Tezekle çalışan UFO’lar

  • GİRİŞ01.07.2022 09:10
  • GÜNCELLEME04.07.2022 08:27

Milas orman yangınında alev yalımları cehennem ateşi gibi göklere tırmanıyor. Kuvvetli esen rüzgarın önünde koşan yangın yedi başlı ejderha gibi önüne geleni yalayıp yutuyor.

Yöredeki yetişkin kadın erkek herkes ve 3214 yangın söndürmekle görevlisi, 27 Helikopter, 14 yangın söndürme uçağı ve İHA ’lar ile birlikte toplam; 61 hava aracı, 730 itfaiye, arazör, greyder, makine günlerdir yangını söndürmekle meşguller. Çalışanların hepsi de dişlerini tırnağına takmış ibadet aşkı ve vatan sevdasıyla adeta düşmanla savaşıyor.

Milletin ciğerleri ormanlarımız, köylünün geçim kaynağı bağlar, bahçeler, ekilmiş tarlalar, hayvanlar, arılar yanıyor. Milyarlar değerindeki milli servet göz göre göre yangına sebep olan bir ahmak ’ın yüzünden kül oluyor. Göz gözü görmüyor ortalık toz duman. Uykusuz, yorgun üç gündür herkes yangını söndürmek için uğraşıyor.

Ağaçlara ve çalılıklara yuva yapan kuşların daha tüylenmemiş yavruları yanıyor. Ormanının bekçisi tilkiler, sevimli tavşanlar, kimseye zararları dokunmayan kirpiler, kaplumbağalar, kertenkeleler, karıncalar, fareler, kelebeklerle birlikte ormanı yurt edinen, ekolojik dengeyi sağlayan tüm böcekler ve hayvanlar yanıyor.

Kara bir duman bulutu kaplamış her yanı. Her tarafta ateşin ayak izleri küllerin, herkeste yoğun bir telaşın stresi görülüyor. Her taraf savaş meydanı gibi, her yerde yangına karşı verilen çetin bir mücadele var.

Marmaris’teki orman yangınını duyan politika bezirganı bir adam peşine birkaç tanıdığı yandaş gazeteciyi de takarak apar topar olay mahalline koşuyor. Şimdi onun için şov yapma, içinde yıllardır biriken kin ve nefreti kusmak için en uygun zamandır.

Herkesin yüzü asık ve üzgün, o mal bulmuş mağribi gibi sevinç içinde. Sineğin kanadından ne kadar yağ çıkarırım hesabında. Mezar soygunculuğuna soyunmuş, nereden ne koparırım, hangi cesedin altın dişini çıkarır alırın derdinde.

Etrafındaki gazeteciler ve meraklı köylüler bu adam şimdi neler söyleyecek diye beklerken; o, ‘’ Üç gündür bu yangın devam ediyor. Etrafta bir tane yangın söndüren insan, makine, itfaiye göremiyorum. Nerede bu yangın söndürme ekipleri, helikopterler, uçaklar… diye iktidarı topa tutmaya başlıyor. Kameralara poz vererek desteksiz atıp, mangalda kül bırakmıyor.

Tam da o konuşurken havada 4 adet yangın söndürme Helikopteri yanan ormanın üzerine gürültüyle su boşaltıyor. Etraftaki insanlar şaşkın şaşkın Helikopter sesi gelen tarafa başlarını çevirmiş. Adamın etrafındaki gazeteciler de hayretle birbirine bakıyor. Kimisi helikopterlere çeviriyor kamerasını ve anı kayıt ediyor. Kimisi köre, sağıra, aptallığa vurmuş kendini. Gözü görmüyor, kulağı duymuyor.

Bizim köylülerimiz nüktedan insanlardır. Çoğu zaman susarak konuşurlar. Gözleriyle bakarak anlaşırlar. Zamanı gelince de; taşı gediğine, sözü münasip yere çakmasını, gömmesini, kaydırmasını, koymasını bilirler. Orada bulunan köylüler acı acı bıyık altından gülerken içlerinden yaşlı birisi takma dişlerini gıcırdatarak etrafındakilerin işiteceği bir tonla -isyan modunda-; ‘’Hay senin yalanını …‘’ diye hedefi belli düz-bastı gidip okkalı bir küfür savuruyor ortalığa. ‘’Vur bre Debreli asan dağlar inlesin’’ diyor diğeri.

Üç gündür canını dişine takıp yangın söndürmekle meşgul eli yüzü is’e, kömüre, toprağa, çamura ve tere karışmış başka bir vatandaş bir havadaki yangın söndürme uçaklarına, bir de karşısındaki Gandi kılıklı maymuna bakıyor. İlkokul çocuğu gibi edeplice parmağını havaya kaldırarak sesini birazcık yükseltip alaycı bir eda ile; ‘‘Efendim! Gökyüzünde gürültüyle uçan bu cisimler var ya! Onlar yangın söndürme helikopteri falan değil. Hükümet herkesin gözünü boyayıp aldatıyor.’’ der.

Oradaki gazetecilerden birisi (haber yapacak ya) merakla hemen konuşan vatandaşa doğru fırlıyor.’’ Onlar nedir amca’’ diyor. Günlerdir yangın söndürmekten bitkin düşen yaşlı köylü: ‘’Onlar inek tezekleriyle çalışan UFO’ lardır. Sağ olsunlar uzaylılar yangın söndürmek için bize yardım olarak göndermişler, evladım.’’ diyor. Oraya bulunan köylüler hep bir ağızdan; ‘’Sağ olsunlar, sağolsunlar’’ diyorlar. Sağ olsunlar demeyen sadece tiyatro oynamaya gelen Çölemerik’ li Donkişot ile beraberinde getirdiği Şanzo Panzo’lar var.  Ortalığı bir anda buz kesiyor.  

Alaycı bir rüzgar eser ortalıkta. Sıcak ve gergin hava bıyıkaltı gülümsemelerle gevşiyor. Yalanın ustası adam sert bir el hareketiyle 9 numara gözlüğünü Pinokyo burnunun ucuna indiriyor. Gülümseyen köylülere gözlüğünün üstünden devenin nalbant dükkanına baktığı gibi mal mal bakar.  Nemrut’un ateşini söndürmek için koşan karıncalar gibi vızır vızır yangın mahalline su taşıyan çelik kanatlı UFO’ların sesleri halen dağı taşı inletiyor.

Yalan söylemeyi ahlak ve meslek haline getirmiş bir insandan; ne aile reisi, ne milletvekili, ne belediye başkanı, ne bakan, ne de Cumhurbaşkanı olmaz. Çünkü; yalanın hakim olduğu bir kalpte iman, imanın hüküm sürdüğü bir yürekte yalan barınamaz.

Arif Altunbaş, Haber 7

Yorumlar3

  • bülent duman 1 yıl önce Şikayet Et
    allah razı olsun.çok doğru sözler.
    Cevapla Toplam 20 beğeni
  • Fatih 1 yıl önce Şikayet Et
    Bu güzel yazı için Arif hocamıza çok teşekkürler.
    Cevapla Toplam 20 beğeni
  • Zafer Bozdağ 1 yıl önce Şikayet Et
    Dilinize, kaleminize, yüreğinize sağlık efendim. Sağ olun var olun! Hep istikamet üzere kalın!
    Cevapla Toplam 28 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat