Güçlülerin menfaat ve çıkarlarına, stratejik hesap, plan ve programlarına göre şekillenen demokrasi oyunu ezenler ve sömüren güce tapanların sömürü aracı olarak tüm dünyaya hükmetmektedir.

Bu oyunu profesyonelce oynayan devletler kendilerini demokrasinin havarileri gören kolonyalist krallar ve sömürgeci kapitalizmin imparatorlarıdırlar. ABD ve AB gibi polis ve asker gücüyle yönetilen batılı devletler bu ikiyüzlülüğün baş aktörleri olarak karanlık ittifaklarla birbirine yaslanarak ayakta durmaktadırlar.

Türkiye, Pakistan, Mısır, Irak, Suriye gibi İslam ülkelerindeki darbeciler bu batılıların ve batılı güçlerin maşaları,  taşeronları, ileri karakolları olarak tek kutuplu bir dünyanın kuyruğuna takılarak emperyalizmin nefes borusu gibi çalışmaktadırlar.

Dolar ve gücün karşısında rüku ve secdeye kapanan sahte demokratların ve demokrasilerin hak, hukuk, adalet ve insanlık değerlerinin karşısında şimdiye kadar hep üç maymunu oynadılar ve şimdiden sonra da aynı kanlı, kirli ve utanç verici oyunu sahnede tutmak için çalışmaktadırlar. 

Kutuplardaki yaşam alanı daralan balinanın, nesli tükenmekte olan kurbağanın,  derdine düşen demokrasi ve hayvan hakları savunucuları batılı efendilerinin işlediği vahşi cinayetler karşısında hiç seslerini çıkarmamaları da inandıkları ikiyüzlü demokrasilerin çifte standartlı yüzüdür.

Kuş beyinli, canavar ruhlu bu tip insan ve hayvan hakları savunucuları da sahte demokrasilerin ve güce tapan rejim ve sistemlerin sokak maymunları olarak göbeğinden emperyalistlere bağlı yaşamaktadırlar. Deveyi pire, pireyi deve yapmakta bunların amatörce oynadıkları düşük profilli sokak tiyatrolarıdır.

Çifte standartlı demokrasi anlayışı ve yapısıyla tüm dünyayı yöneten başta ABD olmak üzere hiçbir batı ülkesi kendi vatandaşlarının gerçek irade ve istekleri doğrultusunda yönetildiği söylenemez.

Güçlülerin ve güce tapanların putlaştırıp tabulaştırdığı çıkar ve menfaat örgütü haline gelen bir devlet geleneği ve o geleneğin üzerine oturtulmuş antik yunan ve roma hukukuyla yönetilen ülkeler çağdaşlık ve modernlik sosuyla avutulmakta ve demokrasi ninnisiyle uyutulmaktadır.

İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya, Avusturalya, Kanada, İtalya, İspanya gibi ülkeler demokratik ülkeler görünümünde modern Roma İmparatorluğu olan Amerikan emperyalizminin iç işlerinde bağımsız özerk ülkeler konumunda ve durumundadırlar. Efendilerine dayanarak içerisinde bulundukları karanlık ittifaklarla ayakta durmaktadırlar.

Birçok ülke kaypak zeminlerde menfaat ve çıkarlarının manivelası olarak kullandıklarını zannettikleri bu karanlık ittifaklarda, Bay imparator tarafından kullanılmakta olduklarının farkında bile değillerdir. Çünkü güç sarhoşluğu içinde bir rüya içinde yaşıyorlar, ayık değiller.

Batının kara ve kaba ittifakı içinde olanların hiç birisi diğerine sırtını dayamak konusunda % yüz emin değildir. Ortak bir korkunun körüklediği, ortak çıkar, menfaat ve alakaların kışkırttığı ittifakların geçmişi kadar geleceği de karanlık çıkmaz bir sokaktır.

Biz Türkiye olarak Altmış yıldır karanlık bir ittifak olan NATO’ nun en sadık üyesi ve kolonyalist sömürge tüccarı Avrupanın (AB’ın) ın kapılarında süründürülen kapı kulu ve kölesiyiz. Köle tüccarları kendi hesaplarını yapmakta ve bu karanlık ittifaklarla kendi düzen ve sistemlerini ayakta tutmaktalar.

Pekii, kapı kulları ve köleler özgürlük ve bağımsızlıklarının peşinde koşarak mücadele etmek yerine, neden hala celladının peşinde koşmak, ona bağlanmak, kölelik ve uşaklık yapmak için direniyorlar? Bu milleti kölelik ve kapı kulluğunda ahmakça koşturtan, aptalca direten batı sarhoşluğunda kim ve nasıl kurtaracak?

Karanlık ittifaklar batıya öykünen, güce tapan, güç sarhoş olan sahte kahramanların, milli şeflerin ve mankurtların bu millete bıraktığı en kötü bir mirastır. Milletimizin yapacağı tek iş bu karanlık ittifakların sırtımıza kambur gibi yüklediği zulmü, sömürüyü ve köleliği reddi miras etmektir. Bir milletin çocuklarına bırakacağı en büyük miras özgürlük ve bağımsızlık, köleliğe ve sömürüye karşı savaşmaktır.

Arif Altunbaş, Haber 7