Yozlaşmak, yabancılaşmak, Yahudileşmek

  • GİRİŞ01.01.2021 10:23
  • GÜNCELLEME03.01.2021 12:10

Din; Allah tarafından insanların barış, adalet, özgürlük ve kardeşlik içinde yaşamaları için gönderilmiş bir hayat tarzı ve yoludur.  Yahudileşmek ise, Allah’ın emir ve yasaklarına karşı çıkan, insanı insana kul eden beşeri bir hayat tarzı, anlayışı ortaya koyarak onu insanlar için bir din haline getirmektir.

 

 

Musevilik, İsevilik ve İslam gibi semavi dinlerde temel esas (Akide); bir yaratıcının varlığı ve birliğine, O’nun gönderdiği peygamberleri ve kitaplarına inanmak, gönderilen vahyin istikametinde insanlığı bir esenlik yurduna kavuşturmak, onların bu dünya ve öbür dünyasını mamur etmektir. Akidenin temel esaslarını özünden kopararak ilahi iradeye başkaldırmak, inkar ve isyan yolunu izlemek insanı yaratılış amaç ve fıtratından uzaklaştırır. Bu kopuş peşinde yozlaşmayı, rabbinden uzaklaşmayı, o da; Yahudileşmeyi bir yaşam tarzı haline getirir.

Vahyin ekseninden uzaklaşarak güç odaklarına teslim olan Kilisenin anlayışında olduğu gibi din; kendilerini tanrının evlatları sanan papazların yönettiği ayinlerden ve dini ritüellerden ibaret bir günah çıkarma kulübü değildir. Allah’ın dini kan dökmeye, zulüm ve işgal etmeye doymayan Siyonistlerin din diye dayattığı şovenist devlet anlayışının despotizmine tutsak olmuş bir din de Allah’ın dini olamaz. Birçok İslam ülkesinde görüldüğü, yaşandığı ve ‘’İşte gerçek din budur ve bizde yaşanmaktadır...’’ diye böbürlenilen emperyalizmin uşaklığını yapan darbecilerin, diktatörlerin, kralların, sultanların, emirlerin Allah’ın hükümlerini inkar edip çiğneyerek piyasaya sürdükleri Hıristiyan patentli laiklik din anlayışı ve dayatması da Allah’ın dini olamaz. İnsanın icat ettiği din; insanı insana kulluğuna davet eder Kula kulluk etmektir Yahudileşme…. Allah’ın dini ise; insanı yalnız Allaha kulluğa çağırır.

 

 

Din, insanın ana rahmine düşmesinden ölüp mezara girmesine kadar ki serüvenine eşlik ve müdahale eden ilahi emirler ve yasaklar bütünüdür. Din; insanla yaşlanmak için değil, insanın onu yaşaması, hayatının vazgeçilmez bir parçası ve onu bir hayat felsefesi haline getirmesi için Allah tarafından tüm insanlığa gönderilmiş bir kurtuluş yoludur. Allah cc tarafından gönderilen bu din; sadece bir milletin veya kavmin dini değil, bütün insanlığı kucaklayan ve kuşatan sonsuz bir evrenselliğe sahiptir. Alemlerin rabbi olan Allah’ın cc dini tüm alemlere hitap eder, bütün alemleri kuşatır, kucaklar ve bağrına basar.

Yahudileşmek; Allah ve rasulünden, Kur’andan ve Kur’an ahlakından uzaklaşmaktır. Çağdaşlık adına vahiyden kopan çağdışı anlayışın, insanı insana ve eşyaya köle eden sınırsız özgürlüklerin alçalttığı, vahşileştirdiği insanın insanlık vasıflarından sıyrılarak bayağılaşıp hayvanlaşmasıdır Yahudileşmek...

 Bizde Yahudileşmek; son iki asırdır; ‘’Tanzimatla, İttihat ve Terakki ile, batı patentli Kemalist devrimlerle, Laiklik ve Batılılaşma dayatmalarıyla, Hıristiyan kalıplarındaki demokrasi anlayışıyla, faşist darbeler, uzaktan kumandalı vesayetçi iktidarlar ve devlet politikalarıyla Müslüman milletimize zorla zorbalıkla giydirilen batı anlayışı, felsefesi ve ahlak elbiseleriyle başlamıştır.  Din, tarih, kültür, edebiyat, sanat, siyaset ve ticaret anlayışımız batıya bağlandığından bu yana bizimle birlikte doğudan batıya, kuzeyden güneye birçok İslam toplumu ve ülkesi de batı emperyalizmi, işgalci zalim Çin ve Hint zulmü, istilacı ve sömürgeci Avrupa ve Rusya baskısı altında asimetrik bir yozlaştırma ve yabancılaştırma politikasına tabi tutulmuştur. Yahudileşmek ile insanımızın zihinsel ve tefekkür dünyası kulvar değiştirdi, hayat tarzı ve anlayışı eksen kaymasına uğratıldı, gelecek tasavvuru ve ufku daraltıldı, insana, eşyaya, çevreye, tarihe, coğrafyaya, dosta ve düşmana bakışı içine düştüğü batı zindanının dar penceresindeki paslı demir mazgallar arasına sıkıştı. Ruhsuz ve ufuksuz bir millet haline getirilerek mankurtlaştırılmaya çalışıldık.  

Dini ve milli değerlerimize, kendi kültür ve medeniyetimize, yerli düşüncemize karşı yozlaştırma, yabancılaştırma ve Yahudileştirme operasyonları Müslüman milletimizi düşmanlarımızın tezgâh ve oyunlarında figüranlık yapan şamaroğlanları haline getirmeyi amaçlıyordu.

Gerek; Kapitalist, gerekse; Faşist ve Kominist anlayış ‘’özgürlük, bağımsızlık, çağdaşlaşma, medenileşme, (kendi din, kültür, ideoloji ve çıkarlarına uygun demokratikleşme,) halkların birliği ve özgürlüğü (!)…’’  gibi ayakları yere basmayan parlak sloganlarla kendi dünya imparatorluklarını kurmak için İslam toplumlarını yozlaştırmaya, yabancılaştırmaya, kendi benlik ve özünden koparmaya, fikir ve düşünce alanında körleştirmeye ve köleleştirmeye çalışıldı. Türkiyede ve İslam ülkelerinde Yahudileştirme soysuzluğu etkin bir araç olarak kullanıldı ve hala da birçok ülkede kullanılmaktadır…

Tanzimatla başlatılan batılılaştırma politikaları devlet eliyle batıllaştırma hareketlerine dönüştürüldü. Yozlaştırma ve yabancılaştırma operasyonları tek parti iktidarı dönemlerinde sistematik bir inkar ve imha hareketine dönüştü. Milletimizin özüne ve tarihine ait ne varsa inkâr ve imha yoluna gidildi. Köklerimize uzanan din, dil, coğrafya, tarih ve hafızamız, kültür ve medeniyetimiz tüm kadim değerlerimizle birlikte sinsice tarihin çöplüğüne terkedilerek yok edilmek istendi.

Milletimiz ve coğrafyamız; ne Moğol ve Timur istilasında, ne de birinci ve ikinci dünya savaşlarının yıkım, tahribat, zulüm ve imhası sırasında böyle bir zulüm ve katliamla karşılaşmadı. İslam ülkelerindeki batılılaştırma ve batıllaştırma hareketleri sistemetik bir Yahudileştirme ve köleleştirme operasyonu olarak devlet politikası haline getirildi.

Yahudileştirmekten musevileştirmek anlaşılmamalıdır. Museviler ve iseviler de dahil tüm İslam ülkeleri ve halkları gibi onlar da kendi dini ve milli, asli ve yerli değerlerinden, kendi cevherlerinden koparılarak batı medeniyetinin birer enkazı haline getirildi.

Yahudileşmek; hakikatin Haktan, özgürlüğün özden, bedenin ruhtan, bir milletin kendi dini, dili, milli, kültürel ve tarihi değerlerinden koparılarak küresel Nemrut ve Firavun güçlerinin emri altına alınıp kölleleştirilmesidir.

Milletim! Derin derin düşün! Sen bu yıkım, işgal, istila ve köleleştirme sefaletinin neresindesin?

Arif Altunbaş
Haber 7

Yorumlar5

  • Tuğba TÜRKARSLAN 3 yıl önce Şikayet Et
    Allah razı olsun .Çok önemli konuya değinmişsiniz,kaleminize sağlık .Rabbim müslümanlara her daim basiret ve feraset versin.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Tuğba TÜRARSLAN 3 yıl önce Şikayet Et
    Allah razı olsun.Çok önemli bir konuya değinmişsiniz kaleminize sağlık. Rabbim müslümanlara basiret ve feraset versin her daim.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Fahri ÇETİN 3 yıl önce Şikayet Et
    Kalemine ve yüreğine sağlık
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • Şehabettin Çakır 3 yıl önce Şikayet Et
    Kaleminiz, kelamınız, yüreğiniz hep böyle istikamet üzere olsun. Allah razı olsun Hocam
    Cevapla Toplam 19 beğeni
  • Fahri çetin 3 yıl önce Şikayet Et
    Kaleminize ve yüreğinize sağlık hocam
    Cevapla Toplam 19 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat