çoğu, dün; Haçlı ordularının devlet ve milletimize zorla kabul ettirdikleri ihanet anlaşmalarından kaynaklanıyor. Şimdi onların teker teker hükmü ortadan kalkmaya başlayınca; Ege ve Akdeniz'de fırtınalar kopuyor.

Sevir ve Lozan anlaşmalarıyla milletimize ve devletimize kan kusturan emperyalist batılılar, bugün de; ‘’Tayyip Erdoğan'ı darbe ile düşüremedik, bari muhalefeti destekleyerek mağlup edelim, icranın başından uzaklaştıralım’’ hesabındalar. Bunun içinde; şimdiye kadar her kanunsuzluğu, ahlaksızlığı, namussuzluğu ve şerefsizliği yaptılar ve bundan sonra da yapacaklar…

İçeride; yerli münafıklar, dışarıda; modern sömürgeciler Türkiyeyi ve milletimizi Hak ve adaletten, özgürlük ve bağımsızlık yolundan koparmak için var güçleriyle çalışıyor ve savaşıyorlar.

Ey milletim! Sakın! Ama; sakın bunları unutma!

Sen inancına, imanına, güç ve kuvvetine dayanıp güvendikçe bütün engeller aşılacak, bütün karanlıklar aydınlanacak, bütün düşmanlar mağlup olacaktır Allah'ın izniyle…

Zafer; kendi inancına dayanır ve güvenirsen namlularının ucundadır. Güçlü isen haklısındır, güçsüz isen; haklı da olsan her zaman haksız ve suçlu durumu düşersin, bunu asla unutma!

Zafer; inananların ve inancının mücadelesini verenlerindir.

Arif Altunbaş, Haber 7

Yorumlar1

  • Tahir çoban 3 yıl önce Şikayet Et
    Allah razı olsun yuregine kalem ine sağlık hayırlı cumalar
    Cevapla Toplam 14 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat