Politikacının Sefaleti

.

  • GİRİŞ15.07.2022 15:27
  • GÜNCELLEME18.07.2022 09:48

Elinizle büyütüp yetiştirdiğiniz sıpaların -daha olmadan olgunlaşmadan- sırtına semer vurup boynuna makam ve mevki sorumluluğu yükler, onu hak etmediği bir yere getirirseniz, ‘’Ne oldum delisi’’ olur. Kendisini Hipodrumda koşan cins yarış atlarına benzetir. Konuşması, oturması kalkması, yürümesi değişir, kimyası bozulur.

Ruhi donanımını tamamlayamayan, olmayan olgunlaşamayan, deneyim ve birikim sahibi olmayan insanı siz etkili ve yetkili bir makama getirirseniz yüksek makamlar acemi çaylakların başını döndürür.

Bu psikoloji içindeki bazı politikacılar zirvelere tırmanayım, lider olayım derken; burnunun önündeki çukuru görmez. Aslan rolleri oynayayım derken; tilki veya çakallara rezil olur.

Nefret ve öç alma hırsı insanın akıl ve mantık sınırlarını zorlar.  Bu durum şahsın kendisine de, etrafındakilere de, faydalı olmak istediği insan ve kuruma da zarar verir.

Bulunduğu makamı, mevkii ve rütbeyi hak etmediği halde boyunu aşan bir yere tayin getirilen memur, amir, yönetici ve politikacıların temel sorunlarından en önemlisi içine düştükleri hasetlik çukuruna düşmek, önünde yürüyenleri beğenmeme ve onlara tepeden bakmaya başlamaktır. Elinden tutarak kendisini oraya taşıyan, omuz vererek onu oraya yükselten insanı küçümsemeye, rakip ve hasım görmeye yönelen insan en sonunda vefasızlığın sığ sularında boğulmaya mahkumdur.

Bunların günlük hayattaki yansımalarına sivil toplum örgütlerinde, ticarette, bürokraside ve bilhassa; politikanın ve politikacıların ayağa düştüğü kalitesiz ve kifayetsiz teşkilatlarda her zaman karşılaşırız.

Hangi partiden olursa olsun Türkiye’de vatan ve milletinin, din ve ahlakının, medeniyet ve kültürünün hizmetinde olmayan bütün insanlar ve politikacılar Allahtan korkmaz kuldan utanmaz, omurgasız sürüngenlerdir.

Politika bir meslek dalı değil, politikacı da o meslek sahibi değildir. Orası Hak yolunda halka hizmet aracı ve kapısıdır. Araç amaç olmaya başladığında da herşey hedefini, manasını ve gayesini yitirir.  Politika sahtekarların, iki yüzlülerin, kalpazanların elinde her zaman kazanan hileli bir oyun kağıda dönüşür.

Çok fazla oy olma kaygısı ve stratejisiyle çapsız, idealsiz insanları tekrar tekrar seçmek/ seçtirmek/seçilmesine vesile olmak oy veren insanlara saygısızlık olduğu kadar, onların emanetleri olan oylarına ve güvenlerine de büyük bir hakarettir.

 ‘’Yalan söylemek, söz verince yerine getirmemek, emanete ihanet etmek’’ münafıklık alametidir. Bu üç çirkin sıfatı da kölelik halkası gibi boynunda taşıyan politikacı ve parti liderinin sayısı ne yazık ki fazla.  Bu arenada kötülerin sesi iyilerin sesinden daha çok çıkıyor.

Vatana, millete ve insanlığa hizmet aracı olan politika çaka ve çalım satma, hava atma, alavere ve dalavere çevirme, adam kayırma, deveyi amuduyla birlikte yutma, çalıp çırparak zengin olup sonra da açlık ve yoksulluk edebiyatı yapma yeri de değildir.

Dün; il-ilçe belediye, parti başkanı, milletvekili, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı olduğu partide dağ taş demeden ülkeyi dolaşıp altını üstüne getiren bazı siyasetçilerin bugün; görevden alındıktan veya bir daha aynı makama seçilmedikten sonra partisi ve liderine kazan kaldırması, birlikte oldukları eski günleri yerin dibine batırması… nereden bakılırsa bakılsın ahlaki bir zaafiyet ve dürüst bir davranış değildir.

Kader bu, kendi partisinden, teşkilatından, ticari ortaklarından, ülkesinden, milletinden hatta; eşinden ayrılabilir insan. Ayrıldıktan sonra; birlikte olduğu kişi, toplum, kurum ve kuruluşun aleyhinde düşmanca bir pozisyon almak, yalan ve iftiralara sarılmak, daha önce rakip ve düşman olduğu bir cephenin yuvarlak masasında fırıldak çevirmek en azından kaypaklıktır.

Yalan ve iftirayı ahlak haline getiren omurgasız sürüngen karakterlerden aile reisi, yönetici, komutan, din adamı, siyasetçi, lider ve devlet başkanı olmaz. Aksi takdirde Bin yıldır mayası İslam kültür ve medeniyetiyle yoğrulmuş milletimiz bu ağır vebali ve yanlışı kaldıramaz.

Ey Politikacı! Beni temsil edeceksen eğer; önce insan, sonra; Müslüman, daha sonra da omurgalı bir polikacı olmalısın! Bunları başaramadıktan sonra; Mutlu ol, Şener ol, Şahin ol, Davudoğlu ol, Babacan ol, Gül ol ve daha ne zıkkım olursan ol! Hepiniz diken ve zakkum ağacısınız.

 ‘’Gölge etmeyi, fazla ihsan istemem!’’

Arif Altunbaş, Haber 7

Yorumlar6

  • celalettin candan. 1 yıl önce Şikayet Et
    agzınıza yüreginize saglik hocam Allah razı olsun. kalite sfır bunlarda..
    Cevapla Toplam 8 beğeni
  • M. Ali 1 yıl önce Şikayet Et
    Aynen...
    Cevapla Toplam 10 beğeni
  • Tuğlu... 1 yıl önce Şikayet Et
    Eyvallah hocam...
    Cevapla Toplam 10 beğeni
  • Fatih 1 yıl önce Şikayet Et
    Nokta.
    Cevapla Toplam 23 beğeni
  • Ahmet KALLİ 1 yıl önce Şikayet Et
    Arif Altunbaş. Ülke gerçeklerini en objektif bir şekilde mayaya yatıran bir yazar. Allah kalemine, us’una zeval getirmesin.
    Cevapla Toplam 24 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat