Batının karanlık çıkmazı

  • GİRİŞ25.06.2021 10:34
  • GÜNCELLEME26.06.2021 10:21

Batı medeniyeti emperyalist sömürgecilerin çıkar çetesidir. Sürekli kazanma ve tüketme hırsı insanı nasıl insanlıktan çıkardığını, hayvanileştirdiğini burada en bariz olarak görebilirsiniz. Böyle bir dünyada anlaşmaların ve dayanışmaların menfaatler kesişip çatışınca nasıl bir düşmanlığa ve ötekileştirmeye dönüştüğünü dev bir balon gibi patladığına şahit olursunuz. Bunların dünyasında insan Allah’ın değil menfaatlerinin kuludur. Tapındıkları ilahları da çıkarlarıdır.

Corono Virüs’ün kibirli batı cephesinin tüm kalelerini bir anda nasıl darmadağın ettiğini, gururlu başını nasıl eğdirdiğini, şımarıkların burunlarını nasıl yere sürttüğünü dünya alem gördü. Gözle görülmeyen bir virüs kendini tanrılaştıran dev bir virüsü yendiğine şahit olduk.

Yıllardır müttefik oynayan, cephe arkadaşlarını virüs paniği karşısında nasıl küçük kıyametlerini yaşadıklarını, nasıl kendi dertlerine düşüp yanı başındaki komşu ve dostlarını unuttuklarını, onların yardım çığlıklarını  nasıl duymadıklarını veya duymak istemediklerini hayretler ve ibretler içinde izledik.

Dünyaya kafa tutan süper güçlerin pandemi karşısında çaresizlikler içinde kapılarını nasıl bir birbirinin yüzüne kapatıp kendi dertlerine düştüklerini, dost ve müttefiklerini ise nasıl unutuverdiklerine şahit olduk. Yaşadığımız gerçeklerin utanç tablolarını görmemek için devekuşu misali kafalarını nasıl toprağa gömdükleri karşısında utanmadılar bile. Hatta; kendi halklarının bile sağlığını tehlikeye atacak turum ve davranışlara girip virüsün daha fazla yayılmasına, daha fazla can almasına sebep oldular.

Kibir devi ABD, onun emrindeki NATO, bunların kuyruğu olan AB ve müttefikleri pandemi sırasında patır patır döküldüler. Hepsinin savunma hatları örümcek ağı gibi imiş. Hepsi de küçük bir virüs karşısında mağlup olup Per perişan oldular.  Az kalsın birbirlerine düşeceklerdi. Atlantik Bloku NATO ne kadar aciz cüce, ne kadar güvenilmez ortaklar olduğu bir daha ortaya gösterdi.

Eğer; NATO Rusya veya Çin ile sıcak bir savaşa girseydi bu anlayış ve yaklaşımla bir haftada savaşı kaybederdi. O zaman Hindi gibi gubarmanın, tavus kuşu gibi kibirli kibirli sağa sola çalım satmanın ne demek olduklarını daha iyi anlarlardı.

Corono virüs belası biyolojik bir savaştır. Bu virüsü kim çıkarırsa çıkarsın, bu tip virüsler bumerang gibi kendisini çıkaranı da vurdu. Dünyanın o kadar da büyük olmadığı bir daha anlaşıldı.

Materyalizm, modernizm, hümanizm, ateizm, çağdaş putperestlik ve daha nice beşeri nizam ve sistemler iddia edildiği gibi hipotezlerden ve ütopyalardan ibaret kör bir çıkış yolu olduğu zamanla daha iyi anlaşılıyor. Dünyada barışı ancak Allah’ın hükümlerini ortak değerler ve ölçüler olarak kabul edecek insanlar tesis edebilir ancak. Tüm beşeri anlayışlar, sistem ve düzenlerin iflas ettiği bir zamanda yaşıyoruz.

İnsan insanı kendisine kul etmek için çağırırsa onun barış ve kardeşlik çağrıları fantezi olmaktan öte bir işe yaramıyor. ‘’İnsan ancak rabbine kul olursa özgürleşir ve huzura kavuşur.’’ anlayışı insanları vahyin kuşatıcı ve kucaklayıcı eksenine doğru çekiyor. En fazla isyan ve tuğyanın yaşandığı bir çağda insan rabbini arıyor.

Allaha gerçekten kul olan insan asla putlara kul olmaz. İnsan bilim ve teknolojiyi insanlığın faydasına kullandığı ölçüde insandır. Ona tapındığı kadar insanlık duygularından sıyrılır. Bir yılanın kabuğundan sıyrılıp çıktığı gibi. Bilim adamları, teknokratlar modern çağın papazları, fabrika ve üretim merkezleri de çağdaş paganizmin tapınakları gibi algılanması insanın nerelere savrulduğunun resmidir.

Batı uygarlığını yöneten ve yönlendiren modernizm dünyaya hakim olduğu sürece, insan vahiyle bağını koparmaya yekinecek, eşyaya bir ilah gibi tapınacaktır. Batı toplumunda insan üç şey için yaşamaktadır; Güzel bir araba, güzel bir kadın, güzel bir tatil ve hayat.

İşgal ve istila eden, sömüren ve ezen,  insanı ekonomik bir hayvan gibi gören, batılı anlayış neden Müslümanlara içten içe veya alenen düşmandır dersiniz.  Batının teknoloji ve zenginlikte islam toplumlarından  önde olması bu nefretin pratiğe ve eyleme dönüşmesinde büyük bir rol oynuyor.

Bertnard Russell, Oswald Spengler gibi batılı birçok eleştirmen ‘’Tedbir alınmazsa Batı uygarlığının büyük bir gürültüyle çökeceğini’’ çok açık ve net bir şekilde ifade ediyorlar. Nasıl dünyaya kardeşlik ve barış vadeden Kominizim aniden ekonomik bir deprem ile çöktü ise; her gün biraz daha obezleşen ve bencilleşen Kapitalizm de elbet bir gün çökecek.

Her ümmetin bir eceli, her yükselişinde tabi olarak bir sonu vardır. Bütün bunlar bize Müslümanlar olarak yeni bir çağa ve zamana hazırlanmamızı öğütlüyor. Bunda da geç kalırsak, treni kaçıranlardan olur isek, gelecek nesillerimize asırlarca sürecek kötü bir miras ve dünya bırakmış oluruz.

Onun için; ‘’Müslümanın bir günü diğeriyle eşit olmamalıdır.’’ Selam ve dua ile…

 

Arif Altunbaş, Haber 7

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat