Erdoğan tek başına bir ümmettir
- GİRİŞ25.09.2020 10:02
- GÜNCELLEME26.09.2020 10:09
Biliyorum! Bu başlık birçoklarının canını sıkacak, homurdanmalarına ve peşin hükümle davranmalarına, hatta; yazının tamamını okumamalarına kadar varacak bir ego kabarması ve öfke patlamasına sebep olacak...
Kimisi; İslam düşmanlığından, kimisi; Türkiye'nin güçlenmesi ve bölgesinde lider bir ülke olmasını içine sindirememekten, kimisi; Erdoğan'ın fikir ve dünya görüşüne karşı olan düşmanlıklardan, kimisi; batı emperyalizmine uşaklık yapıp mankurtlaştığından; benlik, kimlik, kişilik, kültür ve medeniyetinden, din ve imanından uzaklaşmasından dolayı dalakları kabaracak, biliyorum.
Tarih boyu Hak ve hakikatin mücadelesini veren bütün peygamberlere, hak dostlarına ve erlerine en büyük düşmanlık kendi milleti içinden çıkan fitne unsurları ve münafıklardan gelmiştir. En büyük ihanetler, ikiyüzlülük ve karaktersizlikler o milletin içinden çıkan fitne unusrlarınca ortaya konulmuştur. Bunlar; kıskançlık, hasetlik, fesatlık, çekememezlik, liderlik kavgası ile farklı inanç iman ve kültüre, eylem ve söyleme ait olmaktan kaynaklanmaktadır.
Hz. Ademin oğlu Habil’in katili, öz kardeşi Kabildir. Hz. İbrahim'in düşmanı Nemrut aynı toplumun lideridir. Hz. Yusuf'u kuyuya atanlar; Hz. Yakup’un oğulları olan Yusuf’un kendi kardeşleridir. En çok peygamber yahudi kavmine gönderilmiş, o peygamberlere isyan da yine o yahudiler tarafından yapılmıştır. Hz. Muhammed sav’e ve Aslam’a başkaldıranların başında peygamberin kavmi olan Kureyş kavminin putperestleri gelmektedir. Tarih; bu sapkınlık ve taşkınlıkların ibret aynasıdır.
İnsanın var oluşundan zamanımıza kadar insanlığın en büyük düşmanları ve katilleri yine; o, milletler içinden çıkan insanlardır. 2. Dünya savaşını çıkaran Faşistlerin başındaki Hitler ve Missolini, Kominizmin babaları Marks, Lenin ve Stalin Avrupalıdır. Osmanlı devletini yıkan emperyalist batılılar değil, coğrafyamızdaki aynı din, millet ve kültürün çocukları olan, fakat; kıblesini batıya çeviren, ilhamını İslam'dan değil Haçlılardan alan Jön Türkler ve İttihatçılardır. Batının İslam coğrafyasını işgal, istila ve kuşatması mankurtların kendi vatanlarına ve milletlerine yaptıkları ihanetler ve düşmanlıklar üzerine kurgulanmış ve kurulmuştur.
İslam medeniyet ve kültürüne düşmanı olan alçaklar ve hainler Batılıların gözünde her zaman vatan kurtaran kahramanlar ve o milletin babaları olarak algı operasyonlarının baş aktörleri ve figüranları olarak kullanılmıştır.
Batı emperyalizmine, kültür ve medeniyetine karşı olan, kendi benlik ve kimliğine sahip çıkan yerli ve milli düşünce sahibi tüm yöneticiler ve aydınlar her zaman batının gözünde diktatörler, gericiler, yobazlar, çağdışı barbarlar olarak anılmış ve dünyaya da böyle tanıtılmaya çalışılmıştır. Osmanlının yıkılışı ile başlayan algı operasyonlarının tek amacı Türkiye’yi ve milletimizi batı emperyalizmi ve sömürgecilerinin bir kolonisi haline getirmekti. Ve yerli münafıkların eliyle bunu da kısmen başardılar.
Başta Amerika, Rusya, Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere ve onların İslam coğrafyasındaki beslemeleri çadır devletlerinin başındaki diktatörler ve petro-şeyhlerden oluşan Bremen mızıkacılarının, bugün; Türkiye'ye ve onun lideri Erdoğan’a karşı oluşturdukları şer koolisyonu tek başına Yunanlı ve Rum çakallarının işi değildir.
Bu düşmanlığın arkasında Doğu Romanın (Bizans’ın) yıkılması, Ortaçağ Hıristiyan barbarlığının ve gericiliğinin yok olması, bir daha ayağa kalkamaması yatmaktadır. Sorunların özünde sadece; Ege adaları, kıta sahanlığı, fır hattı, doğu Akdeniz'deki münhasır ekonomik bölgelerin korunmasının çok ötesinde düşmanlarımızın kalplerinde mayalanmış tarihi bir kin ve öç alma duygusu yatmaktadır.
Dün; Sevr’de, Lozan'da milletimize ve devletimize dayatılan emperyalist işgal ve istila planları tarih olarak 2023 te 100. Yılını dolduruyor. Başını Fransa ve Almanya'nın çektiği, ABD ve Rusya gibi şer güçlerin sinsice desteklediği bir koolisyon uyanan ve ayağa kalkan Türkiye'yi yeni bir Sevr ve Lozan kıskacına almaya çalışıyor.
Çünkü; aynı düşman güçlerce sihirli bir cam şişeye hapsedilen Türkiye ruhu Erdoğan'ın liderliğinde o sihirli şişeyi kırdı. Büyü bozuldu ve Türkiye devi uyandı. Ümmetin alıp verdiği nefesi ve sesi olmaya başladı. ‘’Dünya 5 ten büyüktür’’ diyen Erdoğan eski sömürgecilerin ve modern emperyal güçlerin çıkar ve menfaatlerinin önüne aslan gibi dikildi. Bütün dünyaya; ‘’Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak’’ dediği andan itibaren emperyalizmin yerli ve yabancı uzantılarının namlularının hedefi haline geldi. Erdoğan dün; milletin gözünde şiir okuyan genç bir adamdı. Bugün; ümmetin sesi ve soluğu, gücü ve nefesi, gözü ve kulağı olan ‘’tek başına bir ümmet’’ haline geldi.
Rabbimiz kitabı Keriminde; ’’İbrahim bir ümmet idi’’ derken; o Tevhid dinin anası, toparlayıcısı ve önderiydi diyordu. Biz; ‘’Erdoğan tek başına bir ümmettir’’ derken; sadece Türkiye'nin ve Türk dünyasının değil, ‘’İslam coğrafyasının ve dünya mazlumlarının da lideri oldu’’ diyoruz. Kafirler ve münafıklar bunun için; ona karşı ve düşmandır, bunun için; onun liderliğindeki Türkiye'ye karşı bir cephe halindedir, diyoruz. Tüm Allah düşmanlarının Hz. Muhammed'e sav’e karşı oldukları gibi, Türkiye ve milletimizin düşmanları da onun için Hz . Muhammedin öğretisinin liderliğini yapmaya çalışan Erdoğan'a karşıdır, diyoruz.
Tek başına bir ümmet olmak, Hz. İbrahim (as)ın çizgisi, Hz. Muhammet (sav)in öğretisidir. İnsanlığı kucaklamak, kuşatmak, her türlü zulmün belasından kurtarmak için Hak ve hakikat yoluna yönelmektir ‘’Tek başına bir ümmmet’’ olmak…
Asırlar boyu tarih; tekrar edip gelen, ibret sahnesi olan bir zaman değirmenidir. İslam ve Türkiye düşmanlarının hedefi haline gelen Erdoğan'ın şahsı değil, onun vizyonu, misyonu, insana ve aleme bakışının kaynağı olan İslam, İslam düşüncesi ve dünya görüşüdür muhakkak…
Erdoğan Kılıçdaroğlu gibi yalpa yapan, kaypak, güven vermeyen, emperyalist dostu bir lider olsaydı, şimdiye kadar onu vatan kurtaran kahraman ilan ederler ve batı başkentlerinde heykelini dikerler, haşa; ona ilah gibi tapmayı milletimize tavsiye ederlerdi.
Düşmanlarımız çok açık ve net aynı saftalar. Biz de millet olarak çok açık ve net kendi safımızda ve cephemizde yer alıp konumlanmak zorundayız. Ülkemizin meselelerine ilgisiz kalmak, cahillik ve ahmaklığın ötesinde ihanetin ta kendisidir.
Selam; inkarın ve tuğyanın karanlığına karşı yürekleri iman ve İslam ateşiyle yananlara…
Arif Altunbaş, Haber 7
Yorumlar15