Truva’nın atları

  • GİRİŞ25.03.2022 09:30
  • GÜNCELLEME26.03.2022 10:10

Yunanlılar 10 yıl süren kuşatma ve savaşlardan sonra bir türlü Truva’yı ele geçiremediler. Savaş meydanından ayrılmadan önce, ‘’Bu savaştan çekiliyor ve geri dönüyoruz’’ diyerek gemilerine binip geri dönmek üzere denize açıldılar. Ayrılırken, Truvalılara hatıra olarak büyükçe tahtadan bir at hediye ettiler.

On yıl süren direnişten yorgun düşen Truva halkı kahramanca savundukları şehirlerinin düşman işgali tehlikesinden kurtulmasını kutlamak için o gece yediler içtiler ve çılgınca eylendiler.

Gece karanlığı basınca tahta atın içine gizlenen 40 Yunanlı savaşçı sarhoş olup sızan ve ayakta duracak halleri olmayan şehir halkına saldırdı. Truva’nın muhkem surlar ve kalelerle çevrili kapılarını da içeriden dışarıda bekleyen orduya açtılar. Açılan kapılardan şehre dalan Atinalılar Truva halkını kılıçtan geçirip, şehri yakıp yıktı.

Neye uğradıklarını bilemeyen Truva halkının eğlenceleri kursaklarında kalmıştı. Şehre giren düşman kadın, çocuk, yaşlı demeden tüm halkı kılıçtan geçirildi. Şehir baştanbaşa yakılıp yıkılıp yağmalandı.

Yunan tarihçi Heredot’ un İlyada Destanında anlattığı bu savaş ve hilesi bugün Amerikan emperyalizmi tarafından NATO’ nun tahta atı vasıtasıyla Türkiye üzerinde oynanıyor.

Yıllardır ülkemizde NATO’ nun gölgesinde meydana gelen tüm askeri darbeler, vesayet hükümetleri, kukla rejimler, kıytrık ideolojiler türlü ayak oyunları ve tepeden inme servis edilen mankurt yöneticiler vasıtasıyla ABD Türkiye’yi bir Truva atı oyunu ile ele geçirmeye çalışıyor.

Bir kaleyi ele geçirmenin en kestirme yolu o kaleyi içten fethetmektir. Truva atı olayında olduğu gibi bir ülkeyi kansız ve darbesiz ele geçirmek için bugün demokrasi sosuna batırılmış uzaktan kumandalı projeler partiler ve kukla liderler kullanılmaktadır. Milletimize altın tepside sunulan bu atlarının veya katırların sayısı birden fazladır. Bunların kimileri ulu kurtarıcı, kimileri eşsiz kahraman, kimileri de eşi benzeri olmayan Alaaddinin sihirli lambasına sahip bir süpermendir. Adları farklı olsa da, esasta hepsi de aynı projeyi gerçekleştirmek için sahneye sürülen figüranlar olarak birer Truva atıdır.

Türkiye Tanzimat’tan bu zamana kadar ne çektiyse milletimizin yerli ve milli değerlerinden kopuk, milletimize yabancı, milletimize tepeden inme dayatılan batı patentli bu kukla liderler ve proje partilerden çekmiştir. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül darbeleri, 28 Şubat, Batı Çalışma Gurubu, 15 Temmuz darbe kalkışmaları hepsi de batının Anadolu’yu ele geçirme, milletimizi esir etme oyunudur.

Menderes ve iki bakanını asanlar, Özal’ı zehirleyenler, Eşref Bitlisi ve Muhsin Yazıcıoğlunun uçaklarını düşürenler, 28 Şubatta Milli Görüş liderine küfredenler, onu Başbakanlıktan düşürenler, tehdit ve şantajla hesaba çekenler, defalarca partisini kapatanlar, başörtülü milletvekili Merve Kavakçıyı meclisten ve Binlerce Müslüman kız öğrenciyi okullardan atanlar, Ezan Kur’an ve İslam düşmanları ile el ele kol kola kuzu sarması olanlar bu Antik Yunan oyununu birlikte oynayanlardır.

Bu ne biçim ‘’Yeniden büyük Türkiye’’ anlayışı’’, bu ne biçim ‘’Hak ve Batıl mücadelesi’’, bu ne biçim ‘’ Cihat hareketi’’, bu ne biçim ‘’Milli, yerli ve İslami bir görüş ve duruş’’ ki, kendilerini İslam ile konumlandıran bir parti ve haraket Allah düşmanlarıyla birlikte Müslüman milletimize karşı savaşan Truva atlarıyla aynı yuvarlak masa etrafında, aynı saf ve cephede bir araya gelebiliyor?

Bu ne biçim milliyetçilik ve vatanseverliktir ki, millet ve vatan düşmanları olan kuklalarla dost olup Truva atının içine gizlenerek milleti ve vatanı işgal etmek isteyenlerle birlikte olabiliyor?

Türkiye ve Müslüman karşıtlarına, tarih ve coğrafya cahillerine, medeniyetimizin düşmanlarına karşı savaşmaya cesaret edemeyenler Allah, Peygamber ve Türkiye dediği, İslami değerlere sahip olduğu için emperyalistlerin hedefi haline gelen Başkan Erdoğan düşmanlığı paydasında buluşabiliyor.

İslam’ı ve Müslümanları yok etmek isteyen düşmanlar taşeron CHP ve ihanet hareketi BDP ile birlikte, ABD Projesini iktidara taşımaya çalışması bir Firavun düzenine hamallık yapmaktan başka hiçbir anlama gelmiyor.

İslami bir duruşu olan Müslüman bir lider, toplum ve hareket asla; Allah ve Peygamber, Kur’an ve sünnet, ezan ve cami, İslam ve Müslüman düşmanlarıyla, onların projelerini iktidara taşımak için bir araya gelemez. Onlarla birlikte inkar ve tuğyanın kara bayrağı altında ortak bir duruş sergileyemez, onların kuyruğuna takılıp kimseye taşeronluk ve zağarlık yapamaz.

Selçuklunun, Osmanlının Müslüman evlatları Yunan Kralı Agemennon’un piçleriyle Truva atına binemez.

Arif Altunbaş, Haber 7

Yorumlar5

  • Tuğlu... 3 yıl önce Şikayet Et
    Eyvallah hocam...
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • azi 3 yıl önce Şikayet Et
    bu ülkeyi bu capsiz hacli artiklarina birakmayacagiz kanimizin son damlasina kadar savunacagiz Allah iziniyle REISIMIZI YALINIZ BIRAKMAYACAGIZ
    Cevapla Toplam 9 beğeni
  • ORHAN GÜN 3 yıl önce Şikayet Et
    Tebrikler. Çok güzel bir yazı olmuş. Elinize kaleminize sağlık.
    Cevapla Toplam 13 beğeni
  • cihan ÇAKMAK 3 yıl önce Şikayet Et
    Abi ne güzelde anlatmışsın.Benim en çok ağrıma giden ise kara kara mollaların bu kervana katılması.Ve bu tuzağı göremeyen Müslüman kardeşlerimiz.
    Cevapla Toplam 14 beğeni
  • Mümin Sabah 3 yıl önce Şikayet Et
    Tarihin tekrar edişinin yanlışların tekrar edişi anlamına geldiğini çok güzel bir anlatımla izah etmişsiniz. Kafamızda tarih bilinci kıvılcımlarını ateşleyen yazlarınız için teşekkürler Arif Abi.
    Cevapla Toplam 11 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat