Kırkayak ve yol arkadaşları

  • GİRİŞ19.05.2023 09:39
  • GÜNCELLEME20.05.2023 09:02

Yolda bulduklarını yola çıktıklarına tercih ederek aldı bir bir nefret, kin ve hayallerinin masasına. Kendisinden başka birkaç baloncu ve gazcıdan başka bir tek ev sahibi yoktu o masada.  Turnayı gözünden vuracağız diye el pençe divan durdu peşinde yürüyenler bu duruma. Ağızları sulansa da ürküp kaçarlar da umutları suya düşer diye yanaşamadılar yanaşmalar gibi bu kurtlar sofrasına. Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar birlikte bir yıl boyu yediler içtiler, semirdiler geğirdiler, kendilerinden geçtiler Halil İbrahim sofrasında. ‘’Yarasın!’’ diyen gözü gönlü aç seyircilerle hep birlikte bindiler bir gemiye, yelken açtılar bir hayal ülkesine.

Birinci perde ile oyun başladı oynanmaya. Önce davulcusu zurnacısı, kemancı dümencisi, köçeği kaçağı ‘’9 ayaklı Kırkayak’’  Bizans oyununu başladılar oynamaya. Kimisi Konya, kimisi Hanya havasından, bazıları da zeybek oynadı yavaş yavaş. Ardından avuçlarını patlatırcasına çılgınca alkışlar geldi Kırk ayak ve arkadaşlarına.

Antiktik yunan tiyatrosunda ‘’Yaşa, var ol’’ sesleri yankılandı. Çağlar gerisinden ‘’yine baharlar getirmek’’ için yarınlara. Çağdaş, ilerici, Ortaçağ karanlığı pagan bir aydınlanma yürüyüşü. Oyun denince Karadenizli durur mu yerinde. Başladılar onlar da Horon tepmeye. Kol başında İmamın oğlu; haykırdı ‘’Yine bahar gelecek’’ ‘’kemençemin sapuni gülle donatacağum, demeye .

Kambersiz düğün olmaz tabi. Molla oğlu katılır bu cümbüşe Sivas ellerinden yanık bir türküyle. ‘’Sivas’ ıh yollarında…’’ Aklını Davos’ta unutmuş başka birisi suyun kaldırma gücünü bulan Arşimet gibi fırlar peştamalsız hamamdan; buldum, buldum diyeceği yerde bağırır ‘’Dokunacağım, dokunacağım…’’ demeye.  Ortalık karışır tabii. Neye, neden, niçin sorular zinciri şıngırdar ortalıkta? Platon, Eflatun, Aristo, Pisagor başlar gülümsemeye.

Sonra Kandil ağaları zılgıtlar, ıslıklar ve ışıklar yakıp söndürürler. Bayık, Karayılan ve teferruatlarından Amerika ve Avrupa’ya selam. ‘’Kırkayak ve dostları harekete geçmiştir efendim, bu iş tamam’’, deyip zıplarlar havalara. Kimisi şişeler devirerek, kimisi daha içmeden zil zurna sarhoş olup çılgınca katılırlar zafer şarkılarına.

Troller başlar sanal savaş oyunlarına. Karalama, kötüleme, yok sayma, rakamları yuvarlama. Dörtnala gırla yalan, iftira, kışkırtma. Çığ gibi boş hülyalar kayar uçuşan hayallerle Kaf dağlarından aşağılara.  Yürür çılgınlar sürüsü, yürür kurt, çakal, tilki ve kirpi yalancılar sofrasına.

Akşam karanlığı çöktükçe iner kalın bir sis tabakasıyla kara bulutlarla yukarıdan aşağıya. Kararmaya başlar dünya. Sararır çehresi kalabalıkların.  Boş hayallerle avutmaya devam etmektedir kitleleri çağdaş paganların şamanları, emperyalizmin baronları, sömürünün taşeronları, fonlanan ekran maymunları ve onların peşinde gözü yumuk koşan Bremen mızıkacıları.

İt kopuk, serseri ahmak, eşkıya alçak, imam molla, solcu sağcı, milliyetçisi turancı, Müslüman muhafazakâr çürük bir ipliğine hayal dizmeye devam ederken milletin kaya gibi sert duvarına çarpınca, ip kopar dökülür haller ve ütopyalar kristal parçaları gibi yere.

Nefret atına binip emperyalizmin rüzgârını arkalarına alan yerli iş birlikçiler ve hainler hep birlikte bu vatanın evlatlarına saldırırlar da, saldırırdılar. Sonra kafaları çarpınca Cumhurun duvarına gözlerinde şimşekler çakar. Başları dönmeye, gözleri kararmaya, ayakta duramayıp sallanmaya başlarlar hep birlikte. Ani bir nüzül iner vücutlarına. Kısmi felç olarak yığılırlar oracığa. İçmeden sarhoş olan molla ve Davut oğlu ile Davos’un bebe canı hala ayıktır. Devşirirler akıllarını başlarına.

Zafer sarhoşları salya sümük ve kusmuk içinde yerlerde debelenirken, mahşerin üç atlısı uyanıklar da silip süpürürler sofrayı. Masada sadece devrilenboş şişeler kalır birkaç kemik parçasıyla. Bir de masanın etrafına dökülen bir sürü alkolik, melankolik hayal atından düşen şakşakçı acemi süvariler. Nervi dönen holiganlar eşekten düşmüşe dönerler ve çıldırırlar sokaklarda.

Hayal atından düşen kahramanlar başlar toparlanmaya. Hepsinin de gözleri kan çanağı, kafaları yerinde hala. Oyunu seyreden o coşkun seyirciler ve holiganlar masaya baktıklarında tabi şaşırıp kalırlar bu Alicengiz oyununa. Masayı tertemiz sünnetlemiş bizimkiler. Molla yüksek sesle sofra duası okumuş, Ahmet hoca ve bebe can da ‘’aferin’’ almak için yüksek sesle ‘’aaaaminn!’’ demişler. Tok karnına sofradan zar zor birbirlerine yardım ederek güç bela kalkanlar diş kirası almayı unutmamışlar. Sürüden en baba 37 koyunu tereyağından kıl çeker gibi çekip almışlar.

Büyük bir ilgi, heyecan ve coşkuyla bu oyunu izleyen seyirciler bakmışlar sofraya. Kırkayak da dâhil her şeyi yiyip bitirmişti arkadaşlar. Şu 37 diş kirası var ya, en çok da o güçlerine gitmiş oyunu seyreden seyircilerin. Deli divane olsalar da ne yazar. Deveyi semeriyle birlikte yutup götürmüş aç kurtlar.

Ava giden kırkayak kendi tuzağına düşmüş ve av olmuş arkadaşlarına. En yaşlı avcılar bile avlanayım derken yem olurmuş avlara. Basiret; basit kişi ve toplumların ilim, irfan, gönül ve kalp gözüymüş. Gönül ve kalp gözleri kararanlar düşmanlarının tuzaklarına düşer, yem olurmuş yemlere.

Kin, öfke ve nefret akılsız bir muhalefeti vatanı ve milletin düşmanlarına satacak bir hale getirir ve alçaltırmış. Kötü bir muhalefet rakibini kendi sırtında iktidar taşırmış.

Kapak olsun bu hikâye vatan, millet ve mukaddesat düşmanlarına.

Arif Altunbaş, Haber 7

Yorumlar12

  • Salih zeki 11 ay önce Şikayet Et
    Harika. Eline, diline sağlık. Kalemine kuvvet.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • İnsan 11 ay önce Şikayet Et
    Bir doktora görünün bence. Depremzedelere hakaret edenlerin ruh halinden farkı yok ruh halinizin.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • İnsanoğlu 11 ay önce Şikayet Et
    İnsanlıktan nasibini almamış insanlara insanca davranmak, dürüst insanlara hakaret olur.
    Toplam 10 beğeni
  • Sadık 11 ay önce Şikayet Et
    Depremzedelere hakaret edenlerin ağzıyla konuşuyorsunuz.Bir psikiyatriste görünmenizi tavsiye ederim. Yazar çok açık ve net adam gibi yazmış doğruları. Hangi kelime ve cümle battı size.
    Toplam 12 beğeni
  • Şentürk 11 ay önce Şikayet Et
    Müthiş bir yazı abi nasıl bir ruh haliyle yazdın bu yazıyı tebrik ederim
    Cevapla Toplam 21 beğeni
  • Gerçekler 11 ay önce Şikayet Et
    Harika bir yazı daha onncede demiştim bu yazar abimiz için rahmetli hasan Karakaya dan sonra ilk defa sözünü esirgemeyen etliyede sütlüye de derisinende gerisine de berisine de dokunan bir yazar abimiz işte mütedeyyin insanları savunan milliyetçi insanları savunan yazarlarin gerektiğinde ağzı bozuk olacak sadece bu mukaddesat düşmanlarina karşı değil ayrıca bunlara hoşgörü gösterenlere d
    Cevapla Toplam 14 beğeni
  • Gerçekler 11 ay önce Şikayet Et
    Mükemmel. Kaleminize sağlık.
    Cevapla Toplam 19 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat